English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Alacak

Alacak translate French

11,701 parallel translation
Arabasını alacak.
Pour récupérer sa voiture.
Ama burada gerçek bir savaş riskini göze alacak kimse yok!
Mais personne ici ne veut risquer de mener une vraie guerre!
- Onu bir polisi kaçırmayı göze alacak kadar istiyor musun?
Comment voulez-vous que je le sache? Vous prenez le risque d'enlever un flic pour lui?
Küçükken ayağımıza ayakkabı alacak paramız yoktu.
Ma famille était pauvre.
O da Amerikan birası alacak, ben ödüyorum.
Il va prendre une Américaine, et je paye.
Yani gerçekten alacak mısınız?
Vous pensez vraiment l'acheter?
Bir daha tahtamı alacak olursan biraz nazik ol ve gerçekten öldür beni.
Désormais, si vous me volez mon bâton, ayez l'amabilité de réellement me tuer.
İşler gittikçe daha garip ve karmaşık bir hal alacak.
Les choses deviennent gênantes et bizarre
Annen alacak bir alaycı kuş sana
♪ Maman va t'acheter un oiseau ♪
Annen alacak bir pırlanta yüzük sana
♪ Maman t'achètera une bague de diamant ♪
"Rosenthal benim hemen önümden kuyuya ulaşıp," "önceden yerleştireceğim silahı alacak."
Rosenthal ira vers le puits juste devant moi, et c'est là qu'il attrapera le revolver que j'aurai planqué là avant.
Omletinde daha çok sebze sevdiğini biliyorum ama markete gidip alacak durumda değilim.
Je sais que t'aimes ton omelette avec plein de légumes, mais c'est pas comme si je pouvais sortir aller au magasin.
Ben Watson'la buz pistinde buluşmaya giderken dedektif de balık pazarına doğru yol alacak.
Je vais à la patinoire avec Watson, l'inspecteur à un marché au poisson.
Uçağa atlayacak ve yedi-sekiz saat sonra hastaneye varacak. O zamana kadar beyinde fıtıklaşma olmazsa Derek ameliyathaneye girecek ameliyatı devralacak. Senin ameliyatını senden alacak.
Il sauterait dans un avion, et dans 7 ou 8 heures si elle n'a pas déjà fait une hernie, Derek arriverait et prendrait cette opération, vous opération, vous l'enlèverait.
Olanları tam olarak anlayabilmem biraz zaman alacak.
Ça prendra du temps d'y plonger.
Yardım edersem hakkım olanı alacak mıyım?
J'y gagnerais quelque chose à t'aider?
Resmi duyurudur. Düğünümüz The Times'ta yer alacak.
C'est officiel, notre mariage sera dans le Times.
Bu kitabında yer alacak.
Ça fera bien dans votre livre.
Benim vücudum da iğrenç bir hâl mi alacak?
On trouve mon cadavre dans une ruelle sordide?
Sadece biraz vakit alacak, çünkü ikiniz de farklısınız.
êtes tous les deux différents.
Morlukları baz alacak olursak, sabaha karşı 12 ila 2 arasında olmuş diyebilirim.
D'après la lividité, je dirais que c'est arrivé entre minuit et 2h du matin.
Tereyağlı kurabiyelerini alacak mısın?
Vas-tu prendre tes portions de beurre?
Ayrıca eğer ben sarhoş olursam... sandalyeleri dizecek Wendy için peçete alacak- -
En plus, si je suis bourrée, qui fera les brownies, mettra les chaises en place, achètera les mouchoirs pour Wendy...
Umarım o koltukta emniyet kemeri vardır çünkü Emma aklını başından alacak.
J'espère que ce coussin de canapé a une ceinture de sécurité, parce qu'Emma va t'époustoufler.
Kelepçeleri çıkarsam, bizi alacak adamın var mı?
Si je peux nous enlever ces menottes, tu as quelqu'un qui peux venir nous chercher?
