Angelique translate French
269 parallel translation
- Angelique, Dominique, rangez cette table.
Angelique, Dominique, rangez cette table.
Angelique, o Bourne. Garanti ederim.
Si je le faisais, vous savez que vous seriez éliminée?
Lady Krusty Bıyık Alma Sistemi hakkındaki düşüncelerin nedir Angelique?
Que pensez-vous du rasoir Lady Kruster, Angélique?
Sen Angelique'sin.
Tu es... Angelique.
Angelique'de o kutulardan birçok vardı.
Angelique avait plusieurs modèles faits d'après l'original,
Angelique'le karşılaştı çok çok sonra.
Puis un jour, bien plus tard, Angelique... revint... auprès de l'un d'eux.
Angelique, bu konuyu açıklığa kavuşturalım.
Angelique, que ce soit bien clair.
Angelique.
Angelique.
- Angelique.
- Angélique.
Meraklı bir sokak pasaklısı olan Angelique Bones'e göre, Kalküta'ya giderken yanında sadece bir diş fırçası, cüzdan, denizaşırı bir bavul ve bir uçak bileti almış.
Selon Angelique Bones, une espèce de salope de la même rue, il n'avait qu'une brosse à dents, un porte-monnaie, une grosse valise, et un billet d'avion pour Calcutta.
Kitty mi, Angelique mi?
Kitty ou Angélique?
Bugün Angelique geliyor.
Aujourd'hui, c'est Angélique.
- Seyircinin halet-i ruhiyesi?
- Le public? - Angélique.
Meleklere göre bir sabah.
Un matin angélique.
İngiliz ve temiz sesli olduğum ve babam tuğgeneral olduğu için melek gibi saf olduğumu düşünüyorsun.
Vous me croyez pure et angélique car je suis une Anglaise à la voix claire et que mon père est général.
Ama değilim.
Mais je ne suis ni pure ni angélique.
onun melek gibi sesi, insanı kemiklerine ayırır.
Sa voix angélique pénètre dans les os.
Melekleri andıran bir şeyler var sende.
Avec quelque chose d'angélique que vous n'aviez pas.
Melek mi? Bilemiyorum.
Angélique, je ne sais pas...
Hiç şüphem yok. Dışarıdan bakınca aynıda meleklere benziyor.
Je n'en doute pas bien qu'elle paraisse tout à fait angélique.
İşte o! Benim karım!
Celle de mon épouse angélique
- Ben ne yapacağım?
- Elle est angélique.
Gwendolin, nişanlısının ölümü meleksi Gwendolin'i derinden etkilemişti,... gözyaşları sel oldu aktı.
Gwendoline, l'angélique Gwendoline souffrit tant de la déchéance de son fiancé... qu'elle dépérit, dépérit jusqu'à...
Angelica nerede?
Où est-elle? Où est Angélique?
Angelica nerede?
Hé vous! Où est Angélique?
Sabrında bir sınırı var.
Mon cher, tout a une fin, même ma patience angélique! La mienne aussi. À ton avis, ce serait moi le coupable?
Bukle bukle, altın sarısı saçlarınız, ışıltılı, meleksi gülüşünüz cenneti yeryüzüne taşıyor.
Ses boucles si souples d'un or pur ébloui et son sourire angélique fulgurant... me faisaient de ce monde un paradis "
- Rahibe Angelica odanı göstersin.
- Sœur Angélique va t'accompagner.
Ağız dolusu dindarlık savur dur, sonra da alabileceğin en yüksek maaşı kap.
"On débite un discours angélique... " tout en touchant beaucoup d'argent.
Evine kadar geliyorlar! "Kontes Anjelik kalın bilekli, genç köleler arıyor!"
"La Comtesse Angélique cherche jeune victime à grosses chevilles."
Tabii Şeytan da bir melekti.
Notre fils est un monstre angélique.
"Sizin gibi, kederli, iffetli, saçlarına ak düşmüş, " yaşlı, ihtiyar bir meleğe, Noel'imizde hiç yer yok. " diyerek, kapınızdan defedeyim mi efendim?
Dois-je la flanquer dehors parce qu'on a point place pour une vieille dame vertueuse au regard angélique?
Ya da öldüreceğiz. Burada bekle.
Angélique, c'est Bourne.
Yani onu yok ediyor muyuz?
Ce n'était qu'un simple client, Angélique, j'en suis sûre.
Dünyadaki en sabırlı kadın olmalıyım.
Je suis vraiment d'une patience angélique.
O şirin, tapılası yüzün ardına, sen bir silah değilsin.
Ce visage angélique dans le miroir n'est pas une arme.
Bir meleğin yüzüne sahipsin.
Vous avez un visage angélique.
Tıpkı bir melek gibi.
Votre douceur et votre désintéressement sont vraiment angélique.
Rica ediyorum, o masum yüzünüzü ve Tanrı'nın size verdiği o zekayı kullanarak, daha olumlu, daha iyi bir şeyler yapın, güvenini suistimal ettiğiniz tüm insanlar için.
Je vous en conjure, servez-vous à présent de ce visage angélique et de ce bel esprit que Dieu vous a donné pour faire quelque chose de meilleur, de bien, pour tous les gens dont vous avez brisé la confiance.
- Bir sevimlilik emsali.
- Vision angélique!
Bunun kafatası kökü ve Çin Melekotu olduğunu söylüyor. Acıyı dindirmek için kullanılıyormuş
Des racines de scutellaire et de l'angélique, contre la douleur.
- 200 yıl önce İrlanda'da Angelus adında, melek yüzlü birinden söz ediliyor.
- On mentionne, il y a 200 ans, un Angelus en Irlande, au visage angélique.
Tatlılığın güzel ifadesi olan şey sadece bu... bu nefret dolu hırıldamaya döndü... ve... sanki şeytanın kendisine bakıyormuşsun gibiydi.
Son expression angélique est devenue tout à coup mauvaise. J'ai cru regarder le mal en personne.
Şükürler olsun melekler korosu
Alléluia, chœur angélique
Vücudu mükemmeldi, çok saf, çok meleksi.
Son corps était si parfait, si pur, si angélique.
Bölüm için, belli bir ruh, tutku masumiyet, ve benzeri olmayan bir dış güzellik karışımı gerek.
Le rôle requiert... à la fois une passion, une innocence angélique... et une beauté extérieure inégalable.
Seninki rüyasını gördüğüm.... Tatlı melek yüzü mü...
Votre visage angélique est-il celui dont je rêvais?
O neredeyse, nasıl söylesem melek gibiydi. Öylece yatıyordu.
Elle avait quelque chose, j'ai envie de dire d'angélique, couchée là.
Tatlı, melek gibi bir sesin... şöyle dediğini duydum :
.. j'ai entendu une voix douce et angélique me dire...
Angélique ile her şey yolunda mı? Evet.
- Ça se passe bien avec Angélique?
Angélique çok güzel dekorasyonlar yapıyor. Evleri mükemmeldir.
Elle travaille bien, Angélique, leur intérieur, il est comme ça!