Üzülürsün translate Spanish
88 parallel translation
Sana ev ve araba alırsam ister sevinirsin ister üzülürsün kolayına geleni yap.
Si ofrezco comprarte un auto y una casa... debes reaccionar bien sea quejándote o siendo cursi.
Kapatmazsan, üzülürsün, demek istiyor.
E insiste en que si no cierras la boca te arrepentirás.
Karnımdan bir mermi yersem çok üzülürsün.
No me importa lo que me ocurra. Pero yo pienso en mí mismo.
Pekâlâ, yer çekimini hafife alma yoksa çok üzülürsün.
- No subestimes la ley de la gravedad.
Bizim sana inanımız var ama elin ağzı torba değil ki. Sonra sen üzülürsün.
Nosotras te creemos, pero la gente habla y tú quedas mal.
Lisbon'ın gidişine üzülürsün sanıyordum.
Pensé que estarías triste por lo de que Lisbon se vaya para Washington.
O zaman gerçekten üzülürsün.
Entonces, te arrepentirás.
Tabii ki üzülürsün.
No me extraña que esté enfadado.
Geri vermezsen üzülürsün.
Si no me la devuelves, te arrepentirás.
Yerinde olsam bunu düşünmezdim, sadece üzülürsün.
En tu lugar no lo pensaría. Sólo te deprimirías.
Gelecek ay ikramiyeni alamazsan işte o zaman üzülürsün.
Laméntate el mes próximo, cuando no tengas tu ascenso.
Gideceğim, ardımdan üzülürsün sonra.
Te dejaré y los sentirás.
Gidersen, üzülürsün.
Si te vas, te arrepentirás.
Buna başka zaman üzülürsün.
Siente lástima por ti cuando debas.
O tavşandan ya da tuzaklardan kimseye bahsedersen çok üzülürsün.
- Espera. Si alguna vez le digas a nadie Acerca de conejo o de que ellos las trampas tú vas a ser un niño lo siento.
Yerinden bir adım kıpırdarsan çok üzülürsün, küçüğüm.
Si te mueves de este lugar, lo lamentarás, muñequita.
Ama sonra insanlara üzülürsün çünkü saçlarının uzaması lazım.
Y luego te sientes mal por la gente que necesitaba que les creciera pelo.
O yüzden parti falan olacağını düşünme, zira sonrasında çok üzülürsün.
¡ Así que no pienses que tendrás una porque te quedarás decepcionado!
Onunla buluştuktan sonra 45 dakika içinde onu geri getireceksin. yoksa çok üzülürsün.
Déjala en su casa 45 minutos después de recogerla, o te vas a arrepentir.
Büyüdüklerine sevinirsin, ama onları kaybettiğine üzülürsün.
Te alegras de que crezcan, pero te apena perderlos.
Seni terk ederse çok fazla üzülürsün?
Esto significa lo mucho que él dejó por tí?
Bir şey hissettiğimi söylesem, sen üzülürsün.
Y si siento algo te enfadarás...
Korkarsın, üzülürsün... ya da heyecanlanırsın fakat korkmak, üzülmek... heyecanlanmamak istediğinde, tüm bu duyguları beyninin... gerisine atarsın.
Cuando sientes... miedo... preocupación. o te pones nervioso. pero no quieres... estar asustado o nervioso. lo borras de la mente.
Senin gibileri rüşvet almadığın için üzülürsün.
Te vas a arrepentir, porque gente como tu no recibe ningún soborno
Eğer bizi fark ederlerse, üzülürsün.
Si te ven, lo lamentarás.
Bir daha iznim olmadan silahımı alacak olursan üzülürsün! Bundan emin ol!
Si tomas esto sin mi permiso otra vez te lo garantizo, lo lamentarás.
Ben ölünce üzülürsün sonra.
Lo sentirás cuando me haya muerto.
Tae-sung senden hoşlanmış gibi davrandı diye fazla heyecanlanma. Sonunda sen üzülürsün.
No te emociones pensando que le gustas a Tae-sung porque al final saldrás lastimada.
Eğer yalnızsan, üzülürsün. Eğer aşıksan, ödemeye başlarsın. Çikolata.
Los solteros se deprimen y las parejas se ven obligadas a comprar chocolate, flores o lencería.
Beni giderken görürsen bir parça olsun üzülürsün sanmıştım.
Pensé que sentirías un poco de pena porque me fui.
Hayır. Asıl sen çok üzülürsün.
Te romperán el corazón a ti.
Sen üzülürsün.
"Bueno, chica, te arrepentirás de haberte ido."
Ama seni uyarıyorum bana bir şey olursa çok üzülürsün sonra.
Pero les advierto, si me pasa cualquier cosa quedarán con el corazón destrozado.
Burada fazlası olsa iyi olur, yoksa buna üzülürsün.
Más vale que haya más que esto en esta casa o lo lamentarás.
Polisin, seninle konuştuğunu biliyorum. Onlara, dün gece ne yaptığımı söylersen çok ama çok üzülürsün.
Sé que la policia ha estado hablando contigo, y si les cuentas lo que hice esa noche, lo lamentarás demasiado
Umarım onu Gina Gambarro alır ve eğer senden önce evlenirse üzülürsün.
¿ Sabes qué? Espero que Gina Gambarro lo agarre. Y si ella se casa antes que tú, ¿ no estarías triste?
Sonunda üzülürsün.
Sólo te decepcionarás.
Bu aptal bi oyun değil üzülürsün ve ayrılırsın.
Este no es un estúpido juego que puedas dejar y marcharte.
İnsanlar hata yapar. Buna üzülürsün.
La gente comete errores.
Eğer kendini kaptırırsan, sadece üzülürsün.
Si te involucras demasiado, resultarás herida.
Yitirdiğin şeye üzülürsün, duyguların birbiriyle çelişir. Ama çoğunlukla bir rahatlama duygusu olur.
Lloras la pérdida, pero tienes emociones contradictorias porque a menudo hay una sensación de alivio.
Hiçbir şey elde edememiş olabilirsin, ama en azından daha az üzülürsün.
Puede que no te quede nada, ni siquiera remordimientos.
Evden ayrıldığında çok üzülürsün.
Cuando se van, quedas destruido.
- Ama Bupu olmazsa üzülürsün.
Pero tu triste sin Bupu.
Şimdi üzülmenin zamanı değil. Başka zaman üzülürsün.
¿ Quieres ir a dar un paseo conmigo?
Ne kadar fazla izlersen o kadar üzülürsün.
Cuanto más mires, más triste te pondrás.
Arkamda Shogun var. Bana elini sürersen çok üzülürsün. Evet, tabi...
Gobernador... ese hombre es un sirviente de Naomitsu, se llama Sakuramaru.
- Ben ciddiyim. Julie'yi rahatsız etmeyi bırakmazsan, çok üzülürsün.
Lo digo en serio, si no dejas de molestar a Julie, lo lamentarás.
Sen hep üzülürsün zaten.
Nunca estás contento.
Bulamazsak, üzülürsün.
Si no la encuentran, será terrible.
Yitersin ve çok üzülürsün...
todo estará en paz.