Anında translate French
9,031 parallel translation
Kar erime oranı yüzde 18, barajlar neredeyse kurudu bizim su canavarı ağacın anında bu ufaklık ayda bir damla su içiyor.
La neige est à 18 pourcent. Les réserves sont presque épuisées Et le petit gars ici ne nécessite qu'une petite gorgée d'eau par mois, contrairement à ces siffleurs d'eau "Fi-Kai".
Bir gün kız telefonları açmayınca anında merkeze gelip kayıp formunu doldurup, bizi suçlamaya başladılar.
Elle ne les a pas rappelés, un jour, et les voilà au poste à signaler sa disparition et porter des accusations.
Son anında onun yanında olmalıydım.
J'étais censée être avec elle au dernier moment.
Ve artık onunla görüşmemi istemiyorsan söyle ve anında bitsin.
Dis juste le mot, et c'est finit. Herb?
Leğen kemiğinde ölüm anında oluşmuş çoklu kırıklar var. Uylukta da birkaç meyilli çatlak var.
Il existes de multiples fractures ante mortem du pelvis, ainsi que des fractures obliques sur le fémur.
Maktulün sol şakak kemiğinde ölüm anında oluşmuş basınca dayalı bir çatlak buldum.
J'ai trouvé une fracture de dépression perimortem sur l'os temporal gauche de la victime.
Maktulün sağ skapula ve uyluk kemiğinde ölüm anında oluşmuş kesikler buldum.
J'ai trouvé des abrasions rainurés perimortem sur l'omoplate droite et l'humérus de la victime.
Ve ne olursa olsun en kötü anında, en karanlık saatinde sen daha anlamadan yanına gelip sana sahip çıkacağım.
Et peu importe ce qu'il se passe, pendant ton pire moment, et ton heure la plus sombre, J'étais là. Et je te verrai avant que tu ne saches que je suis là.
Bak, eğer Dallas senin fotoğraflarını internette görürse fahişelerle birlikte ot içerken, senin anlaşmanı anında bitirirler, tamam mı?
Si à Dallas ils voient ces photos avec la beuh et les putes, ils vont annuler le deal, pigé?
- Tabii anında kovuldum. Her ne kadar birisi için çalışan birisi için çalışmış olsam bile.
- Bien sûr on m'a viré moi, même si je bossais pour le gars qui bossait pour le gars.
Bu veriler görev aracının bile olay anında alanda park halinde olduğunu onaylıyor.
Ça confirme même que le rover de la mission était encore dans l'habitat au moment de l'incident.
İyi bir polis işinin yarısı ihtiyaç anında kıçının üzerine oturup bekleyebilmektir.
La moitié du travail de police consiste à s'asseoir sur ses fesses quand on est appelé à le faire.
Ne yani, öyle birden aşık olup anında hapise atılan bir kadın için üzgün değil misin?
Tu n'es pas boulversé d'être tombé amoureux d'une femme qu'on a jetée en prison?
Anında anladığım gibi.
Comme je l'avais suspecté.
Yoksa bizi anında harcarlar.
Ou être réduits en miettes.
Bana Keane'ın tablolarında çizdiği çocukları anımsatıyorsun.
Tu ressembles à un de ces tableaux d'enfants peints par Keane.
Fransa ve Birleşik Devletler arasında her an bir ittifak anlaşması olabilir.
Un traité d'alliance entre la France et les États-Unis est imminent.
Bir an önce boğazın diğer tarafında olmak için sakın bana yine değersiz dolarlarını kakalamaya çalışma.
Je suis venu de ton côté du détroit. Mais n'essaie pas de me refiler tes maudits dollars.
Fasulye ezmesi yapımında bana yardım ediyor.
Je vous ai dit qu'elle m'aidait à préparer la pâte an.
- Evet. Aslında sıradan herifler ; ancak şu an onlardan daha üstünüz, zira sınırsız olduğumuza inanıyorum.
Ce sont de sales rapaces, mais nous sommes plus grands qu'eux désormais, parce que je crois que le ciel est notre seule limite.
Şu an bir şerifin yakınında olmanın iyi bir fikir olacağını sanmıyorum.
Je ne suis pas sûre que ce soit une bonne idée d'être près d'un shérif maintenant.
Onun anılarında yaşayacağız.
On va vivre ses souvenirs.
Ve onun isteği dışında davranarak, yaptığı son hareketin anısına leke sürmeyeceğim.
Et je ne vais pas déshonorer ses dernières actions en allant contre ses souhaits.
Hayır, şu an kırsal kesimde. Karakolların yakınında da değil.
Elle est au milieu de nulle part, loin de n'importe quel poste de police.
Aceway Havayolları'nın resmi açıklamasında, tazminat ödemesinin 1059 nolu uçuşta yakınlarını kaybedenlerin bir an önce teselli bulmaları dileğiyle yapıldığı belirtildi.
D'après un communiqué de presse d'Aceway Airlines, la décision d'accélérer le processus d'indemnisation a été prise afin de permettre aux familles affectées par le vol 1059 de pouvoir tourner la page le plus tôt possible.
Düzelmeye çalışıyordu ve en zayıf anında biri ondan faydalandı. - Bunu düzelteceğim.
Je vais refaire ça bien.
