40ında translate French
1,437 parallel translation
Meçhul kadının beyaz, 30'lu yaşların başında ve muhtemelen 3 yıl önce gözden yittiğini biliyoruz.
On sait que notre inconnue était blanche, la trentaine et qu'elle a sûrement disparu il y a environ trois ans. Ces 40 femmes disparues correspondent à ce profil.
Sen de 40 yaşında mısın?
Et toi? T'en as 40?
30-40 yaşları arasında orta yaşlı bir erkek arıyoruz,.. ... içinden ateş açabilecek kadar büyük ama fark edilmeyecek kadar küçük bir araba kullanıyor.
Nous recherchons un ancien militaire entre 30 et 40 ans, conduisant une voiture assez grande pour tirer depuis celle-ci, mais pas trop grande.
Bir komşuları olay yerinden kaçan 20-40 yaşları arasında beyaz bir erkek görmüş ve aynen aktarıyorum :
Une voisine signale qu'un homme blanc, de 20 à 40 ans a fui les lieux et je cite :
Muhtemel şüpheli beyaz bir erkek,.. ... 20-40 yaşları arasında.
Le suspect serait un homme blanc, âgé de 20 à 40 ans.
Sen Tuscon'dayken kırk derece ateşle çocukları Cadılar Bayramı'nda gezdirmeyi başardığım zamanı hatırlıyor musun?
Tu te rappelles la fois où tu étais à Tucson, où j'avais 40 de fièvre? Je me suis quand même débrouillée pour emmener les enfants faire du porte à porte pour Halloween?
E, 1.20'den kısalar için bir Top 40 yaptıklarında listenin en tepesinde olacaksın.
T'inquiète, E. Quand ils feront un top 40 des moins d'1 m 20, tu seras en haut de la liste.
Constance Ferguson, 40 yaşında, Henderson'da kalıyor. Jilet yutmuş.
Constance Ferguson, 40 ans, détenue à Henderson, a avalé une lame de rasoir.
En basit açıklama, yaşı hakkında yalan söyleyen 40 yaşında bir kadın olması.
- Ouais... L'explication la plus simple est qu'elle a 40 ans et ment sur son âge.
Yani kırklı yaşlarında bir insanın kızların voleybol takımında ne işi var?
Un homme de 40 ans ne joue pas dans une équipe de filles.
O kızla dışarı çıktığında saat 11 : 40 civarıydı.
C'était environ 23h40, Il est sorti avec elle. Et...
Tabi ki. 40 yıldır anne-kız güzellik yarışmasında birinciye verilen ödüldür onlar.
Bien sur, Pendant plus de 40 ans, elles ont été la récompense dans un concours de beauté mère-fille
Kırk yaşında çocuk doğurmak çok sorumsuzca.
C'est tellement irresponsable d'avoir un bébé à 40 ans.
Aslında 40 Anneler Gününün hediyesi.
En fait, c'est même 40 cadeaux en un.
Adam belki 40 yaşında. Ve böyle görünüyor.
Il a au moins 40 ans et il les fait bien.
- Kırk yaşında. Gerçekten, şimdi o yolun başından başlamak ister misin?
A 40 ans, vous voulez vraiment prendre ce chemin?
Sence hip-hop camiasında 40 yaşında bir okul müdürüne yer var mıdır?
Pensez vous qu'il y ait une place dans le monde du hip-hop... pour un proviseur d'école élémentaire de 40 ans.
Nate, geceleri yatağında yatıp " Kırk yaşında olacağım.
Ca ne t'arrive jamais d'être allongé au lit, le soir, et de penser, "putain de bon Dieu, je vais avoir 40 ans, bordel"? - Tu vois? - Non, je ne vois pas.
"Tanrım. Nate 40 yaşında." Bu senin fikrin miydi?
"Oh bon sang, Nate a 40 ans." C'est ton idée?
Bir Boeing 757, 47,244 m. uzunluğa, 13,411 m. yüksekliğe uçtan uca 37,795 m. uzunluğu olan kanatlara sahip ve neredeyse 100 ton ağırlığında bir uçaktır.
Un Boeing 757 mesure 47 mètres de long, 13.40 mètres de haut, a une envergure de 38 mètres, et pèse presque 100 tonnes.
6 ya da 9 yaşları arasında çocuğu olan, 40 yaşlarında bir bayan.
Une dame dans la quarantaine, avec son fils, qui doit avoir 9 ans.
6 ya da 9 yaşları arasında çocuğu olan 40 yaşlarında bir bayan kalıyor.
Une dame dans la quarantaine, avec son fils, qui doit avoir 9 ans.
