English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Acımıyor

Acımıyor translate French

2,679 parallel translation
Artık canım acımıyor.
Je n'ai plus mal. La douleur a disparu.
Artık acımıyor değil mi?
Ca ne te fais plus mal, n'est-ce pas!
Acımıyor değil mi?
Ca ne te fais plus mal maintenant!
Acımıyor.
Je n'ai pas mal.
Artık acımıyor.
J'ai plus mal
Hayır, artık acımıyor.
ce n'est plus douloureux.
Kaplı arka koltuklar ve eski kaset çalarlara bakış açım değişmeye başlıyor.
J'ai une toute nouvelle appréciation pour les sièges en sky avec du ruban adhésif.
Canım acıyor.
Ça fait mal.
Her sene, altıncı sınıfta beş kişilik yer açılıyor. Tamam mı?
Chaque année, il y a 5 places pour les 6e.
Eğer gerçekten de durum buysa lütfen biri bana açıklayabilir mi,... Julia neden doğum kontrol hapı kullanıyor?
Si j'ai bien raison, alors quelqu'un peut-il m'expliquer pourquoi Julia utilise des contraceptifs?
Her gün canımı acıtıyor.
Chaque jour est une souffrance.
Ayrıca topuklarım acıyor.
En plus, mes talons me font mal.
Canım acıyor, çekme.
Ce n'est pas si difficile
Eve geliyor, kapıyı kazıyor kapıyı açıyoruz, karşımızda köpeğimiz.
Et puis il finit par retrouver le chemin jusqu'a la maison Il gratte a la porte puis on ouvre la porte et on le voit devant nous "Regardez il est revenu!"
O kadar acımıyor bile.
- Ça ne fait presque pas mal.
Alçak irtifa, yerden 600 metre yükseklik! Atla, kontrolü ele al ve ipi aç, yoksa sizi yerden sıpatula ile kazıyor oluruz!
On est à 2000 m d'altitude Ou on vous ramassera à la petite cuillère!
Sanırım gerçekler acıtıyor, değil mi?
La vérité fait mal, non?
Jambon bozuktu sanırım ama öyle acı hardalla birlikte yiyince anlamıyor insan.
La viande était avariée. A vec la sauce piquante, tu ne sens rien.
Ama elinden geleni yapıyor. Bilgisayar geri gelecekse bu kadar acı çekmeye razıyım.
Et je suis prêt à souffrir pour récupérer l'Inter Secret.
Benim telefonum yayın alamıyor. Böylece kimseye onun ne kadar mutsuz olduğunu ya da açıkça senin aklındaki son şeyin ben olduğumu mesaj atamayacağım.
Mon BlackBerry ne capte pas, donc je ne peux même pas envoyer de texto pour me plaindre ou pour dire que tu ne te soucies guère de moi.
Canım acıyor.
- Ça fait mal.
Kaburgalarım biraz acıyor.
- Mes côtes me font encore mal.
Ki... ben buna açığım, gerçekten, ama şu an değil, anlıyor musun?
Et j'y suis ouverte, vraiment.
Bu, canımı çok acıtıyor. Çığlık atmayı kesemiyorum.
C'est si douloureux que je ne peux littéralement pas m'arrêter de hurler!
Onu bu kadar özlemek canımı acıtıyor.
Elle me manque tellement ça fait mal.
Konu açılmışken sanırım Jasper bu sporculuk işini fazla ciddiye alıyor.
En parlant de ça, Jasper va un peu trop loin.
- Acımıyor mu?
Ça fait pas mal?
Ve neden Jesse'nin cinayetinde onu ortaya çıkaracağımızı açıklıyor.
C'est pour ça qu'il va tomber pour Jesse.
Canım acıyor!
Ça fait mal!
Hayır, kolların bacağımı acıtıyor.
Mes jambes me font mal sur l'accoudoir.
O kadar azdım ki acıtıyor...
Tellement que ça fait mal...
Biri eski odanı, Tantracı seks mabedine çevirirse evindeki huzur biraz kaçıyor açıkçası.
Je m'y sens moins bien depuis que ma chambre est devenue une sorte de temple du tantrisme.
Fakat başkanımız farklı bir açıklama hazırlıyor, bu yüzden kalabilirsiniz.
Mais notre président a un autre avis, alors restez.
Biraz canımı acıtıyor.
Ça fait mal.
- Evet. - Hayır! Boğazımı acıtıyor.
Je pense qu'elle va finir par ramasser tout un fouillis et que tu auras l'air d'un génie.
Ağzım kaşınıyor ve acıyor.
Ma bouche me gratte et picote.
Acıyor. - Pardon canım.
- T'as bloqué les roues?
O halde neden canım sadece birazcık acıyor?
Comment se fait-il que j'ai qu'un simple bleu?
- Çok fena acıyor. - İyileşeceksin Reilly, tamam mı?
- Ça va aller, Ri.
Biraz. Dizim acıyor sanırım.
Oui, c'est juste, je crois que je me suis bléssée au genou.
Canım acıyor.
ca fait mal.
Ama iddianızın yemek vaktine denk gelmesine memnun oldum. Tüm bu sıkı çalışma beni acıktırıyor.
Heureuse d'apprendre que ça doive se finir à midi, tout ce dur labeur m'a donné faim.
Emin olabilirsin, bu çok daha fazla acıtıyor. O üzerime saldığın kaslı vajina beni bez bebek gibi sağa sola fırlattı yatakta.
Ça a fait beaucoup plus mal, je vous assure que ce foutu vagin boosté que vous m'avez lancé dessus m'a traîné
Planlama departmanım açığımı arıyor.
On m'embête pour des histoires de planning.
Canım çok acıyor!
Attends... Aigoo!
Her yanım acıyor!
Pourquoi tout mon corps me fait-il aussi mal?
Tanrım! Acıyor mu? Acıyor.
elles me font mal.
Bana verdiğin acıya nazaran yönetmenimi kırman kalbimi daha çok acıtıyor.
Plus que la douleur que vous m'avez infligé, ça me fait plus de mal que vous l'ayez blessé avec mon visage.
Sırtımda duruyor ama ihtiyacım olduğunda başımın üzerinde açılıyor.
elles se déplient au dessus de ma tête.
Başım acıyor ya.
Ma tête!
Ve Sex-Bobs bu gece büyük açılışımızda çalıyor.
Les Sex-Bobs vont jouer pour l'ouverture, ce soir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]