Ünvanlar translate Spanish
63 parallel translation
Bu birleşme öyle bir şekilde oldu ki..... tüm ünvanlar bende, tüm denetim sende.
Según dice este contrato, yo aporto el capital y usted dirige el negocio.
Ter dökerek, aşağılanarak ve göz yaşlarıyla, şimdiki ünvanlarını aldılar.
Les ha costado sudores, humillación y lágrimas.
Bütün ünvanlarınızı, madalyalarınızı ve rütbelerinizle birlikte!
¡ Pese al rango, las condecoraciones y los bastones de mando!
Pek hoş ünvanlar.
Hermosos títulos.
Aşıklarının isimleri ve ünvanlarıyla pek ilgili değilim.
No me interesan los datos de los amantes de la Srta. Lindenthal.
Nasıl olduysa ona demokratik olmayan ünvanlar vermişti.
En todo caso, le dio títulos que no eran democráticos.
- Lütfen, düşük rütbeli bir Romulan askerliği zamanlarımdan beri ünvanları sevmem.
- Jamás me gustaron los títulos. Desde que era un simple uhlano de la Guardia romulana.
Çocuklar adımı ve ünvanlarımı taşıyor böylece dokunulmaz olabilirler.
Esos muchachos llevan mi apellido, y ahora mis títulos. Con la Reina, serán intocables.
Alttabaka aylaklarının, ünvanlarıyla böylesine gurur duymalarından midem bulanıyor.
Estoy harto de vagabundos de baja estopa tan orgullosos de sus seudo-títulos sociales.
Bense, ünvanlarınızın bu insanlara, özgürlük vermek için var olduğunu düşünüyorum. Ve bu özgürlüğe sahip olmalarını sağlamak için gidiyorum.
Yo creo que su posición existe para darle libertad al pueblo y yo me aseguraré de que la tenga.
Ünvanınız, sizlere ülkemizin tahtında, hak iddia etme şansı verir ama insanlar, ünvanların cazibesine kapılmaz yiğitliğin peşinden giderler!
Tu título te permite reclamar el trono del país pero los hombres no siguen títulos. Siguen el valor.
Topraklar, ünvanlar, adamlar, güç! Bunlar bir hiç!
Tierras, títulos, hombres, poder, nada.
Harvard, ünvanlar, kıçım. Daha erken fark etmeliydim.
¡ Debería examinarme la cabeza!
Sahip olduğu bütün ünvanlar geri alındı.
Deberá ser destituido de todos sus títulos.
- Evet... kıç tekmele ve ünvanları sonra al.
Sí. Patear traseros y preguntar después.
Ama o ünvanların hiçbirine sahip değilim, Norman.
Pero no tengo los títulos necesarios, Norm.
Mesleki ünvanları seni yanıltmasın.
Que no te engañe esa descripción.
Efendim, bu odada bulunan herkesin ünvanları ve özel görevleri var.
Señor, todos en esta sala tienen un título y una función específica.
Samson ve takımı ünvanlarını perçinledi!
¡ Samson y su equipo ganaron el título!
GISA futbol eyalet şampiyonasında, Richland Giants ünvanlarını korumaya çalışacaklar.
En la víspera de la final del campeonato estatal de Georgia, los Gigantes se preparan para defender su título de reyes del campo.
Lütfen. İş yerinde ünvanlar yok.
Por favor, nada de títulos en el trabajo.
Sana daha önce de söyledim, ünvanlar bağımsız.
Un título es irrelevante.
Hepsinin lanet ünvanları ve kısaltmaları da onlarla gitsin.
Pueden quedarse con el jodido título, y el acrónimo que va con él.
Güneş ve Ayın ünvanları geri alındı. Sonuç olarak 6 gezegen vardı.
El Sol y la Luna fueron eliminados y finalmente quedaron seis.
Mesela keyif dolu bir krallıkta sonsuz hayat sahibi olacağız. Hepimize taçlar, ünvanlar ve güneş gibi parlayacak kıyafetler verilecek. Daha fazla gözyaşı olmayacak.
Tales como el hecho de que recibimos la vida eterna de un reino de continuo gozo recibiremos coronas de gloria, ropa que brilla como el sol y no se llora por que El Señor enjugará todas ellas.
Ama, Majestelerinin emrine göre ; ... artık size olan güven ve sevgisi sona erdiği için tüm ünvanlarınız ve makamlarınızdan mahrum kalacaksınız.
Pero, Su Majestad ordena que como usted ya no goza de su confianza o afecto será despojado inmediatamente de todos sus títulos y cargos.
Önerdiğim bu ünvanlar soydan gelen ünvanlar değildir ; bu ünvanlar zirve için bahşedilmiş ve sadece yüksek federal sorumluluğun makamlarına eşlik edecek ünvanlardır.
