Asçı translate French
3,711 parallel translation
Aşçı ve ölümcül mutfağını da unutmamak lazım.
Sans oublier Cuistot et sa cuisine mortelle.
Aşçı, bir şey görmedim.
Ce n'était pas réel.
Bakın, aşçının bir şeyler ayarlayacağından eminim.
Écoutez, je suis sûr que Cook peut se débrouiller pour nous trouver un truc.
Olmaz aşçı ne yapıyorsun?
Non, Cook. Cook, que fais-tu?
Aşçıya bir göz atar mısın sana zahmet?
Regardez Cook.
Aşçı.
Cook.
- Aşçı biliyor bunu.
- Cook sait cela.
- Aşçının kafası pek yerinde sayılmaz.
- Cook n'est pas vraiment lui-même.
Aşçı, hadi bakalım.
Cook, allez.
Aşçıyı bir kontrol etsen iyi olacak.
Tu devrais aller voir Cook.
Gunnar'ın saçmalıkları, aşçının kokladığı ölüm bunlar hiç mantıklı değil.
L'idiotie de Gunnar, la puanteur de mort de Cook, cela n'a pas de sens.
Aşçı?
Cook?
Sen de bir aşçısın, kaptan değil.
Et tu es cuisinier, pas Capitaine.
Aşçıya ne oldu?
Qu'est il arrivé a Cook?
Her iyi aşçı der ki ; yemeği ılıkken yemelisin.
Les grands chefs disent qu'il faut manger quand c'est chaud.
İyi bir aşçı olduğunu biliyorum.
Tu cuisines si bien.
En son aşçı olarak çalışmış.
Il a travaillé comme cusinier hôtelier.
Bugün aşçılık dersim var.
J'ai cours de cuisine.
Demek aşçılık dersinde berabersiniz.
Vous êtes ensemble en cuisine.
Bugün aşçılık dersi olmamasına rağmen buradasın.
T'es là et y a pas cours de cuisine.
- Oğlum, oğlum iyi aşçıdır.
Mon fils cuisine très bien.
Şimdi o aşçı ve ben de aşçı yamağıyım.
Maintenant, c'est lui le chef, et moi, je suis l'assistante.
Aşçılık dersi almıştık.
Un cours de cuisine.
Şef Mary ile Aşçılık'a tekrar hoş geldiniz.
Bienvenue dans La Cuisine de Marie.
Ultrason okuyamayan bir fetal cerrah su kaynatamayan aşçıya benzer Robbins.
Robbins, un chirurgien foetal qui n'arrive pas à lire une échographie c'est comme un chef cuisinier qui ne saurait pas faire bouillir de l'eau.
- Aşçı Lily, görünüşü dehşete düşürür sizi.
Lily la cuisinière. J'adore vos manières.
Aşçı Lily, teras katındaki Rick'le çıkıyormuş gibi görünüyor.
Lily la cuisinière semble sortir avec Rick du penthouse.
Georgia'da babasının restoranında yemek yaparak büyümüş. 2005 yılında, birinci sınıf aşçıymış.
Née en Géorgie, cuisinière dans le restaurant de son père.
Seni aşçı başı yapabilirim.
Te nommer grand chef?
Yeni bir aşçı yamağı alacaklardı ve ben de Bayan Patmore'un asistanı olacaktım.
Elle avait dit qu'ils prendraient une nouvelle aide-cuisinière, et que je deviendrais l'assistante de Mme Patmore.
Aşçı yamağı nerede?
Où est la bonne?
Aşçılığa yönelmeliydim.
J'aurais dû me lancer dans la cuisine.
Hayır, öldürdüğün aşçı yamağı olmadan yapamam evet. ispatlayamam.
Vu que vous avez tué le sous-chef, je peux pas.
Yapılan yorumlara bakılırsa kendisi muhteşem bir aşçıymış.
D'après ces blogs, elle était un super chef. Ça serait à propos de ça?
Robert Randall eskiden ünlü bir aşçı olsa bile hala ünlü kalmaya çalışıyor.
Robert Randall est peut-être un chef sur le retour, mais il reste quand même connu.
Gerçek bir test gerçek aşçıyı ayıran gerçek bir sınav.
Les patisseries, c'est très dur... C'est là qu'on voit les gens de talent.
Ayrıca sen baş aşçı olmadan önce sos aşçısıydın, değil mi? - Evet.
Et avant d'être chef, vous étiez... une Sue-chef?
Hiçbir aşçı tuzunu ekmek makinesine koymaz.
- Bien sûr. Seuls les amateurs utilisent une machine à pain.
- Berbat aşçı.
Elle cuisine mal.
Aşçı eve gitmeden sipariş vermek ister misin? Hayır.
Une dernière commande avant?
Kocasının ailesine yıllardır hizmet eden tuhaf bir aşçı.
le cuisinier de la maison... qui était au service de la famille du mari depuis des décennies.
Dünyadaki en iyi aşçı.
La meilleure cuisuinière du monde. Regarde-toi.
Bunu yaparsan senin aşçılardan biri kirli bir elbisesini dolaba tıkıştıracak ve General onu bulacaktır. Evet efendim.
Si vous faites ça, un de vos cuisiniers aura mis une vieille nippe dans un coffre où le Général la trouvera...
Harika aşçıydı.
Elle était une grande cuisinière.
Max aşçımız.
Max est la cuisinière.
Burada gerçekten aşçıbaşınız var mı?
Vous autres avez vraiment un Chef dans vos bâtiments?
Ben aşçı hotelde... ve benim İngilizcem temiz değil... kirli
Je suis cuisinier... dans hôtel... et mon anglais pas correct... mauvais.
Peki alışveriş, aşçılık ve şoförlük?
Les courses, la cuisine, la conduite?
Bir aşçı gibi pişiriyorsun.
Tu cuisines comme un chef.
Aşçılar bugün çalışmıyor.
Le pâtissier n'est pas là aujourd'hui.
Aşçı yok-
Pâtissier parti...