Şu an kaç yaşında?
Quel âge elle a?
Belki de millet toplanıp onun anısında birşeyler içmeli.
On devrait peut-être tous se réunir et prendre un verre en son honneur.
Şu an babama inanmasam da... bu üzerimizdeki doğal tehdit hakkında... ölüm hesabında çok haksızdı...
Je crois maintenant que si mon père avait raison à propos... de la nature de la menace qui pèse sur nous, il avait totalement tord dans sa logique mathématique.
Eğer onların sinyal akışını okuyabilirsek, o hava sahasında yapılabilecek bütün bombardımanlardan önceden haberdar oluruz tam da şu an Britanya'nın yapabileceği herhangi bir saldırıda buna dahil.
Si nous pouvons lire ces transmissions, on pourra prévenir à l'avance les raids de bombardement de cet aérodrome, incluant les raids contre la Grande-Bretagne dont nous parlions.
Eğer Almanların tarafında olmasaydı, barış içinde yaşayabilir ve kocan şu an hayatta olabilirdi.
On voudrait la paix, et votre mari serait vivant à cet instant, s'il n'y avait pas les Allemands.
Burda hayatımın en güzel anını mahvetmek dışında ne halt ediyorsun?
Que fais-tu ici? À part détruire le plus beau moment de ma vie?
Benimkinin en kötü anı hakkında konuşmamız gerek.
Nous devons parler du pire moment de la mienne.
Seni şu avlunun dışında bir deri bir kemikken kaptığımda ölmene izin vermeyecektim. Şu an da ölmene izin vermeyeceğimden oldukça eminim.
Je n'allais pas te laisser mourir quand je t'ai ramassé peau et os dehors au milieu de la cour et je ne vais certainement pas te laisser mourir maintenant.
Bakın, kartuş oyunları şu an iyi görünebilir ama asıl gelecek internet oyunlarında.
les cartouches de jeu ont la cote, mais jouer en ligne, c'est l'avenir.
Kardeşi avukatmış. Ve İstasyon 51 şu an ihmalkârlıktan soruşturma altında.
Sa sœur est avocate, et à présent, la caserne 51 fait l'objet d'une enquête pour négligence.
Eczacılık araştırma tesislerinin bulunduğu bir yer ancak şu an galaktik karantina altında.
C'était le site de recherche pharmaceutique mais maintenant c'est sous quarantaine galactique.
Seni şu an öldürmemin ne kadar da kolay olduğunun farkında mısın?
Avez-vous la moindre idée de combien il me serait facile de vous tuer tout de suite?
Yani rüya gördüğünde o anıların kimin olduğu hakkında en ufak bir fikrin yok değil mi?
Quand tu rêves, tu n'as aucune idée d'à qui sont les souvenirs que tu vis?
- Yaşam kapsüllerini kurcalama hakkında hiç bir anın var mı?
As-tu n'importe quel souvenir d'avoir trafiqué les capsules?
Yaşam kapsüllerini kurcalama hakkında hiç bir anın var mı?
As-tu n'importe quel souvenir d'avoir trafiqué les capsules?
Dava dosyalarına ipucu bırakıldığında, o ipuçlarının o grafiğe, hatta eidetik hafızaya eşit bir anımsama kapasitesi yaratabileceğini biliyor muydun?
Réalisez-vous... qu'en utilisant des moyens mnémotechniques pour ça, vous pouvez améliorer votre mémoire pour qu'elle soit photographique voire même eidétique?
Boyle bu onun ve Diaz'ın arasında bir an.
Boyle, c'est clairement un moment entre Diaz et lui.
- Şu an ağzımdan çıkanların pek farkında değilim.
J'ai aucune idée de ce que je suis en train dire là.
Şu an ülke çapında 19 tesisleri var.
Ils ont à présent 19 établissements dans tout le pays.
Sonrasında klonunuz tesisimize biyokütle geri dönüşümü için geri dönecek ancak bütün yaşanan tecrübe ve anılar arzu edilmesi halinde alt uzay yardımıyla sizin beyninize transfer edilir.
Votre clone retournera ensuite à notre entrepôt pour un recyclage de bio-masse, mais pas avant que toute la mémoire et les expériences acquises ne soient téléchargées et transférées via sous-espace jusqu'à vous.
Beni uyandırdıklarında gördüğüm anı, seninkiydi. Eminim.
Que j'étais en train d'expérimenter lorsqu'il m'ont sorti, j'en suis sûr.
Anılar arasında kayboldu.
Elle est perdue dans les souvenirs.
Yeah, I had been living on my own for over a year after Kocam ayaklanma sırasında öldüğünden beri bir seneden fazladır yalnız yaşıyorum.
Oui, je vivais seule depuis un an après la mort de mon mari pendant le soulèvement.
Doğru anı bekliyordum ama arkadaşlarına aslında olduğun kişi olmadığını söylemek için hangi zaman iyidir ki?
Je cherchais une opportunité mais, Y-a-t-il un bon moment pour dire à vos amis que vous n'êtes pas celui qu'ils croient?
Gemi şu an ışık hızında ama çıktıkları anda onlarla iletişim kuracağım.
Le vaisseau est actuellement en FTL mais une fois qu'il en sera sorti, je tenterai d'établir une communication.