Eğer daha fazla istiyorsa alacak.
Elle en veut plus, elle va en avoir.
Öyleyse biraz zaman alacak.
Ça pourrait prendre un certain temps.
Ama aldığın zaman onu senden alacak.
Mais une fois tu l'as fait. Il va le prendre de toi.
Bu mesajı alacak mısın bilmiyorum ama yarın sabah saat 10.00'da tekrar arayacağım. Telefonu açarsan sevinirim.
Si vous m'entendez... je rappellerai demain à 10 h. Ce serait sympa si vous décrochiez.
Bu mesajı alacak mısın bilmiyorum ama yarın sabah saat 10.00'da tekrar arayacağım.
Morten. Si vous m'entendez... je rappellerai demain...
Her yerde tartışmalar tekrar alev alacak.
Toute la discussion sur le réseau va recommencer.
- Neden? - Onlar aracı alacak.
Ils pourront prendre la voiture.
Sadece bir dakikamızı alacak.
On prendra quelques photos et ensuite vous pourrez continuer.
Başarının karşılığını alacak mısın?
Tu vas accepter le poste?
Ama Harmony, gittiği zaman.. .. fırtına dağılacak, gökyüzü tertemiz ve parlak bir hal alacak.. .. yıkıntıların arasından küçük sevimli çiçekler yeşerecek.
Mais quand le tempête passe, quand Harmony part, le ciel sera clair, et le monde ira bien, et nous trouverons des petites fleurs qui poussent sous les décombres parce que Fitz ne supportera plus
Bu deneylerden bir ya da ikisi daha kötü giderse birisi burada ne yaptığımızın kokusunu alacak.
Si l'une ou plusieurs de ces expériences part en vrille, quelqu'un va entendre parler de ce que nous faisons ici.
Herkes 2 granola bar ve yarım litre su alacak.
Deux barres granolas chacun et un demi-litre d'eau.
Banka evimi elimden alacak.
La banque va reprendre ma maison.
Hisselerin geçerliliğini kontrol etmek biraz zaman alacak.
Ça va prendre du temps pour vérifier la validité des actions.
Kullanmaya kalkmamı bekliyor. O zaman elimden alacak.
Elle veut que j'essaie de l'utiliser pour pouvoir me le prendre.
Arkadaşım Bay Kotomichi bavullarınızı alacak.
Mon associé, M. Kotomichi, s'occupera de vos bagages.
Elena tedaviyi alacak ve yeniden insan olacak. Ben de kanını içeceğim ve kimse kanımı emip bitirmediği sürece yaşlanıp ecelimizle öleceğiz.
Elena l'avale, redevient humaine, je me nourris d'elle, et tant que personne ne me saigne, on devient vieux et on meurt d'un rhume.
Hayatta kalırsan bütün Chester's Mill eskisine dönene dek aynı tedaviyi alacak.
Et si tu survis, tout Chester's Mill recevra le même traitement jusqu'à ce que cette ville redevienne comme elle était.
Bugün büyük bir adım attı ama hâlâ alacak yolu var.
Il a fait un grand pas aujourd'hui, mais il y a encore du progrès à faire.
Sen alacak tahsildarı oldun resmen. Hesap vermeyen herkesi öldürdün.
Tu es devenu un collecteur de dettes... tuant tous ceux qui ne payaient pas.
Çok yakında nefes alacak havamız kalmayacak.
Bientôt, il n'y aura plus d'oxygène.
Buradan çıktığımızda, hükümet onları karantinaya alacak. Lily, nasıl bu kadar saf olabiliyorsun?
À notre sortie, le gouvernement les mettra en quarantaine.
Biraz zaman alacak.
Ça prendra un moment.
- Bizi kaçta alacak?
À quelle heure il nous récupère?
Karşılığında para alacak.
Il récupérera son argent.
Boşanma evraklarını o alacak.
Il obtient les papiers du divorce.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]