Aldınız mı translate French
4,663 parallel translation
- Son zamanlarda genel bir tehdit aldınız mı?
Avez-vous reçu des menaces récemment?
Ve bu yemekler babacan duygularlaydı. Ona hiç pahalı mücevherler çantalar, hatta bir keresine siyah glama bir mink ceket aldınız mı? ... garsonun sözlerinde alıntı yapıyorum.
Et à ces diners avec votre protégée, offriez-vous des cadeaux comme des bijoux, des sacs à main, et même une fois, une veste en vison Blackglama, que votre serveuse a dit, je cite,
Hediyemi aldınız mı?
Vous avez eu mon cadeau?
İhtiyacınız olan şeyi aldınız mı?
Vous avez tout ce dont vous avez besoin?
Makaleler yayınlandıktan sonra okuyuculardan hiç dönüt aldınız mı?
Après que ces articles furent publiés, y a-t-il eu des retours de lecteurs?
- Jax'den haber aldınız mı?
Des nouvelles de Jax?
Arka tarafta yerinizi aldınız mı?
Vous avez remis les choses en ordre dans mon dos?
Bu görüşmeler sırasında not aldınız mı?
As-tu pris des notes au cours des entretiens?
Soğan halkalarını aldınız mı?
Avez-vous pris leurs beignets d'oignons?
Alkol aldınız mı, bayım?
Avez-vous bu monsieur?
Henry'i aldınız mı?
Vous avez Henry?
Bu düşüşten kurtulamamış olma olasılığını dikkate aldınız mı acaba?
Avez-vous songé qu'il soit possible... Qu'il n'ait pas survécu à la chute?
Evinden aldığımız toprağın spektrum analizinde bir miktar aldicarba rastladım.
- Possible. On a décelé de l'aldicarbe dans la terre retrouvée chez toi.
Aldığımız geleneksel modern eşyaların hepsini yanında götürmene şaşırdım.
Tiens, tu prends pas mal de nos trucs tradi-contemporains?
Edwrad Darby'den az önce varlıklarımızın paylaşımı hakkındaki teklifini aldık.
On vient de recevoir une ordonnance d'Edward Darby pour diviser nos actifs.
- İhtiyacımız olan şeyi aldın mı?
- Tu as ce dont on a besoin?
Bu da Laura'nın vurulduğu zaman aldığımız acil çağrının zamanı.
Ici le moment où on a tiré sur Laura Mölberg.
Tam aksine Bayan Shaw. Sanırım sonunda işi aldınız.
Au contraire, Mlle Shaw, vous avez enfin décroché le poste.
- Bu konuşmadan sonra UGA'dan ihtarname aldınız mı? - Evet.
- Oui, je l'ai fait.
Medya yasağını bu konuşmadan önce mi aldınız yoksa sonra mı uyarıldınız?
Avez-vous été prévenu de l'ordre de non-divulgation avant ou après ce show?
Üzgünüm mesajınızı çok geç aldım, çocuklar.
Désolé que ça ait pris du temps pour voir le message hier soir.
Elimizdeki ve sonradan aldığımız kredi kartlarını limitine kadar kullandık.
On a atteint les plafonds de nos cartes de crédit, et toujours plus de cartes.
O zaman neden beni işe aldınız?
Alors pourquoi venez-vous de m'engager?
Şifreli mesajda Çin'de bulunan bir başka ajanımızın adının yer aldığını tahmin ediyor.
Il pense qu'il pourrait contenir l'identité d'un autre de nos agents en Chine.
Vakayı ben aldığım için sormam lazım. ayrılığınızın dünkü olayla ilgisi... olmadığımdan emin misin?
- J'ai pris cette affaire alors je dois demander... vous êtes sûr qu'il n'y a aucun lien entre la séparation et ce qu'il est arrivé hier soir?
- Karımı aldınız!
Vous avez ma femme!
Telefonunu takibe aldığımızda dolandırıcının, kız arkadaşı olduğunu öğrendik.
En mettant son téléphone sur écoute, on a appris pour la copine de l'arnaqueur.
Arkadaşımız 200 doları Ruby'nin Rehin Dükkanından aldıktan sonra Pike'ın yerine gidiyor. 37 elde 45 dakika içinde 350.000 dolar kazanıyor.
Notre ami ici a pris ses 200 $ du prêteur à gage chez Ruby, est allé au Pike et joué 37 mains,
Pike'ın kumarhanesinden aldığımız bilgiye göre Alonzo Pierce bugün vardiyasında değilmiş.
Le casino de Pike a dit qu'Alonzo Pierce ne s'est pas présenté pour travailler aujourd'hui.
Kadının kotundan ve iç çamaşırından aldığımız DNA'lar, seks suçlusu Clyde Maroni ile eşleşti.
On a extrait des traces d'ADN de son jean et de ses sous-vêtements, elles correspondaient à un violeur en série, Clyde Maroni.
Bilesin diye söylüyorum, istediğimizi aldığımız zaman, bir bıçak alacağım ve Genelkurmay Başkanı kocanın bağırsaklarını deşeceğim.
Juste que tu saches, une fois que l'on aura ce qu'on veut, je vais prendre un couteau, et je vais égorger ton Chef d'État Major de mari.
