Şuradan translate Spanish
3,205 parallel translation
- Hadi adamım çık şuradan.
- Vamos, amigo. Larguémonos.
Şimdi şuradan gelecek, oteli ve çimenleri geçecek, sonra 20-25 santim havuza inecek, sonra küçük havuza atlayacak, çimenlere girecek, bu arada motor hala altında olacak, sonra kayalığı geçip okyanusa girecek ve açılacak...
Así que él va a venir de allá, través del hotel y por la hierba, y él va a caer ocho, 10 pulgadas a la piscina. Y luego se va a saltar a la piscina poco, la tierra en la hierba. Esperamos que la moto está debajo de él.
Kaybol şuradan!
¡ Oye, al carajo!
Şuradan sola dön.
Gira a la izquierda aquí.
Şuradan alıver.
Saquelo de aca.
Şuradan geliyor.
Viene de por ahí.
Çekil şuradan!
¿ Qué va a hacer... ¡ Oiga! ¡ Aléjese!
Çekil şuradan, hadi!
¡ Fuera del escenario!
Kaybol şuradan çocuk!
¡ Chico loco!
Hey hıyar. Çekil şuradan. Sakin ol.
Hey, idiota, sal de aquí.
Hadi şuradan gidelim.
- Vámonos de aquí, sólo vamos. - Eli, ¿ estás bien?
Şuradan ilerleyebiliriz...
Podemos avanzar por el perímetro.
Şuradan!
¡ Por ese camino!
Hayır, şuradan.
No, allí.
Şuradan.
Es ahí.
Çek git şuradan. Defol.
Vete de aquí.
Şuradan geldi.
Vino de allí.
Git şuradan, bu şeyler zaten değersiz, değil mi?
Sigue, sigue. Total, son cosas que no valen nada, ¿ verdad, Giancarlo?
Şuradan geçin.
Paso a través.
Ses şuradan geldi.
No tengo idea. Fue por ahí.
Anneciğim, İzmir'desin. En güzel deniz dediğin şuradan yarım saat, Allah'ını seversen.
Estás en Esmirna, la playa está a sólo unos minutos de aquí...
Şuradan aşağıya inmiş.
Cayó de ahí arriba.
Şerefsizin evladı. benim önümde yüzüyordu, tam şuradan, koltuk altımdan soktu beni.
La maldita nadó hacia mí y me mordió bajo la axila.
Lanet olsun. Pryor, defol git şuradan.
¡ Maldición, Pryor, vete!
Roy, çık şuradan dışarı. Hemen çık!
Roy, sal de aquí. ¡ Sal ahora!
- Şuradan, şuradan.
- Por aquí.
Şuraya, şuradan.
Ahí. Por ahí.
Bu ergen odası yüzünden tiksinip kusmadan önce çıkalım şuradan.
Vámonos de aquí antes de que me atragante con todo esto tan de niña.
Şunu hemen şuradan bir yok edeyim.
Deja que te quite eso de en medio.
Blaine, Mike ve ben Puck'a şuradan, şuradan ve şuradan gayet ince düşünülmüş üç yandan saldırı atağı yapacağız.
Blaine, Mike y yo triangularemos un ataque muy cuidadosamente planeado a Puck aquí, aquí y aquí.
Şuradan inin.
Está a dos pasos de aquí...
Şuradan doğru bir kuş geldi, aşağı doğru indi, ve dosdoğru şu kayanın içinden geçti.
El ave vino desde aquí, cayó en picado, justo detrás, y directamente a través de la roca.
Haydi, çıkalım şuradan.
Ahora, podemos solo largarnos de aquí?
Gidin şuradan, sizi pis kargalar!
¡ Piérdanse, cuervos molestos!
O yüzden... Şey yani... Taşları temizleyelim şuradan.
Así que vamos a, ya sabes, vamos a... vamos a quitar estas rocas de aquí.
Seç şuradan iki robot da oynayalım işte.
Tú escoge algunos robots y vamos de fiesta.
Tamam, şu kolumu da şuradan bir geçireyim.
Bien, sólo necesito poner este brazo justo aquí.
Şuradan gidebilirsin.
Puedes ir aquí atrás.
Şuradan geçince oturma odası.
¿ Quieres pasar? Allí está la salita.
Çekil şuradan be!
¡ Vamos, quita!
Tam şuradan.
Lo cortas justo aquí.
Şuradan çatal bıçakları getir. Geldiler.
Trae los cubiertos de plata, ellas llegaron.
- Evet, şuradan geçiriver.
- Sí, el pop allí.
Şuradan oku atarsan, gözlerden uzak olacaksın.
Dispara la flecha desde este punto, y nadie podrá verte.
Manny, bana şuradan kapuçino alır mısın?
Escucha, Manny, hazme un favor y tráeme un capuchino de ahí ¿ vale?
Holly, çık şuradan!
Ahora. Holly, sal.
- Ben, çekil şuradan!
- Ben, sal del camino!
Geçelim şuradan.
Por ahí!
Gidin şuradan!
¡ Suéltame!
Şuradan yemek alayım mı?
¿ Puedo comprarte el almuerzo?
- Git şuradan.
Muévete.