No propongo títulos de herencia sino títulos conferidos por méritos y títulos que sólo acompañarán a cargos de gran responsabilidad federal.
Evet, ünvanlarımdan birisi de o.
Ese es uno de mis títulos.
Ve bildiğin gibi şu anda çok kötü bir pozisyondayım çünkü Joe McCoy dışarıya çıkıp şampiyonluk ünvanlarıyla ilgili her türlü araştırmayı ve...
Ahora estoy en una posición muy mala. Porque Joe Mccoy está a punto de hacer investigaciones sobre cosas tales como los títulos de Campeones Estatales.
Soruşturma ve şampiyonluk ünvanlarının geri alınmasıyla ilgili aktiviteden bahsediyorsun. Bu konu hakkında konuşmuştuk.
¿ Hablas de lo de hacer investigaciones y quitarle, retroactivamente, los campeonatos conseguidos por los Panthers después del tercer título?
Rütbelerin ve ünvanların bir önemi yok. Nasıl hissettiğinizi biliyorum, ama hayatta kalanlar hep yüksek sınıftır.
Un alto rango o título no significan nada. los de arriba siempre tienen mayores posibilidades de sobrevivir.
Belgeler, ünvanlar, hesap numaraları bankalarındaki şifreler.
Acciones, títulos, números de cuenta, códigos de accesos para sus bancos.
Herkesin sahip olmak isteyeceği ünvanları, nidaları ve büyük cesaretleriyle doluydular.
Atacaron con un grito, y con un coraje aún mayor y con tanta disciplina como nadie podría esperar.
Kraliçe ünvanların bu şekilde durmasını onaylamıyor.
La Reina no aprueba los títulos en desuso.
Yankees'ler şampiyonluk ünvanlarını koruyacaklar.
¡ Los Yanquis van a defender su título!
Bass adını kirletmeyeceğin ve onu sirk ünvanlarına sahip bir aileye kaptırmayacağın konusunda sana güveniyorum.
Cuento contigo en que no vas a deshonrar el apellido Bass y perderla ante una familia de artistas circenses con títulos.
Sen de kimsin, ünvanların nedir?
¿ Quien demonios eres tú? y ¿ cuáles son tus referencias?
Kıymetli oğullarım... Kardinaller ; Versucci, Piccolomini, ve Sanso'ya ünvanlar lütfedin ve Borgia manastırlarından, kiliselerinden ve piskoposluklarından makamlar verin.
Mis queridos hijos, los Cardenales Versucci, Piccolomini, y Sanso, reciben algunos títulos y beneficios de las abadías, monasterios y obispados de los Borgia.
... Versucci, Piccolomini, ve Sanso'ya ünvanlar lütfedin ve Borgia manastırlarından, kiliselerinden ve piskoposluklarından makamlar verin.
... Versucci, Piccolomini, y Sanso,... concesión de algunos títulos y beneficios de las abadías, monasterios y obispado de los Borgia.
Şimdiyse bütün o ünvanları bırakıyor ve çuval giyiyor.
Ahora habla con falso acento y con vestidos de tela.
Oraya çıkıp, dünya şampiyonlarının ünvanlarını ellerinden almamız için bir şans veriyor.
Una oportunidad para salir y arrancar esa etapa de vuelta de los campeones del mundo.
Aynı bir maymun gibi. Bence bu ünvanları kazanmak için bize güvenmeleri hiç adil değil.
No parece justo que nos presionen para cumplir esos roles.
İngiliz soyluluk ünvanları çeşitlilikle dolar taşar.
La nobleza británica es una fuente de variedad.
eğer peşine düşmezsek, bazı kısaltılmış ünvanların açılımı gibi boşuna ölmüş olacak.
Si no la seguimos, es como si hubiera muerto para nada en la secuencia previa a los créditos.
Ailemim ünvanları yok.
Mi familia no tiene títulos.
Puanlarınızı ve ünvanlarınızı almadan evvel Scabbit ile irtibat kurar mıydınız?
¿ Scabbit se puso en contacto con usted antes de recibir sus puntos y títulos?
Bu kale ve tüm ünvanlarımızı oğluma teslim edeceğim.
Este castillo y todos sus títulos pasarán a mi hjo
Git ve onu bul yoksa hem ünvanlarını alır, hem de taşaklarını söktürürüm.
Ahora ve y encuéntralo, o te quitaré tus títulos y tus testículos.
Onları maaş derecelerinin üzerindeki yüksek pozisyonlara terfi etmezsin. Ya da onlara "Araştırma Asistanı" gibi ünvanlar vermezsin.
No las asciendes a posiciones por encima del valor de su nómina ni les das títulos como "Asistente de investigación".
Bu hastahanede yönetici personele ünvanlarıyla hitap edilecek.
En este hospital debe mostrarse respeto al director general.
Diğer tüm ünvanlarımı kaybettim.
Renuncié a todos mis tratamientos.