Üstelik translate Spanish
2,004 parallel translation
Sorun şu ki, o bir kız bir tılsım veya bir taş değil hatım boyunca benimle kalamaz ki üstelik delinin teki benden de nefret ediyor
El problema es que ella es una chica y no un talismán de piedra que pueda llevar conmigo. Ella está loca. Y no quiere ni mirarme.
Sarhoştum Nick, ve sen beni orada öylece bıraktın üstelik sana- -
Estaba borracha Nick, y me dejaste allí esperando cuando te dije...
Püskürterek kusuyor. Bir keresinde maviydi üstelik kusmuğu.
Lanza vómitos, y una vez eran azules.
Zaman Lordlarının sonuncusu, kıymetli dünyasının enkazında ölecek üstelik, Sontaran İmparatorluğu'nun ellerinde.
El último de los Señores del Tiempo morirá en manos del Imperio Sontariano. En las ruinas de su preciada Tierra.
Aslına, benim gibi insanları TV'de görmek hoşuma gidiyor, üstelik kılıçlı caniler olarak gösterilsekte.
En realidad, me gusta ver gente como yo en televisión, incluso cuando ustedes nos representan como súper villanos.
Onun hakkında en son duyduğumda, karısını dövmüştü, üstelik karısı hamileyken.
La última vez que supe de él, había atacado a su mujer la golpeó cuando estaba embarazada.
Kendini tanıttı üstelik.
Incluso me dijo su nombre.
Çözmesi zor bir muamma üstelik gönül sersem halde
Este travieso corazón es un misterio, una sorpresa.
Üzgünüm.. .. üstelik ben seni senin beni sevdigin gibi sevmiyorum..
Lo siento quizas, yo no te quiero como tu me quieres...
üstelik, ask bir evlilikse, o zaman ben seni sevmiyorum bile..
De hecho, si el amor es matrimonio,... creo que no te quiero.
Belki eve daha varmadın ki bu çok garip çünkü restorana daha yakın oturuyorsun üstelik ben Christine'ni de eve bıraktım, sonra da pencerelerim açık biraz dolaşmak zorunda kaldım, ara beni!
Tal vez no estás en casa todavía. Lo que es raro porque vives más cerca del restaurante que yo y llevé a Christine a su casa y luego conduje un rato con las ventanillas bajas. Entonces...
Güneş koruyucu kullanıyorum üstelik.
Y hasta uso protector solar.
Ağzımı temizletiyorum üstelik.
Estoy en limpieza.
- Bak, ben bir üye değilim, üstelik... - İyi denemeydi.
Bueno, no soy miembro así que no puedo
Evet, üstelik yaşı da ilerliyordu.
Sí, ella no es una jovencita.
Muhtemelen "tamamen organik üstelik GDO'suz" gibi birşeyler geveliyordu.
Debe haber estado diciendo "totalmente orgánico".
Olivia'ya bilgi verdim, uyuşturucunun yola çıktığını ve her şeyi ayarladığımı söyledim. Beni listeye koymak yerine,... üstelik bana borçlu olduğunu bile bile, bir de fırça attı.
Le avisé a Olivia, que se había adelantado, que tenía todo listo, y en lugar de ponerme efectivo... me despidió con un pagaré.
Hiçbir şekilde suçlanamayacak, Corrine üstelik duymak bile istemeyeceğin bir sürü iğrenç şey de itiraf etti.
No podemos acusarlo de nada, Corrine. Y confesó una pila de atrocidades... que ni siquiera quieres oír.
Kimseden bana şikâyet gelmedi üstelik burada böyle bir şeyi yapabilecek birilerinin olduğunu hiç sanmıyorum.
Nadie se quejó conmigo y no puedo creer que alguien de aquí haga algo como esto.
Kutu Aceveda'nın elinde,... üstelik geri de vermeyecek bu yüzden Ermenilerle kanka olabiliriz.
Lo que hace que dormir esta noche sea tan difícil como ayer. No pondré mi cabeza en la almohada hasta que esté seguro.
daha çok para kazanırsın üstelik evlere girmekten ziyade talebi teşvik etmek daha iyi bir yoldur.
Cuanto más sistemas de seguridad vendas, más dinero haces. Y qué mejor forma de estimular la demanda que irrumpir en las casas.
Neredeyse belediye otobüsüne dalıyormuş bir de üstelik bize sahte isim verdi.
Casi choca un autobús, entonces nos dio un nombre falso.
Önümüzde seçimler var, üstelik yeni iş ortağının önünde bu şerefsizin ayakçısı gibi davranarak seçimleri kazanamam.
Hay una elección, y no la ganaré... fingiendo ser el aguatero de este idiota. Menos en frente de su nuevo socio.
Telefonları kesik, hastaneler hizmet dışı üstelik dediklerine göre, geceleri de evlere hırsız giriyormuş.