- Şimdi 40 yaşlarında olmalı.
- Elle doit avoir 40 ans maintenant.
Yaz kampında kağıt ağırlığı yapmıştım. Ve Nagachewy Kampı imrenilen tahta oyma ödülü kazandım ve sonraki gün,... 40 yardayı 4.6 da koştum sonra hep futbol oldu.
Un été, j'ai fabriqué un presse-papiers qui m'a valu le prix d'artisanat du camp de vacances, et le lendemain après une course, je me suis mis au football.
Bu aslında yüzde 40 indirimli.
Il est 40 % moins cher.
40-42 yaşları arasında, erkeklerde kaza oranı artıyor.
On voit augmenter le nombre d'accidents chez les hommes entre 40 et 42 ans.
Nasıl zengin ve ünlü olabilirim. Neden 80 yaşındaki eşcinseller 40 yaşında hissederler?
Pourquoi les pédés de 18 ans ont-ils toujours l'air d'en avoir 40?
Şu silindirden yayılan sıvılaştırılmış gaz... ısıyı sıfırın altında 40 dereceye düşürüyor!
Le gaz liquide dans le cylindre — les surgèle à 40 degrés sous zéro!
Her yıl otomobil kazalarında 40.000 kişi ölüyor.
40000 personnes meurent dans des accidents de voiture chaque année.
İnternet'te satmaya kalksam anında 40.000 dolar falan alırım.
Je peux facilement en tirer 40 000 $ sur eBay.
Eski Beatles üyesi, 40 yaşındaki John Lennon dün gece New York'taki lüks dairesinin dışında vurularak öldürüldü.
L'ex-Beatles John Lennon, a été tué hier soir devant son appartement de New York.
40 yaşında, kültürlü.
40 ans, cultivé.
Dört yaşında görünüyorsun ama kırk yaşında gibi öpüşüyorsun.
T'as l'air d'avoir 4 ans, mais t'embrasses comme si t'en avais 40.
Yakında 40 yaşıma basacağım.
Je vais avoir 40 ans.
Kanka, sen 40 yaşında filan değil misin?
T'as au moins 40 ans!
Bence en kötü sansürse, "Wal-Mart", "Blockbuster" gibi bütün video satışlarının, DVD'lerin yüzde kırkından sorumlu olan bütün büyük zincirlerin, stoklarında NC-17 bulundurmamaları.
Selon moi, les vrais censeurs sont "Wal-Mart", "Blockbuster"... Ces consortiums, qui doivent assurer environ 40 % du marché de la vidéo, refusent de vendre les NC-17.
24 Aralıkta. 40 yaşlarında bir adamla otele gidiyor.
Le 24 décembre dernier, il est allé à l'hôtel avec un habitué quadragénaire.
Hayat kısa, ama 40'ında bitmiyor.
La vie est courte, mais elle s'arrête pas à 40 ans.
Bununla birlikte, 40. kat penceresinin dışında asılmış olması sebebiyle değil.
Mais ce n'est pas dû à la pendaison.
- 40 yaşında belki.
A 40 ans, peut être.
40'larının sonlarında beyaz bir erkek arıyoruz.
Nous recherchons un homme blanc, la quarantaine.
Büyük olasılıkla 40'larının sonlarında beyaz bir erkek. Askeri geçmişi var ve iyi eğitimli.
C'est très probablement un homme blanc, s'approchant de la cinquantaine, avec un passé militaire, et plutôt assez cultivé.
- Çok da geç değil, daha 40 yaşında.
- Il n'est pas trop tard, Elle a seulement 40 ans. - 39 ans.
16 yaşında, stabil, ATV kazası, vücudunun % 40'ı yanmış.
16 ans, accident de véhicule tout terrain. Brûlé à 40 %.
40 yaşında erkek...
Suivant? Euh... homme de 40 ans...
- 40 civarında.
- 40 ans environ.
Demek ki adam 40 yaşlarında.
Je me demande pourquoi. Cela lui donne dans les 40 ans.
Silah kasası. Yatak odasında buldum. İçinde sadece birkaç tane mermi var. 40 kalibre.
Trouvé dans la chambre principale, ouvert et vide, à part quelques cartouches, calibre 40.
40 yaşlarında. Muhtemelen boğularak ölmüş.
Dans les 45 ans, étranglée.
Arabayı süren kadının eşkalini verdi. Siyah, 40'larında, iriyarı.
Il a décrit la conductrice :
- O 40 yaşında... % 12...
- Quinze, et j'ajoute Nellie. - Elle a 40 ans. Douze.