English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Absürd

Absürd translate French

70 parallel translation
Ne absürd, değil mi?
N'est-ce pas grotesque?
Bana dünyanın şaçma ve çıldırmış olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Saçma, kaotik, biçimsiz, absürd..
Nous persuader que le monde entier... est informe, dément... absurde...
Bütün bunlar absürd, ama sana söz veriyorum...
Tout cela n'est qu'une parodie. Je vous promets que...
Absürd ne demek bilmiyorum, ama ben de bir söz verdim.
Je sais pas ce que c'est une parodie, mais, moi aussi, j'ai fait une promesse.
"Tam anlamıyla absürd bir iş adamı olacaksın."
" Maintenant, tu es l'industriel malotru par excellence.
Bu absürd! - Sence bu komik mi?
- Tu trouves ça drôle, hein?
Keşfettiğim şeyleri bilseydin öğrencilerimin absürd saydığı şeyleri.
J'ai découvert tant de choses que mes collègues jugeaient absurdes.
Bu fırtınada golf oynama ki absürd, mazoşistçe ve tam bir delilik olarak tanımlanabilir ancak!
C'est jouer au golf dans la tempête, défini comme "absurde et complètement dingue"! Allez, fils.
- Çok absürd bir hikaye duydum.
- Je viens d'apprendre un truc dingue.
Ne absürd bir soru.
- Mes quoi?
Ama bu absürd!
Impossible!
Bu absürd! - O pekala ölmüş.
- Elle est bien morte.
Absürd dünyadaki absürd bir adamla mı?
L'homme absurde dans un monde absurde?
Aeryn, ben bizi bu absürd irilikteki uzay canavarından çıkartmak için elimden gelen her şeyi yapıyorum
Aeryn, je fais tout ce que je peux pour nous sortir vivant de ce vaste monstre ridicule.
- Evet, tamamen absürd.
- ouais, totalement absurde.
Bu suçlamalar o kadar saçma ve absürd ki..
Ces accusations sont absolument absurdes.
Bu arada... - Ağabeyi o absürd şeylerle etrafta dolaşmaya başlayınca daha çok dayak yedi.
Au fait, il se fit doublement tabasser quand son frère déambula avec ses prothèses ridicules.
Bir absürd tiyatroyu oynamak zorundayız, ileri ve geri... saf varoluştan acı çekmeye.
Une comédie absurde où l'on passe de l'Etre Pur au tourment humain.
- Şehvetin absürd tiyatrosu.
- Comédie absurde du désir...
Bazı dostlarım onu absürd derecede komik bulur.
Certains de mes amis le trouvent hilarant.
Bu çok absürd!
C'est absurde!
Böyle konuştuğunda çok absürd geliyor.
Ca fait vraiment ridicule, quand tu parles comme ça.
Bir dakika okulun gurur abideleri absürd kayıp papağanları, keçileri arıyor... bir iki saat sonra da, kayıp bir genç kız cinayetini aydınlatmaya çalışıyor.
Un moment recherchant l'absurde, des perroquets et des chèvres, symboles d'une fierté pour son école que je n'ai pas, et une heure plus tard, traquant l'effroyable, le meutrier d'une adolescente.
Bu şekilde olacağını bilemezdim. Absürd bilgilendirme gibi.
Je ne savais pas qu'ils allaient en faire une info amusante.
Sevdiğim iki şeyi bir araya getiren absürd bir fikrim var.
J'ai eu l'idée ridicule de combiner les 2 choses que je préfère.
Sen de beni kızdırıyorsun çünkü gereksinimlerin absürd.
Et toi, tu me fais enrager parce que tes besoins sont incohérents.
Artı, bu absürd ikonik romantizme sahip anne babaya sahip olmak hiç de kolay değil.
En plus c'est pas facile tu vois, d'avoir ces deux parents qui ont cette absurde histoire d'amour de photo.
Hegel'in dediği gibi. "Absürd öncüllerden mantıklı çıkarımlara."
De la logique à partir de prémisses absurdes.
O konuşma, absürd konuşma tarihinde ki en absürd konuşmaydı.
Vous les avez envoyés chier, comme jamais j'avais vu ça.
O zaman absürd pazarlama. - Betimler ve metaforlar... - Şükürler olsun.
Mon Dieu, c'est d'un has-been ici.
Darius hakkında absürd bir hikaye yaz.
- Un conte absurde sur Darius.
Absürd hayatımın hikayesi yolculuğu ilginç kılacaktır.
L'histoire de mon absurde vie va égayer la traversée.
Onun kötü İngiliz aksanıyla söylediği gibi bu çok'absürd'.
Avec son anglais à deux balles! Il est vraiment ridicule.
Asker, bu duyduğum en absürd... -... saçma, anlamsız...
Soldat, c'est le plus absurde, ridicule, incohérent...
Ceset çal, minibüs çal, dört blok sür,... minibüsü bırak- - kesinlikle absürd.
Voler un corps, voler un fourgon, rouler un peu, abandonner le fourgon, c'est complètement dingue.
Ne kadar absürd.
C'est complètement absurde.
Absürd.
C'est absurde.
Michael, bu absürd.
C'est ridicule!
Hipnoz ve absürd fikirlerinle.
Avec ton hypnose et tes obsessions absurdes...
Absürd.
Trop marrant.
Ve bu kanı, ne kadar absürd, ne kadar acaip olsa bile, bu tür bir araştırmaya dayanabiliyorsa, şayet halen geçerliyse, zaten çok iyi bildiğimiz bir şeyi çürütemiyorsa, işte ozaman, herzaman değil, ama çoğu zaman,
Et si cette notion aussi absurde et bizarre, et bien, si elle résiste à ce genre d'interrogatoire, si elle correspond toujours, si elle ne peut être réfutée par ce que nous savons déjà... bien, je veux dire, surtout... pas toujours, mais, ouais, surtout... c'est la vérité.
Absürd Tiyatro gibi.
On est en plein théâtre de l'absurde.
Onu ararken yaptığım buluşlarla ilgili şeyler okudu herhâlde ve bana gelip absürd hikâyesiyle ilgimi çekmeye çalıştı.
Il a dû lire les comptes-rendus de mes recherches et a décidé de me faire avaler son histoire grotesque.
Bu sizin için bile absürd bir şey.
C'est absurde d'aller trop loin, même pour vous.
Biraz absürd oldu bu sanki.
Ouai. C'etait une chose étrange à dire.
Tüm bunları ne kadar absürd de bulsam göz ardı etmeyeceğim.
Je ne vais pas fermer les yeux, même si je trouve tout cela absurde.
Ana yayın kuruluşlarının iki yüzlü olduğunu biliyorum ama bu absürd
Je sais que les médias conventionnels sont biaisés, mais c'est absurde.
- Absürd Tiyatrosu.
- Théâtre de l'absurde.
Birincisi, artık absürd diye bir kelime yok. Buraya park edemezsiniz bayan.
Albuquerque, Nouveau Mexique, 3 mois plus tard.
Bu ayrımcılık ve absürd birşey.
C'est sexiste et absurde.
Bunlar absürd.
C'est absurde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]