Şale translate Spanish
19,997 parallel translation
Bakalım nasıl gidecek...
A ver cómo sale.
Neden bilinmeyen numaradan aradın?
¿ Por qué sale desconocido?
Çıkış verildi.
Sale limpiamente.
Eğer Karen hayatta kalmayı başarırsa ilk uçuşla gelmekten başka çaresi olmaz.
Si Karen sale con vida, no tendrá más remedio que tomar su vuelo original.
Ağzından çıkar her şey, bana sanki yardım çığlığıymış gibi geliyor.
Siento que todo lo que sale de tu boca es un grito de ayuda.
Kızımda her hafta yeni bir kızarıklık çıkıyor ve daha 12 yaşında.
A mi hija le sale un salpullido distinto cada semana, y tiene 12.
Gazı sonuna kadar kökledim ve bir baktım ben gider gitmez Cliff camdan sıvışıyor. - Fren yerine tekrar gaz pedalına yüklendim... - Oh.
Salgo quemando rueda y echo un vistazo, y Cliff está con medio cuerpo asomando por la ventanilla, y piso el acelerador en vez del freno... y sale volando por la ventanilla...
Nixon tekrar seçilirse, hepimiz oraya dönebiliriz, değil mi?
Si Nixon sale reelegido, todos podemos volver allí, ¿ verdad?
Nereden aldığımı biliyor musun?
¿ Sabes de dónde sale esto?
Bu açığa çıkarsa kampanyan mahvolur. - Daha mahvetmediysem tabii.
Si esto sale a la luz, se cargará tu campaña si no lo he hecho ya...
Açığa çıksa bile zaten her yere yayılacak.
Si esto sale a la luz, se difundirá.
Hatalı biten mükemmel bir plan.
Un plan fantástico que sale terriblemente mal.
Los Angeles'a giden sıradaki uçak üç saate kalkıyor.
El próximo vuelo sale hacia Los Ángeles en tres horas.
Ne ödersen onu alırsın.
Lo barato sale caro.
Bir de aslında olayın duyulması çok güzel olmasa da bu size yardımcı olursa başka birçok insana da yardımcı olacak.
Estoy segura de que la publicidad no es agradable, pero si esto les sale bien, beneficiará a mucha otra gente.
Bir gece uyurken bir fare, deliğinden çıkagelmiş. Hava çok karanlıkmış.
Y una noche, el está durmiendo... y sale un ratón... de su madriguera y está muy oscuro...
Sıkışmış
No sale.
O bunda yok.
Ahí no sale.
Evet var.
Sí que sale.
- Vazgeçerse zarar görürüz.
Si se sale, nos hace daño.
- Bir dahaki feribot ne zaman?
- ¿ Cuándo sale el próximo ferry?
Mermi namludan çıkarken basınçlı gazın silahtan çıkışı.
Es gas presurizado que escapa conforme la bala sale del cartucho
Bu ses hoparlörlerden mi geliyor?
¿ Esa voz sale de los altavoces?
Beş ilçeye onun bilgisi olmadan hiçbir kamyon giremez ya da çıkamaz.
Ningún camión entra o sale de los cinco distritos sin que él lo sepa.
Bu hastalıklı düşünceler sizin beyninizin ürünü.
Toda esta mierda enferma sale de sus cabezas.
Dirsekten bileğe gelen düz bir çizgi düşünün.
Imaginad una línea recta que sale del codo y la muñeca.
Abel, bu onun yüzü.
Abel, sale su cara.
Bir güreşçiyle çıkıyormuş.
Oí que sale con un luchador.
Evet, sen bir şeyleri saklama konusunda bayağı iyi görünüyorsun...
Sí, parece que te sale bien lo de ocultarte a plena vista...
Saklanacağız, trenin hareket etmesini bekleyeceğiz!
¡ Nos ocultamos, haremos nuestra movida mientras el tren sale!
İki kadeh daha getirsem nasıl olur?
¿ Qué tal me sale otras dos copas?
Sonra sanırım bir şey ters gidiyor.
Supongo que luego algo sale mal.
Boşanma işi iyi giderse, Lefort emlaklarını yönetmemize izin verecek.
Si lo del divorcio sale bien, Lefort nos confiará su patrimonio.
Eski karım bir cüceyle beraber.
Mi exmujer sale con un enano.
Philippe... Özürlü biriyle çıkıyor.
A ver, Philippe, sale con un discapacitado.
Bir kaç kaktüs ve meyveleri hafif gri ve altın rengi güneş yükselir.
Un poco de peyote, unas pastillas... y sale ese enorme Sol... en suave plata y un dorado encendido.
Bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar, açıkta yapıyorlar özür dilemiyorlar ve tatlış oluyor.
Eso es lo increíble de Japón. Hagan lo que hagan, lo hacen sin tapujos, sin disculparse y les sale bien.
Şu binadan çıkıyorsun, köpeğin sıçıyor ve dışkıyı yerde bırakıyorsun.
Sale de ese edificio, su perro se caga y lo deja donde lo hace.
- Nasıl sonuçlanacak hep birlikte göreceğiz.
Veremos cómo sale eso. Sí, lo veremos.
- Ağzından köpükler çıkıyor.
¡ Te sale espuma de la boca!
Uçak aşağı yukarı bir saat içinde kalkacak.
Uh, avión sale en un poco más de una hora.
Buradan çıkarsan ne olur?
Ahora, ¿ qué pasa si sale de ahí?
Haftaya Tommy Montana'nın çıktığını biliyor musun?
¿ Sabe que Tommy Fontana sale de prisión la próxima semana?
Sorgunun sonuçlarına bakacağız ama Will'in içgüdülerine güveniyorum.
Tendremos que ver cómo sale el interrogatorio pero confío en los instintos de Will.
Uçağınız iki saat içinde kalkıyor.
- Su vuelo sale en dos horas.
Sikişmek, incitmeden biriyim
Yo soy el único que sale herido, joder
Mickey sadece havalı çocuklarla çıkıyor gibi.
Mickey solo sale con gente genial.
Kimse ama hiç kimse benim izinim olmadan ne içeri girecek ne de çıkacak, anlaşıldı mı?
Y nadie, nadie entra o sale sin mi permiso. ¿ Claro?
- O hareketi yapamıyorum.
- Eso no me sale. - No me importa.
Gördün mü tam olmadı daha.
¿ Lo ves? A ti tampoco te sale.
İlerliyor muyum?
¿ Me sale?