Allie translate French
1,698 parallel translation
Kadın bizi işin içine çekmek istiyordu.
Elle voulait qu'on s'allie.
Aly öldü.
Allie est morte.
Evlen benimle, Allie...
Épouse-moi, Allie...
Allie. Artık o adam değilim ben. Bunu nasıl ispatlayabilirim?
Allie, je ne suis plus cet homme.
Türünün tek örneği, tıpkı Allie gibi.
Unique, comme Allie.
- Allie ile geçitte yürümen gibi mi?
- Conduire Allie à l'autel?
Bu Ally için çok önemli bir gün.
C'est le grand jour d'Allie.
Bugün Allie'nin büyük günü.
C'est le grand jour d'Allie.
Allie'nin eline geçmesini ve bunu onun için yaptığımı bilmesini sağla.
Faites en sorte qu'il lui revienne et qu'elle sache que j'ai fait ça pour elle.
Ally'ye düğün hediyesi.
Un cadeau de mariage pour Allie.
Dostlarıma her zaman yaparım.
Je le fais tout le temps à Allie.
İnsanlarla nesneleri birleştiririm.
C'est mon métier. J'allie les gens à des choses.
Bu kızım, Allie.
Notre fille, Allie.
Allie, bunu kendim ona sorarım, dedi. Bu yüzden hazırda bir cevabın olsun isteyebilirsin.
Allie dit qu'elle te le demandera, alors tu pourrais vouloir avoir une réponse toute prête.
Allie mi?
Allie?
Allie denilmesi kadının hoşuna gidiyormuş.
Elle aime qu'on l'appelle Allie.
Allie, oldukça ilginç biri olacak gibi.
Allie. - pourrais devenir d'un intérêt exclusif.
Allie, geçimimi sağlamak için adam öldürmem.
Hé bien, Allie, je ne tue pas les gens pour gagner ma vie.
Allie, bir kadına bir şeyler dediğimi hiç hatırlamıyorum.
Hé bien, Allie, je ne me rappelle pas avoir dit à une femme quoi que ce soit.
Allie, bu seninle tartışacağım bir konu değil sanırım.
Bon sang, Allie, je ne pense pas que c'est un sujet que je devrais aborder avec vous.
- Allie ile aran nasıl?
- Tout va bien entre toi et Allie?
Allie, bu adamla birkaç dakika yalnız konuşmam gerek.
Allie, Je vais devoir parler à ce gars seul à seul une minute.
Gidip Allie'yi kontrol edeyim.
Je vais aller voir Allie.
Özellikle de Allie hakkında olursa.
Surtout sur Allie.
Allie beni yavru bir köpekmişim gibi azarlayıp duruyor.
Allie m'a agrippé comme un jeune chien
- İyi günler, Allie.
Bonjour, Allie.
Devlet, kurbanların yanındadır.
Le gouvernement est l'allié de la victime.
Bir kardeş, bir müttefik, bir Hristiyan. Öldürülmüş.
Le président élu du Liban, un allié chrétien, de notre bord, mort.
Bu işe, yanımda tanıdığım biri olmadan girmem.
Je ne me lance pas là dedans sans un allié.
- Sen artık müttefikimizsin.
Vous êtes maintenant notre allié.
O şu an iyi bir dost gibi gözükmüyor.
Il n'est pas vraiment ton meilleur allié à cet instant.
Şehirde anahtar bir terörist olduğunu bilmeniz ve bunu en yakın müttefikinize söylememeniz.
Savoir qu'un terroriste est en ville, et le cacher à votre meilleur allié.
Böylece Rahl'ın en yakınlarından biri müttefikimiz olur.
Et on aurait un des proches de Rahl comme allié.
Fark ettin mi bilmiyorum tatlım ama zaman benden yana değil.
Je ne sais pas si vous l'avez remarqué chérie, mais le temps n'est pas l'allié dont je peux rêver.
Ya Allie ne olacak?
- Et Allie? Et si vous pouvez pas...
İsteseniz de istemeseniz de, Wraith'lere karşı en iyi müttefikimiz o.
C'est notre meilleur allié dans le combat contre les Wraith.
Yani artık bir müttefikim var.
Ce qui veut dire que j'aurai un allié.
Tahtın tehlikede. Müttefikin olmadan Serena'yla savaşamazsın.
Ton trône est en danger, et tu ne peux pas faire la guerre à Serena sans un allié.
Sanırım yeşil dostun ve süper arkadaşları hala ayrılar, sen de yalnız kaldın.
Et je présume que ton allié vert et ses supercopains sont toujours en hiatus, ce qui te laisse...
Onunla savaşmayın.
Il est notre allié, désormais!
- Geri çekilecek miyiz?
- Doit-on se replier en espace allié?
Ben sizin tarafınızdayım. Düşmanınız değil, dostunuzum.
Je suis votre allié, pas votre ennemi.
Çocukluğumdan beridir dostuz, babamın senatodaki en güçlü destekçisiydiniz.
Nous sommes amis depuis ma plus tendre enfance, quand vous étiez le premier allié de mon père, au sénat.
Morgana ile işbirliği yapacak.
Il s'est allié à Morgana.
Kuzey Fransa, Müttefik Bölgesi 1916 10 sene sonra
Nord de la France, Territoire Allié 1916, dix ans plus tard
Müttefiklerin Bölgesi, Kuzey Fransa 2 Hafta Sonra
Territoire Allié, nord de la France Deux semaines plus tard.
Müttefiklerin bölgesinde bunu elde etmek, o kadar da kolay değil.
Mais ça n'a pas été facile de se rendre en territoire allié.
Howard Stark'ın kadim dostu ve kan kardeşi Obediah Stane efsanevi kurucudan kalan boşluğu doldurur. Ta ki 21 yaşına gelen müsrif evlat geri dönüp Stark Endüstri'nin başkanı ilan edilene kadar.
Obadiah Stane, ami et allié d'Howard Stark depuis toujours, a pris la place du fondateur légendaire en attendant qu'à 21 ans, le fils prodigue revienne et soit nommé directeur général de Stark Industries.
Ben sizin müttefiğinizim, ama daha da önemlisi, sizin patronunuzum.
je suis votre allié, mais avant tout, votre patron.
O, bizim iş birlikçimiz olacak ve sana ne yapacağını söyleyecek.
C'est notre allié, il te dira quoi faire.
Evet Allie.
Oui, Allie.