200 dolar translate French
1,822 parallel translation
200 dolar.
200 $.
- 200 dolar.
- -200 $.
- Ve ben aptal 200 dolarımla buradayım - Tamam.
- -et je suis là avec mes 200 $ - -D'accord.
Evet. İkili set 200 dolar.
Ouais, 200 $ pour le tout.
Bilmiyorum. 100, 200 dolar.
J'en sais rien. 100 ou 200.
Donaghy 200 dolarımı aldı.
Donaghy m'a pris 200 dollars.
Hiçbir şey düşünmediği için düşüncelerini okumak mümkün değil. 200 dolar arttırıyorum.
On ne peut pas lire dans ses pensées parce qu'il n'en a pas.
Mesela, yapay bir bacak üzerinde çalışıyorsam ve 200 dolarım varsa geriye kalan son 200 dolarımı bunun için harcıyordum.
Si j'étais en train de fabriquer une jambe artificielle pour laquelle une dépense supplémentaire de 200 dollars s'avérait nécessaire, j'utilisais mes derniers 200 dollars pour pouvoir continuer à travailler.
"25 dolar kira için ayırayım, 200 dolar şu makine için ayırayım." gibi.
"Bon, je vais mettre de côté 25 dollars pour le loyer, 200 dollars pour une machine..."
Bilmem, 1.200 dolar mı?
Je ne sais pas, 1 200 dollars?
Bana 200 dolar ver.
Donnez-moi mes 200 $
1,200 dolar.
{ \ pos ( 192,215 ) } 1 200 $!
Bende 1,200 dolar falan yok.
{ \ pos ( 192,225 ) } je n'ai pas 1 200 $!
Ucube herif yalnızca birbirimizin düğmelerini açmamız için bize 200 dolar ödedi,.. ... ama sonra aşağılık kadınlar olduğumuzu söyleyerek bağırmaya başladı.
Il m'a filé 200 $ pour que Racine et moi faisions l'amour, mais il a commencé à nous traiter de sales putes.
Kredi kartlarına birkaç bin dolar borçları var. Bankada 200 dolardan az paraları var.
Ils sont à deux doigts de l'assistance publique, un kidnapping contre rançon n'a aucun sens.
1,200 dolar Frolic diye bir yer için.
1 200 Dollars pour un endroit appelé Frolic.
- "Erkek" olacağına dair 200 Dolar, var mısın?
- 200 sur ce garçon, compris?
Sen kağıtları dağıttıktan 20 dakika sonra, neredeyse 200 Dolar kaybetti.
Dans les 20 minutes après le changement de carte, il a perdu presque 200k.
Pişmanlığımın kanıtı olarak sana 200 dolar veriyorum...
Voilà deux cent billets en gage de bonne foi.
Öyleyse fiyatta 200 dolar indirim yaparım.
Je peux faire une remise de 200 $.
Kim 200 dolar veriyor?
Ai-je entendu 200 $?
- Açık artırmayı 200 dolardan açıyorum. - 250 dolar!
- J'ai une offre à 200 $. - 250 $!
Bana bir adres verirsen sana 200 dolar veririm.
Pouvez-vous me montrez une table de jeu. 200 $ si vous me donnez une adresse.
Sana sadece 1200 dolar borcum vardı.
Je ne te dois que 1,200 $.
Dostun falan değilim, tamam mı? 200 dolarımı geri istiyorum.
- Je veux juste mes 200 dollars.
Ayda 200 dolar, ve...
Le loyer est de 200 $ par mois, et...
- 200 dolar kredi vardı.
Il y avait 200 $ de crédit dessus. C'était libre...
Charlie, Eğer saatliğine 200 doları bir adama ödeyecek olsaydım, Onu operaya götürmezdim.
Si je dois payer 200 $ de l'heure pour un homme, je ne l'emmènerai pas à l'opéra.
1,200 dolar.
1200 dollars.
- Burada 200 dolar olması gerek.
Ça devrait faire 200.
- İki yüz dolar filan.
- 200 $.
- İki yüz dolar.
- 200 $.
Kurt sinekleri 1950lerde yılda iki milyon dolar değerinde büyükbaş hayvanın ölümüne neden oluyordu.
Durant les années 50, la Lucilie bouchère a décimé plus de 200 millions de dollars de bétail chaque année.
Yanında olacağına dair sözü mü? Bana birkaç yüz dolar verdi ve üniversiteye gideceğin söyledi.
Il m'a refilé 200 dollars en me disant qu'il partait pour l'université.
Paranın nerede olduğunu öğren, adil hakkın da 200 bin dolar olsun.
Découvre où est l'argent, tu auras 200 000 dollars.
Ama 200 bin dolar, bu bilginin eski fiyatıydı.
Mais 200 000 dollars, c'est l'ancien prix.
Seni ele versem bile, şu anda 200 bin dolar alırım.
Si je vous dénonce, je touche 200 000 dollars.
Bu yüzgeçlerin yalnızca 1 poundu 200 Amerikan dolarının üstünde ve köpekbalığı yüzgeci endüstrisi milyar dolarlık bir devdir.
Une livre d'aileron vaut plus de 200 $, et son commerce pèse la bagatelle d'1 milliard de $.
Ama 200.000 doların, yüzde 20'sinin 20.000 dolar ettiğini, ve bununla erkek arkadaşının kefaletini ödemek istediğini anlamak için dahi olmaya gerek yok.
Mais nul besoin d'être un génie pour savoir que 10 % de 200 000 font 20 000, ce qui est le cautionnement que tu devrais verser pour sortir ton petit ami de prison.
Sigorta poliçen en fazla 200.000 doları karşılıyor.
Ta police d'assurances ne couvre que 200 000 dollars.
Biraz önce tek kollu bir adam geldi. İçinde 200 bin dolar olan bir çanta bıraktı.
À l'instant, un manchot est sorti d'ici.
200 bin dolar hafiflemiş.
Il s'est délesté de 200 000.
Bak şimdi, sana 200 dolar vereyim.
Enfin, presque.
En azından birkaç yüz dolar.
- Au moins 200 dollars.
Bu hesaba geçen ay girdiğimde, yaklaşık 200,000 dolar vardı.
J'ai accédé à ce compte le mois dernier et il y avait près de 200 000 $.
Bana iki bin dolar ödedi, sarı bir peruk ve bir gelinlik giydirip, Anna diye seslendi.
Il m'a payé 200 $ pour que je porte une perruque blonde, une robe de mariée et m'a appelée Anna.
200.000 dolar mı?
200 000 $?
Kocasının 200 milyon dolar değerinde serveti mi var? , İyi iş, Lucio.
Son mari vaut 200 Millions de Dollars?
Keşke esmer olurken onu tanısaydım. İki yüz dolar tasarruf edebilirdim.
Si je l'avais connue avant, j'aurais économisé 200 $.
Yeni bir biyomühendislik şirketi. Yılda 200 bin dolar maaş, artı hisse senetleri ve araba veriyorlarmış.
C'est une start-up en bio ingénierie, 200 000 dollars par an, stock options et une voiture.
Ve evine seninle eşlik edecek olan, tam 200.000 $ dolar.
Et pour les plus lents, ça fait 200000 $