Üniversiteye translate Spanish
3,329 parallel translation
Tıpkı kızını üniversiteye göndermek gibi.
Algunos dirían que es una locura. Como envíar a tu hija al este para ir a la universidad.
- Aynı üniversiteye gittik. Benzeşiriz.
- Fuimos juntas a la universidad, y somos la misma persona.
Birlikte üniversiteye gittik.
- No. Fuimos juntas a la universidad.
Birlikte üniversiteye gitmiştik,... hafta sonları trene atlayıp şehre iner ve kötü kararlar verirdik.
Fuimos juntas a la universidad... Solíamos tomar el tren a la ciudad y tomar malas decisiones.
Evet, doğru ama bir molaya ihtiyacım vardı....ve yaz için üniversiteye dönmenin eğlenceli olacağını düşündüm.
Sí, cierto, estaba, pero necesitaba un descanso... y pensé que sería divertido... volver a la universidad por el verano.
Liseye ve üniversiteye beraber gittiler.
Fueron al instituto y a la universidad juntos.
Ben üniversiteye gidemedim ama onun gitmesini çok istiyordum.
No pude ir a la universidad, pero estaba decidida a que fuese en mi lugar.
Ve onun üniversiteye gidip, benim kaçırdığım fırsatı gerçekleştirmesini canı gönülden istiyordum.
Y era mi mayor deseo que hubiese ido a la universidad para estudiar el grado que yo desaproveché.
İyi bir üniversiteye giremezsin.
No puedes ir a una buena universidad porque... ¡ Oh, sí!
Sonbaharda üniversiteye gidecek, ama hazırlık sınıfına gitmek için ısrar ediyor... sonra gidebilme imkanı varken.
Ella va a la universidad en otoño, pero ella insistió en tomar esta clase de A.P. ahora que podría tomarla fácilmente.
Tüm arkadaşların üniversiteye girmişken seni bekleme listesine alan üniversiteden haber almadığından alışveriş merkezinde vakit öldürür oldun.
No has tenido noticias de la universidad que te tenía en lista de espera, y todos tus amigos ya la han tenido. Y ahora solo estás perdiendo el tiempo en el centro comercial.
Sonra da üniversiteye gidecek diye onu tekrar kaybedeceğimi düşünmüştüm.
Y entonces pensé que iba a volver a perderla por la universidad.
Haley'nin üniversiteye gitmesini istemiyor musun? - Bana ne!
¿ No quieres que vaya a la universidad?
Kusura bakma, ufaklık ama Haley'nin üniversiteye gitmesi gerek. Bu, benimle yaşayamayacağı anlamına gelse de.
Lo siento, chaval, pero tiene que ir a la universidad, incluso si eso significa que no puede vivir conmigo.
Muhteşem bir olay için toplandık. Kızımız üniversiteye gitmek için yarın evden ayrılıyor.
En esta maravillosa ocasión, que nuestra hija se va mañana para la universidad.
" Çocuklarımdan birinin üniversiteye gideceğini hayal etmemiştim hiç.
" Nunca soñé con que uno de los míos iría a la universidad,
Haley'nin üniversiteye gitmesi bir mucize.
Que Haley vaya a la universidad es un milagro.
Hayatım, kızımız bir yetişkin ve üniversiteye gidiyor.
Cariño, es una adulta, y va a la universidad.
Ben üniversiteye giderken ailem bana bisiklet kaskı almıştı.
Cuando yo fui a la universidad, mis padres me compraron un casco para bicicleta.
Demokrat olmadan önce üniversiteye başladım.
Era un universitario de primer año antes de conocer a un demócrata.
- Demem o ki başka bir çocuk sahibi olmazsak Luke beş sene sonra üniversiteye gittiğinde bizim de öyle bir hayatımız olacak.
- Lo que digo es que mientras no tengamos otro bebé, esa será nuestra vida dentro de cinco años cuando Luke vaya a la universidad.
Şuradaki Pete ile aynı üniversiteye gittik.
Y Pete, ese de ahí... fuimos juntos a la universidad.
Beraber üniversiteye gittik.
Fuimos juntos a la universidad.
Siang, üniversiteye gidiyorsun.
Siang, vas a la universidad.
Ona üniversiteye gitmesi için para gönderiyordum.
Le daba dinero para la universidad.
Bu üniversiteye onarılmaz zarar verecek türden bir bilgi.
Este tipo de información podría producir un daño irreparable a la universidad.
Oğlum üniversiteye gidecek.
Mi hijo va a ir a la universidad.
