English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Aldım

Aldım translate French

75,371 parallel translation
Adresi daire içine aldım.
J'ai entouré l'adresse.
Arabama aldım ve ona, Annalise'nin onu görmek istediğini söyledim.
Je l'ai pris en voiture, je lui ai dit qu'Annalise voulait le voir.
Başkasınınkini aldım herhalde.
J'ai dû me tromper de gobelet.
Ben çoktan iznimi aldım.
J'ai déjà posé mes congés.
- Aldım onu.
Je l'ai.
Söyledim ya, botanik eğitimi aldım.
Non. Je suis diplômé en botanique.
Gelmeden iki hap aldım.
J'en ai pris deux avant de venir.
Şu masayı aldım.
J'ai acheté cette table.
Jace'in izini sürmek için eldivenini aldım ama işe yaramadı.
J'ai pris un des gants de Jace, mais je ne le trouve pas.
LSD mi aldım?
J'ai fait couler de l'acide?
Caitlin'in annesinden yardım aldım.
J'ai reçu l'aide... de la mère de Caitlin.
Üniversitede birçok hatalı karar aldım.
J'ai fait beaucoup de mauvais choix à l'université.
Bu akşam anonim bir kaynaktan NSA'in, Walker'a karşı yaptığı dosyayı aldım.
Plus tôt ce soir, j'ai reçu le dossier de la NSA contre Walker d'une source anonyme.
- İşlerimi hallettim. Pastayı aldım.
- J'ai été chercher le gâteau.
Piñata için de fazladan şeker ve oyuncaklar aldım.
Et j'ai racheté des bonbons pour la piñata.
Demin Lyla'dan, Argus'un, Walker ile bir grup Markov bölücüsü arasındaki bır yığın şifreli e-posta bulduğuna dair haber aldım.
Lyla vient juste de me dire qu'Argus a découvert un paquet de mails cryptés entre Walker et un groupe de Markovians séparatistes.
Walker'ın yerini saptamak için gereken şeyi aldım.
J'ai ce dont nous avons besoin pour avoir la localisation de Walker.
Zoe'yi aldığım son sefer yanıma aldım tabancayı.
Je l'ai pris avec moi la dernière fois que j'ai emmené Zoe.
Başkomiser Pike, bu konuda Green Arrow'un sorumlu olmadığına dair güvenilir bir yerden bilgi aldım.
Commissaire Pike, je sais de source sûre que Green arrow n'était pas responsable.
Ciddiyim. Bir konuda haber aldım ve bence bu önüne geçmen gereken bir şey.
Je viens d'être prévenu d'un truc, et je pense que c'est une situation dont vous devez vous sortir.
İşimi geri aldım.
J'ai récupéré mon travail.
Curtis'in mesajlarını aldım.
J'ai eu les messages de Curtis.
Palmer Tek, gelişmiş bir termal görüntüleme prototipi üzerinde çalışıyordu ki onlardan ödünç aldım, oynama yaptım ve geliştirerek şunu buldum...
Palmer Tech a travaillé sur un prototype d'imagerie thermique avancée, que j'ai emprunté, ajusté, et développé pour trouver...
İyi bir haber aldım, seninle paylaşmak istedim.
Je viens d'avoir de bonnes nouvelles. Je venais les partager.
- Adresi aldınız mı? - Evet.
Vous avez l'adresse?
Mesajımı aldın mı?
Tu as eu mon message?
Yeteneklerimden ötürü hedef aldı beni, şantaj yaptı.
Il m'a choisi pour mes capacités. Il m'a fait du chantage.
Onu suçlu duruma düşüren fotoğrafları yok edip benim, Gaines'in cesedini taşırken çekilen fotoğraflarımı aldı.
Il a choisi des photos me montrant en train de déplacer le corps, supprimant celles qui l'incriminaient.
İşe aldığım en berbat denizcisin.
Le pire compagnon de bord que j'ai engagé.
Yeteneklerimden ötürü hedef aldı beni.
Il m'a choisi pour mes capacités.
Ses kaydı mı aldın?
Tu m'as enregistré?
Boştaki nükleer savaş başlıklarından aldın mı?
Vous avez comme par hasard une tête nucléaire dans le coin?
Sadece bugün bir şey aldın mı, öğrenmem gerekiyor.
Je dois savoir si vous avez pris quelque chose aujourd'hui.
Gelip beni ekibe aldın, bana bir gaye verdin.
Tu es venu, m'a recrutée, m'a donnée un but.
Sanırım neden yenilmez gibi görünen bir hızcının yanına ortak aldığını buldum.
Les gars, je crois que j'ai trouvé. Pourquoi un bolide supposément invincible aurait besoin de partenaires.
İyi haber şu ki nihayet istediğinizi aldınız. Ortaklığımızı dengelediniz.
La bonne nouvelle, c'est que vous avez eu ce que vous voulez, vous avez équilibré notre partenariat.
Elimden çok şey aldılar.
Ils m'ont tant pris.
Seni kurtardığım için böyle bir teşekkür aldığıma inanmıyorum.
Et dire que ce sont les remerciements que je reçois pour t'avoir sauvé!
Arkadaşına yardım etmen için gereken her şey dahil 8 petabayt veriyi aldık.
Nous avons aspiré 8 petaoctets de données y compris tout ce dont vous avez besoin pour aider votre ami.
Bu ödülü Bay Wilson sayesinde aldık.
M. Wilson est celui qui récolte les honneurs pour ce trophée.
Chase onu da mı aldı?
Chase l'a enlevé aussi?
Lyla'dan haber aldın mı?
Tu as eu des nouvelles de Lyla?
Baş ağrın için aspirinden daha güçlü bir şey aldın mı?
Tu as pris quelque chose de plus fort que de l'aspirine pour ce mal de tête?
Olayın üzerini örtmeyle ilgili tüm sorumluluğu aldığım istifa mektubum.
Ma lettre de démission dans laquelle je prends l'entière responsabilité de l'étouffement de l'histoire.
Prometheus'un annesinin evinden aldığım verileri çıkarmada ne durumdayız?
Comment avance la récupération des données de la maison de la mère de Prometheus?
- Ama giriştiğim iş konusu açılmışken... Bu iş, Chase'in annesinin bilgisayarından aldığımız petabaytlık veriyi ayıklamama yardımcı oldu.
- Mais en parlant de mon problème, ça m'a aidé à parcourir le petabyte de données que l'on a récupéré sur l'ordinateur de la mère de Chase.
Chase beni tutsak aldı.
Chase m'avait...
Damien Darhk geçen sene güvenlik implantımı aldığından beri herhangi bir hassas Argus istihbaratının tek bir kişi tarafından erişimine engel olmak için yeni güvenlik protokolleri oluşturdum.
Après que Damien Darhk ait pris mon implant de sécurité l'année dernière, j'ai mis en place de nouveaux protocoles pour éviter que les informations sensibles d'ARGUS ou des positions soient accessibles par une seule personne.
En başta Zoe'yi benden neden aldıklarını hatırladım.
Je me suis souvenu de la raison pour laquelle ils m'ont arraché Zoe.
Felicity'den haber aldın mı?
Des nouvelles de Felicity?
- Chase beni esir aldığında yaptıklarımı bir kahraman olmak için yapmadığımı gösterdi.
Il m'a fait comprendre lorsque j'étais son otage que ce que j'ai fait, je ne l'ai pas fait pour être un héros.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]