Los teléfonos no funcionan, han saqueado los hospitales y la gente dice que los bandidos les roban por la noche.
Bir güvenlik görevlisi de var üstelik.
Y un guardia.
- Yalnız üstelik. - Kaydedin. Evet.
Sí, bueno, ¿ a quién no le ha pasado eso?
Jambonlu ve peynirli, üstelik kızarmış.
Porque tiene jamón, queso y está frito.
Pekala, ben kanser kız olmaktan kurtulduğumda, çıkıpta kendime ateşli bir doktor bulursam,.. ... dizlerimi titretiyor, üstelik benimle aynı eve çıkmak istiyorsa,.. ... güzel yemekleri ve tamir işlerini unutabilirim.
Bien, cuando ya no sea una chica con cáncer y pueda conocer al doctor sexy que mueva mi mundo y quiera mudarse conmigo, quizás me olvide de los panecillos y las reparaciones.
Onun nişanlısı var Daniel, üstelik herhangi biri de değil, senin arkadaşın ve bu şirkette mali işler üst yöneticisi.
ella está prometida, daniel y no a cualquier hombre a tu amigo
Sadece bir kez oldu anne, üstelik orası umumi bir yer değildi, adamlar kamyonu çekene kadar. Hayatım, sonradan büyük acı çekmeni engellemeye çalışıyorum.
Y fluirá la bebida y dada tu debilidad por tener sexo en lugares publicos eso fue solo una vez y no era un lugar publico, mama... hasta que movieron el camion cariño, estoy intentando salvarte de un mundo de dolor de corazón
Ağ'ın bir parçası, üstelik senin de eski bir siyasi rakibin.
Ella es parte de la red. Y él su antiguo enemigo político, todo cuadra.
Sen de bu şekil şeyler yapıyordun üstelik.
Y tú ya hiciste algo así.
O yüzden de sınavın üçüncü kısmına gerek kalmadığını üstelik ikinci kısmın gerekliliklerinin geçersiz kılındığını duyuruyorum.
Así que se les entregará un diploma sin necesidad de la tercera fase. se anulan las condiciones que se pusieron tras superar la primera fase.
Onu bile başaramadım üstelik!
Y encima no lo logré.
Şu anda muhtemelen sikişiyorlar, üstelik yaşlı başlı adamlar.
Seguramente están cogiendo ahora, ¡ y son viejos!
- Evet, üstelik iyiydi de.
- También era bueno.
16 saat önce Roma'ya giden bir uçağa binmiş, üstelik yalnız değilmiş.
Tomó un avión a Roma hace 16 horas y no iba sola.
Bir kadın kokusu alıyorum, üstelik hemşire de değil.
Huelo una mujer y no es una enfermera.
Sen beyzbolu severdin, üstelik o senden iki kat akıllı.
Te encantaba jugar y eras más o menos bueno.
Peki Dave, olanlara çok üzüldüm, üstelik kahvaltı edecektim.
Muy bien, Dave. Me siento muy mal por todo esto. Iba a desayunar.
Ed Monix güçlü bir savunmacı, üstelik zor basketler atabiliyor.
Monix es un defensor tenaz y sabe hacer los tiros difíciles.
Biliyorsun bu tür şeyleri söyleyemezsin, üstelik yemekte.
Sabes que no puedes decir cosas así en la mesa,
Daha hiçbir şey görmediniz üstelik.
Ven, todavía no has visto nada.
Kızların hoşuna gidiyor üstelik.
Sé lo que les gusta a las chicas.
Silahlarınızla firar etmekle kalmayıp etrafta terör estirdiniz, devrimin adını kullanarak zavallı insanları soydunuz üstelik, sizin hainliğiniz yüzünden köylüler Batista'nın askerleri tarafından işkence edilip öldürüldü.
No solo desertaste con tu arma y aterrorizaste la zona, robándole a la gente humilde en nombre de la revolución sino que también por tu traición campesinos fueron torturados y asesinados por el ejército de Batista.
Açıkgözün tekiydi, üstelik etraftan avanta da alıyorlardı.
No tenía moscas encima y si las había, pagaban alquiler.
Nehri tepeden gören süper daireleri var üstelik.
Tienen un apartamento superguay que da al río.
- üstelik de o bluzla? - Bakalım mı?
¿ Y en ese top?
Bütün bunlar.. Üzgünüm, Raj.. .. üstelik senin oldugun yerde olamam..
Lo siento, Raj....... quizas, no sienta nunca lo que sientes tu... y quizás mi respuesta será la misma Aunque estés dispuesto a esperar toda la vida para que llegue ese momento...
Gayrimenkul sağlam bir yatırımdır. Evet, üstelik haybeye kira ödeyip duruyoruz.
Inmobiliaria son una buena inversión
Vic hala dünyayı kurtaracağını sanıyor,... üstelik bunu tek başına yapabileceğini düşünüyor.
Tú lo dijiste.