Atlantik city translate French
69 parallel translation
-... yani Atlantik City mi?
- À Atlantic City, Julian?
Kim istiyor ki? Atlantik City'deki tiyatro olmadı.
Le théâtre d'Atlantic City n'était pas libre.
Atlantik City yarışları bu ayın sonuna kadar devam edecek. Gelecek Cumartesi oraya gidebiliriz.
Il y a des courses à Atlantic City, si on y allait samedi?
- Atlantik City'de.
- Ils en vendent à Atlantic City.
Atlantik City'ye varana kadar durmuyoruz.
On ne s'arrête pas avant d'arriver à Atlantic City.
Atlantik City'de mi?
Atlantic City?
Atlantik City'de onu odaya kilitledik.
A Atlantic City, on a dû l'enfermer.
Atlantik City'de kaybettiğin parayı... -... nasıl ödeyeceksin?
Le fric que t'as perdu à Atlantic City, comment tu l'aurais remboursé?
- Vegas'a Atlantik City'ye, Reno'ya gitmiş, tüm parayı... oynayıp kaybetmiş ve hesabı sana çıkarmış.
Il a joué le fric à Las Vegas. Il a tout perdu et il t'a laissé la note.
Herkes kumar oynar, Atlantik City'deki bir profesyonelden kazı kazan kazıyan yaşlı bir kadına kadar.
Tout le monde fait des paris... du roi de la carte à Atlantic City à la petite vieille qui gratte un ticket de loterie.
Canım, Atlantik City'ye gidiyoruz.
On part à Atlantic City.
Atlantik City'de benimle tokalaşmadığından onu sevmiyorum.
J'ai pas apprécié quand il m'a pas fait signe de la main à Atlantic City.
Annem babamı tanımıyordu... bana hamile kaldığında, babamla kaçtı... Atlantik City'de, Mutlu Evlilik Evi.... denen bir yere.
Maman connaissait à peine papa, elle est tombée enceinte et ils sont allés à la Chapelle du mariage heureux à Atlantic City.
1991 yazıydı. 15 yıl önce, ağabeyim Louie beni aradı. Kendisinin ve birkaç Tanglewood'lunun eğlenmek, kumar oynamak ve bazı başka şeyler yapmak için Atlantik City'ye gittiğini söyledi.
L'été de 1991, il y a 15 ans, mon frère Louie m'appelle, et me dit que lui et des membres des Tanglewood Boys, se rendent à A.C. pour faire la fête, jouer, et d'autres choses.
Söylememe gerek bile yok ama daha önce Atlantik City'ye hiç gitmemiştik.
Pas la peine de dire qu'on est jamais arrivé à Atlantic City.
Birkaç gün sonra beni aradı ve çocuğu, planlandığı gibi Atlantik City'ye giderken düşman bir mahallede araçtan attıklarını söyledi.
Il m'appelle quelques jours après, et me dit qu'ils ont balancé ce môme dans un sale quartier avant d'aller à Atlantic City comme prévu.
Ben, Sonny ve Sal o çocuğu düşman bir çetenin bölgesine atıp Atlantik City'ye gittik. Neden?
Moi, Sonny et Sal, nous avons balancé ce gamin dans un sale quartier avant d'aller à A.C. Pourquoi?
Sadece geçen ay üç kez Atlantik City'ye gidip bana söylemediğini biliyorum.
Sauf que tu es allé 3 fois à Atlantic City le mois dernier sans me le dire.
Atlantik City deyiz, ve daha zamanım dolmadı.
On est à Atlantic City, et j'ai encore un peu de temps.
İnsanların koşulsuz sevebileceğini kanıtladı. Kendine bunun doğru olmadığını söyleyebilirsin fakat Atlantik City'de bir otel odasına düşüp birinin kalbini çıkarmasını isteyebilir misin?
Ça a prouvé que l'amour peut-être inconditionné, et que tu peux te dire que c'est faux, mais tu te retrouves dans un hôtel à Atlantic City à demander à quelqu'un
Kokain. Adam Atlantik City'de B sınıfı gece kulüplerinde çalışıyor.
Il bosse dans des clubs miteux à Atlantic City.
- Dün Atlantik City'de olduğuna dair bir kanıtın var mı? - Evet.
Vous avez des preuves que vous vous trouviez à Atlantic City hier?
Hala Atlantik City'e gidiyoruz öyle değil mi?