Charlie önemli bir okula ya da üniversiteye gitmeyecek de olsa,... sen ona sevgini vermek için yanında bulunacaksın.
Incluso si Charlie no va a un colegio famoso o a la universidad, tú estarás ahí para darle amor.
Sanıyorum ki, Bay Crawley ünlü bir okula ve üniversiteye gitmişti.
Supongo que el señor Crawley fue a un colegio famoso y a la universidad.
Senin o korkunç okuluna gidecek kadar uzun süre kalacak değilim. Ve ikimiz de biliyoruz ki benim gibiler üniversiteye gitmez.
Y no voy a estar el tiempo suficiente para ir a esta estupenda escuela suya y la gente como yo no entra a la universidad, y ambos sabemos eso.
Ve üniversiteye gidene kadar onunla çıktın.
Y saliste con él hasta que te fuiste a la universidad.
Ama ben 40 yaşında, beyaz, üniversiteye gitmemiş ve tüm haberleri benzin istasyonlarından izleyen bir adamım.
Pero yo soy un hombre blanco de 40 años que no fue a la universidad y que recibe toda sus noticias de monitores en las gasolineras.
İyi bir üniversiteye girsem ne olacak ki?
¿ A quién le importa si entro a una buena universidad?
Bu yüzden buradayım ve bu işi yapıyorum. Bu yüzden Callie, üniversiteye gitmek yerine oda temizliyordu.
Esto es por lo que estoy aquí haciendo esto... y Callie limpiaba habitaciones en lugar de ir a la universidad.
Onun önceliği üniversiteye gidip kariyer yapmaktı.
Quería ir a la universidad primero y sacarse su carrera.
Öncelikle, öğrenci birliği üniversiteye vereceğimiz özgeçmişlerimizi süslemenin bir yolu değildir.
Primero de todo, el gobierno estudiantil no es sólo una manera para que rellenemos nuestros currículums universitarios.
Bar kapalı kalırsa, üniversiteye gidemem.
Si el bar está cerrado, no puedo ir a la universidad.
Sevişmeyeceğim ve hamile kalmayacağım ve kesinlikle üniversiteye gideceğim ve bir gün en saygın volkanolog olacağım.
No voy a tener sexo o quedar embarazada, y definitivamente voy a ir a la Universidad y algun día volverme la más venerada vulcanologista del mundo.
Yerel bir üniversiteye nakil olabilirim.
Podría cambiar de universidad, a alguna de por aquí.
O zaman ben de üniversiteye gideyim mi?
Entonces, ¿ Debería hacer un posgrado?
Sadece diyorum ki tam olarak ne yapacaklar bilmiyoruz ve hala üniversiteye gitmen gerektiğini düşünüyoruz.
Digo que no sabemos exactamente lo que ellos piensan... así que debemos seguir pensando en tu ingreso a la universidad.
Çok zeki olmak istemiyorum üniversiteye girecek kadar olsun yeter.
Bien, no quiero ser demasiado inteligente, solo lo suficiente para entrar a la universidad.
Bakın, senin üniversiteye girmen lazım seninde okulu bitirip işe geri dönmen lazım haydi bitirelim şu işi.
Mira, tenemos que hacer que entres a la universidad, y a ti sacarte de la escuela y de regreso... a un trabajo, así que vamos a hacer esto.
Madem bırakacaktın neden öyle muhteşem bir üniversiteye gittin?
Si ibas a hacer eso, ¿ por qué fuiste a esa buena universidad?
Dört çocuğum var. İkisi üniversiteye gidiyor.
Tengo cuatro hijos, dos en la universidad.
Aslında üniversiteye gitmeden önce bir sene daha okumak istemiştim.
Quería hacer un año más de colegio.
Matematik yüzünden üniversiteye giremezsem, bunun sorumluluğunu alacak mısınız?
Si no logro entrar a la Universidad por matemáticas, ¿ asumira la responsabilidad de ello?
Ahlak dersinde ahlak çalıştığın için üniversiteye giremezsen bu doğru olur mu sence?
Si no logaras entrar a la Universidad porque, estudiaste ética en la clase de ética.
Bir okul, seni sadece üniversiteye hazırlayan dersane değildir.
La escuela no es una Academia suplementaria que sólo ofrece clases para el SAT.
GÜZEL bir üniversiteye git!
¡ Ve a una buena universidad!
Endişe bozukluğu vardı ve ailesinin hiç parası yoktu burs alamazsa üniversiteye gidemeyecekti.
Sabes, tenía una desorden de ansiedad, y su familia no tenía dinero, así que, si no conseguía una beca, no podía ir a la universidad.