Sabahın köründe kalktın Roscoe'yu temizleyip, giydirip, besleyip okula götürdün arabamı servise götürdün, kızımın doğum uzmanına gönderdin ve hatta bunları yaparken bana kruvasan ve latte aldın öyle mi?
Tu t'es levé, en gros, à l'aube. Tu as lavé, habillé et nourri Roscoe, amené à l'école, révisé ma voiture, assuré que ma fille aille chez l'obstétricien, et même débrouillé pour me prendre un Latte et un croissant?
Asistanınız soruşturmayı şirket içinde yapmayı tercih ettiğinizi söyledi ben de komiserimden size yardım etmek için izin aldım.
Votre assistante a dit que vous préféreriez garder l'enquête en interne, alors j'ai demandé l'autorisation à mon capitaine pour vous aider.
Bizim cıvır artık kendi parasını kazandığı için babacık da gidip kendine yeni ciciler aldı be kızım.
Maintenant que sa chérie gagne son propre argent, papa est allé s'acheter de nouvelles fringues.
Tv'de Haiti'de yapılan bu ritüelleri gördüm ve hepsinin saçmalık olduğunu düşündüm fakat beni karantinaya aldınız
- mais vous m'avez isolé. - Pas du tout. - Ce sont les soins intensifs.
Belki Richard'ın ilgisini çekerim diye, bu inanılmaz denizkızı kostümünü çoktan aldım.
J'ai déjà acheté cet incroyable costume de sirène dans l'espoir d'attirer l'attention de Richard.
- Ben de bana göz aldınız sanmıştım.
ENSEMBLE : Un œil?
Üzgün mü? Son bir saat içinde 14 kızın telefon numarasını aldım ben.
J'ai eu 14 numéros de téléphone en une heure.
Belediye binasının kapıları açılınca, topluluktaki iyi insanlarla başkanlık ofisi arasında diyalog başlayacak. Böylelikle ne kararlar aldığımızdan ziyade bu kararları neden aldığımızı bileceksiniz.
Ouvrir les portes de la mairie c'est seulement le début d'un dialogue entre le bureau du maire et les braves gens de cette communauté pour que vous soyez non seulement au courant de nos décisions mais de pourquoi nous les faisons.
O halde Kelly Nieman'ın daha hayatının baharındaki Santos'un aklını başından aldığına mı inanacağız?
Peut-on imaginer que Kelly Nieman pouvait dominer Santos... un jeune homme dans la force de l'âge?
Kahretsin, onlar bu kutuları bana niye gönderiyor, ki? Onlar oldukça küçük kızını da aldılar.
Ils continuent de m'envoyer des boîtes avec des photos de jolies filles.
Oğlumla sihirbazın dükkânına gidip sihir hilesi aldığımız zamanın tarihi bu.
C'était le moment de la semaine où je mettais de côté, mon fils et moi voudrions nous rendre au magasin de magie, acheter un nouveau tour.
Ve hiçbiri görgü tanığı komşudan aldığımız bu robot resme benzemiyormuş. Ayrıca olay yerindeki izler de onların değil.
obtenu grâce au voisin, et les empreintes relevées n'ont rien donné.
Bu ihtiyacımız olanın hepsi Victoria cinayet silahını satın aldığı konusunda tuzak kurmak için.
Faire de Victoria la propriétaire, de l'arme du crime.
Basın tek şarkılık çıkışımızı kaleme aldı, ve Bizzy bunu pelte gibi ezdi... benim gey olduğumu iddia ederek.
La presse a mis la main sur notre relation sans lendemain, et Bizzy l'a écrasé... En prétendant que j'étais gay.
İşin veya bir gelirin yok. Veya senin için satın aldığım yan odadaki tatlı küçük kızın tüm vesayetini bana verdirmek için savaşacak hukuki bağlantılarımı koşturacak yeteneğin de...
Tu n'as ni travail, ni revenus, ou la... capacité à dépasser mes connections légales qui se battront pour me donner la garde de cette adorable petite fille dans la pièce à côté que j'ai achetée pour toi.
Ama Temmuz'dan bu yana 600 yeni hasta rapor edildi ki bu, virüsün bulaşıcı olmadığını göze aldığımızda imkansız görünüyor.
Nous avons vu presque 600 nouveaux cas depuis juillet, ce qui parait impossible, car le virus n'est pas particulièrement contagieux.
Çünkü başarılı, genç yatırım uzmanlarımın saat dokuzda toplantı masasında olmamasında başka bir sebep göremiyorum. Voleyi vuran bir piyango bileti aldınız ve şimdi de gelmiş o müşterek kıçınızı öpmemi istiyorsunuz değil mi?
Parce que la seule raison que je vois pour que mes excellents jeunes gestionnaires ne soient pas en salle de conférence à 9h du matin c'est que vous ayez gagné un ticket de Loto ensemble et que vous soyez venu ici pour me demander d'embrasser votre cul
Soğan halkalarımızı mı aldınız?
Vous avez pris nos oignons?
Zamanınızı aldığım için üzgünüm Bay Sanders.
Excusez-moi de vous avoir dérangé.
Kayıp kızın çantasından saç fırçasını aldım.
J'ai pris la brosse à cheveux.