On va toujours à Atlantic City, exact?
Evet, Nat Santos, PK 981, Atlantik City.
Où devons-nous envoyer les tickets? Nat Santos. Boîte postale 981, Atlantic City.
Belki de çoktan Atlantik City'e varmıştır.
Il doit déjà être à Atlantic City.
Eminim Atlantik City'e gitmiştir.
- Il a dû aller à Atlantic City.
Hey, Pammy, çocukken Atlantik City'e gidişimizi hatırlıyor musun?
Pammy, tu te souviens quand, gamins, on est allés à Atlantic City?
Atlantik City rıhtımı.
La baie d'Atlantic City.
Bu gece Atlantik City'e gidiyoruz.
On part à Atlantic City ce soir.
Atlantik City'deki o garip müzeden sonra ona isim taktık.
On l'a appelé comme ce musée bizarre sur la baie d'Atlantic City.
Bu uçak bir şeyler yapmamızı sağlayacaktı. Hafta sonu Atlantik City kaçamağı Bora Bora'ya uçup bizi mangolarla besleyip ayaklarımızı ovan çıplak göğüslü adama masaj yaptırtmak.
Cet avion va nous faire faire des choses... s'évader à Atlantic City pour le week-end, s'envoler pour Bora Bora, se faire masser par... un homme torse-nu qui nous nourrit de mangues et masse nos pieds...
Atlantik City'de ki bir otoparkta bir adamı dövmüşsün.
Vous avez frappé un mec jusqu'au sang dans un parking d'Atlantic City.
Atlantik City'de ki adamı dövdüğünde üç yaşındaki oğlun arabadaymış.
La nuit où vous avez battu ce type à Atlantic City, votre fils de trois ans était dans la voiture.
Atlantik City'den bir haham. - Oraya gitmemizi önerdi.
Le rabbin d'Atlantic City a suggéré qu'on y aille.
Bu durumda Atlantik City'deki haham bizzat kendi sormuş. Bu büyük bir onur.
Que le rabbin d'Atlantic City vous ait demandés en personne, c'est un honneur.
Bu kadar yakışıklı olduğunuzu bilseydim Atlantik City'den koşarak gelirdim.
- Si j'avais su que vous étiez si séduisant, je serais venue en courant d'Atlantic City.
Atlantik City ve içindeki her şey.
Atlantic City et tout ce qui va avec.
"Öğleden sonraki basın toplantısında Atlantik City'nin politik çehresinin değiştiği kesinleşti etrafını saran"...
"Lors d'une conférence de presse " qui a changé le paysage politique d'Atlantic City, " aux abois,
Atlantik City'de bu yüzden mi kaldın?
Pourquoi vous êtes resté à Atlantic City.
Atlantik şehrinde Büyük Sep'in bölgesine girmeye çalıştı.
Il visait le secteur de Big Sep à Atlantic City.
Atlantik'te özel bir klüpte oynuyordum, $ 20,000'e yaklaşmıştım.
je jouais dans ce club privé à Atlantic City. J'en étais à $ 20 000.
Atlantik'te kumarhaneler açıldığında, daha ilk gününden oradaydık.
Quand les casinos ont ouvert à Atlantic City, on était là-bas le premier jour.
Grant ölmeden sekiz ay önce Atlantik'te bir tıp kongresine gitmiştik.
Nous sommes allés à une convention médicale à Atlantic city, 8 mois avant le décès de Grant.
Buna Atlantik'te bulaştı.
Il a chopé le virus à Atlantic city.
Atlantik City buraya ne kadar uzaklıkta?
Atlantic City est loin d'ici?
Denedim onu. Atlantik'de bulunan Sands'de Frank ile.
A Atlantic City au Sands avec Frank.
Eğer Atlantik'te olsaydın, Donald Trump'a da mesajlarını almasını söyler miydin?
Si t'étais à Atlantic City, tu demanderais à Donald Trump de prendre un message pour toi?
Atlantik Şehri nasıldı dostum?
Comment était Atlantic City?
Atlantik Şehri'nin belediye başkanı.
C'est le maire d'Atlantic city.
Atlantik Şehri'nin baskısı altındayım.
J'avais pourtant l'impression qu'Atlantic City portait bien son nom pour cela.
Atlantik Şehrinde olmak hoşuma gidiyor.
J'aime bien vivre à Ocean City.