English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Anlamadınız mı

Anlamadınız mı translate French

416 parallel translation
- Anlamadınız mı?
Vous pigez plus vite, d'ordinaire!
- Anlamadınız mı hâlâ?
- Pas compris?
- Doktor, anlamadınız mı?
- Vous ne comprenez pas?
Anlamadınız mı?
Vous comprenez?
- Ne dediğimi anlamadınız mı?
- Vous ne comprenez pas.
O adamın etrafı karanlıkla çevriliydi hala anlamadınız mı?
Tu n'as toujours pas compris que l'homme est entouré par les ténèbres?
Anlamadınız mı?
Vous ne voyez pas ce qu'il fait?
Bedeker, size söylemeye çalıştığım şeyi anlamadınız mı?
Vous comprenez ce que je vous dis?
- Bu bana yardım değil. Anlamadınız mı?
- Il ne s'agit pas de moi, comprenez-le bien.
- Beyefendi, anlamadınız mı?
Vous ne comprenez pas? Non.
- Hâlâ anlamadınız mı?
Si Monsieur ne comprend pas.
Bu bir numara. Anlamadınız mı, hepsi numara?
C'est un coup monté.
Anlamadınız mı hala?
Vous l'avez entendu.
Şimdi anladınız mı, anlamadınız mı?
Tu en as ou tu en as pas?
Anlamadınız mı Albay? Ben son maceraperestlerden biriyim.
Mais parce que je suis le dernier grand aventurier vivant!
- Anlamadınız mı? Devrim oldu.
- Puisqu'on te le dit - la révolution.
- Anlamadınız mı?
- Vous ne savez pas?
- Onu ne yapacaksınız? - Anlamadım.
Que lui voulez-vous?
Ne demeye çalıştığınızı, anlamadım memur bey Şey, bak :
Je ne comprends pas, M. L'agent.
Sanırım seçme şansımız yok. Anlamadım?
Nous n'avons pas le choix, je le crains.
Korkarım anlamadınız.
Vous ne comprenez pas.
Anlamadım, ansızın canlandı ve üzerime doğru geldi.
Tout à coup, elle était vivante et venait vers moi.
Bence yaptıklarında bir kötülük yok... yalnız anlamadığım bir şey var.
Tu n'es pas mauvais, mais je ne te comprends pas.
Çocuklarımızın, bizim ikimizin dini tıpatıp aynı şekilde anlamadığımız için çekmemesi gerektiğini düşündüm.
Les enfants ne doivent pas souffrir de nos différends sur les questions religieuses.
Anlamadım ki? Siz yanlış bir şey yapmadınız.
Je ne comprends pas, si vous n'avez rien fait de mal.
Anlamadığım konu şu, neden böyle bir anda heyecanlandınız?
Quel est votre problème, au juste?
Beni anlamadınız galiba.
Vous ne m'avez pas compris.
Bayan Rogers, anlamadınız herhâlde, sizi yardakçı olarak kullanacaktım.
Vous ne m'avez peut-être pas compris. J'avais juste besoin de vous.
- Sanırım sizi anlamadım. - Bence anladınız.
- Je ne vois pas ce que vous voulez dire.
Belki bunu mahsus yaptığını anlamadığımızı sanıyordur... ama biz kaçın kurasıyız, değil mi, Avukat?
Peut-être qu'elle croit qu'on ne sait pas qu'elle le fait exprès... mais on le sait, n'est-ce pas, Maître?
Hala anlamadınız mı?
Les troupes de Kikui sont massées juste â côté.
Bayan McLintock, umarım yanlış anlamadınız.
Mme McLintock, j'espère que vous ne vous méprendrez pas.
Kızınızı çok seviyorum. Defalarca anlattım ama anlamadı... - Neyi anlamadım?
Je lui dirai que j'aime sa fille et que voulais... que je voulais l'embrasser.
Sanırım anlamadınız.
Je me suis mal fait comprendre.
Şey, sanırım öncelikle onları okumanız daha iyi olur... anlamadığınız bir şey olursa, açıklamaya çalışırım.
Je vous conseille de les lire et si un détail vous échappe, je vous expliquerai.
15 kere anlattım, 5 kere aksırdım, hiç bir şey anlamadınız!
J'ai explique, j'ai eternue... Vous n'avez rien compris!
Anlamadığımız türden bir gücün sahibi bile olsanız, - bize zorla kabul ettiremezsiniz... - Ya da bize!
Même si vous avez des pouvoirs qui dépassent notre compréhension, vous n'avez pas le droit de nous dicter la façon de gérer nos relations interstellaires.
Kız mısın, oğlan mısın anlamadım.
Je ne sais pas si tu es un garçon ou une fille.
Hayır, bakın Bay Comolli, beni anlamadınız.
Ecoutez, M. Comolli, on se comprend pas bien.
- Onlar, benim ve kocanın şeytan olduğunu söyleyen insanlarla aynı kişiler çünkü ne yapmaya çalıştığımızı anlamadılar.
- Et ce sont les mêmes... qui nous ont calomniés... parce qu'ils ne comprenaient pas.
Evet, ve buraya geldiğinde onu durduracaksınız. Hala anlamadığım bir şey var...
Oui, et bon nombre d'entre eux ont mordu la poussière à cause de vous au cours des années.
Şimdi, bakın, ben size bir şey açıklayacağım ve de anlamadığınız bir ayrıntıyı, beni istediğiniz an durdurabilirsiniz.
Regardez. Je vais vous expliquer quelque chose et si vous ne comprenez pas, interrompez-moi.
Hiçbiriniz, ordularımızın geri çekilme fikrini neden reddettiğimi anlamadınız.
VOUS N'AVEZ PAS COMPRIS QUE J'INTERDISE LE RETRAIT DES TROUPES.
Koruyucu içgüdülerinizin beni ne kadar boğduğunu anlamadınız.
Et à quel point vos instincts protecteurs m'étouffaient.
Anlamadığım birşey var, efendim. Bunu niçin yaptınız?
Mais je ne comprends pas pourquoi vous l'avez fait.
- Yok canım, hiçbir şey anlamadınız.
- Vous avez rien pigé.
O kızın gördüğünü söylediği şeyi hala anlamadım.
J'ai pas très bien compris ce que cette fille a dit qu'elle a vu.
Bildiğiniz gibi, Daily Planet bu barajla çok ilgileniyor ama benim anlamadığım neden onu hiç tanımadığınız bir adama satıyorsunuz?
Mon journal, le Daily Planet, s'intéresse à ce barrage. Mais pourquoi... vendre vos terrains à un personnage sans visage... et sans nom?
Anlamadım. Ne demek, "neden boşandınız?"
Comment se fait-il que nous ayons divorcé?
Bizler temel fizik çalışmalarında daima sonuçlarını anlamadığımız şeyleri araştırmaya çalışırız.
Nous essayons toujours, en passant, en physique fondamentale, d'enquêter sur ces choses dans lesquelles nous ne comprenons pas les conclusions.
Sanırım anlamadınız.
Vous ne comprenez pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]