Alaka translate French
454 parallel translation
Vakanıza büyük alaka duydum ve...
J'ai pris un grand intérêt à votre procès...
Ne alaka? Bütün bölgeyi boşaltmaya mı çalışmışlar?
Ils avaient l'intention de vider toute la place, alors?
- Ne alaka?
- Quel est le rapport?
Ne alaka? Bu serçe parmağının yarısı olmayan profesör değil mi?
Palladium de Londres?
Bu yüzden diğer insanlara alaka gösteririm. Hep birbaşına.
Loge 7, n'oublie pas.
Çamaşır kamyonu ne alaka?
- Alors, ce camion de linge?
Minik civciv büyük alaka ister.
C'est qu'il faut surveiller mon poussin!
Ne alaka?
Pourquoi cette question?
Bayım, kız arkadaşım size haddinden fazla alaka gösteriyor ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum.
Monsieur, ma fiancée vous a accordé beaucoup d'attention et ça ne me plaît pas.
- Gregory, bunun konuyla hiçbir alaka...
- Je ne vois pas en quoi... - Fais un effort, Victoria.
Yemek de ne alaka? Baştan başla. Her şeyi anlamam gerekiyor.
Tu vas me raconter cette histoire de dîner et commence depuis le début.
- Şimdi ne alaka?
Viens un mois ou deux à Bologne.
Yaptığım şeyle, şehini aldığım piskopos arasında ne gibi bir alaka var sanki?
Comme si cela avait une quelconque importance ce que je fais d'un évêque dont la cité vient juste de tomber.
İnsanın yaşı ile ölmesi için gereken süre arasında en ufak bir alaka yoktur.
L'âge ne détermine pas d'office le temps qu'on met à mourir.
Açın! Bu adama biraz alaka gösterin.
Faites soigner cet homme.
Başka yerde kalmak da ne alaka, bir evi var ya.
Pourquoi on le serait, on a déjà une maison!
Kendisine materyalin bir alaka içermediğini söyledim.
Je lui ai dit que... le matériel n'était pas pertinent.
Ne alaka?
- Qu'y a-t-il?
İlgi, alaka nerede?
Et la sensibilité?
Kızlar çok yalnızdı. Kocalarından ilgi ve alaka istediler.
Les filles se sentaient seules et avaient besoin d'un peu d'affection.
Bana soru soran insanlara alaka gösterdim.
Je m'intéresse seulement aux gens qui me demandent mon aide!
( Ne alaka ) Nası geldiniz lan buraya?
Que faites-vous là?
Ne alaka.
Tordant.
Buffalo Bill ile onun arasında bir alaka olabilirmi?
Y aurait-il un lien entre lui et Buffalo Bill?
Mockridge, Minotor'un sahibi, ama'bir filin gözünün yüksekliği'ne alaka?
Mockridge a les droits du Minotaure mais que vient faire l'éléphant ici?
- Çok fazla ilgi alaka istemeyen bir kızdır.
- Question physique, il y a mieux.
- Oh, ne alaka. Olsun.
Pourquoi pas?
Ne alaka?
- Quoi?
Görünüşe göre Dukat kısa süre önce istasyona gelen yetime aniden alaka gösteriyor.
Et étrangement, Dukat s'intéresse soudain à cet orphelin dès son arrivée sur la station.
- Mısır da ne alaka? Walt Whitman dizelerindeki gibi bir şey :
Comme dans le vers de Walt Whitman :
- Yok lan ne alaka.
Baiser avec votre merde? Sûrement pas.
Eğer onlara alaka gösterirsen Richard, tepene çıkarlar senin.
Si tu leur donne de l'attention, Richard, ils te marcheront dessus.
Sandalye ne alaka?
Une chaise?
Billy Loomis ne alaka ya?
Billy Loomis, c'est pas vrai, bon Dieu!
Ne alaka?
Tu Ie connais?
Ne alaka? - Evet.
- Je ne comprends pas.
Bir alaka göremiyorum.
Je ne vois pas l'intérêt.
Ee beyler, şapkam ne alaka diye sormayacak mısınız?
Alors, vous ne me demandez pas pour mon chapeau?
Evet, Carl. Bu şapka da ne alaka?
- Carl, c'est quoi ce chapeau?
Şarkıcı mı, ne alaka? Bir yıl boyunca golf oynamıştı.
Chanteuse, mon cul, elle était choriste pendant un an.
Ne alaka?
Tu déconnes.
Kaptan, Ankari gemisinin bununla bir alaka...
- Capitaine, le vaisseau ankari...
Bir hareketiyle, cinsel vaat ve samimi bir alaka ifade ediyordu.
Empli à la fois de promesses sexuelles et d'une authentique gentillesse.
Ne alaka?
Je vois pas le rapport?
Aslında Sundance Kanalı'ndan da bir alaka var.
En fait, Sundance Channel est intéressée.
- İkisi arasında nasıl bir alaka kurdun?
Quel rapport?
Ne alaka dostum? ! İçki alayım dedim!
C'est pas la question, j'ai dit que je te payais un verre je te demande pas de m'en payer un, alors finis ça t'entends?
İçi kıpkırmızı olanlardan. Ne alaka Carl! Niye oraya gidesin?
Et merde Carl, en Californie, tu colles une graine dans le sol, et tu trouves une pousse le lendemain.
Gördüm de ne alaka?
Et alors?
- Hemen alaka gerektiren bir kriz mi var?
Une crise qui requiert notre intervention immédiate?
Ne alaka!
Pas du tout.