English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Attaché

Attaché translate French

4,980 parallel translation
Eski mahalleye yakın hissetmiyorum. Hayatım hiç eski mahallenin çevresinde dönmedi.
Je ne suis pas attaché au quartier, ma vie n'en a jamais dépendu.
Ve benim imajım için oldukça endişeli olan birisi.
Et qui est très attaché à mon image.
Keçin bağlandı.
Votre bouc émissaire est attaché à sa chaîne.
Bebeğiniz araba koltuğuna ihtiyacı var.
Votre bébé doit être attaché.
Bir yıl boyunca birbirlerine 3 metrelik iple bağlı kalan karı kocanın olduğu en hayret verici performansı izledim
Une performance incroyable : un couple a passé une année attaché par une corde l'un à l'autre.
Ve size Rupert Allan'ı tanıtmak istiyorum Hollywood'daki gazetecim.
Je vous présente Rupert Allan, mon attaché de presse d'Hollywood.
Ne olduğu umrumda değil.
C'est attaché à ton ventre!
Sanki ben Amy'yi bağlamışım ve ırzına geçmişim gibi görünüyordu.
Comme si j'avais attaché Amy à mon lit, et que je l'avais violée.
Jos'ın onu ne kadar çok sevdiğini hepimiz biliriz,... ve onu uçarken gördüğümüzde,... aklımıza onun oğlu gelir.
On sait à quel point Jos y est attaché. Et quand on le voit voler, on pense tous à son fils.
Bana bu radyatöre nasıl kelepçelendiğimi sor.
Et dis-moi pourquoi je suis attaché à ce radiateur!
Peki. Bana onun neden radyatöre bağlı olduğunu söyleyebilir misin?
Ok, peux-tu me dire pourquoi il est attaché à un radiateur?
Bazı şeylere yapışmamızın sebebi tanıdık ve rahat olmalarıdır.
- On est attaché à des opinions. J'enseigne le principe "d'empreinte mémique".
Ona o kadar da bağlanmadım.
Je ne suis pas si attaché.
Sen bağlı değilsin Mitch.
Mais toi, tu n'es pas attaché.
Ben tür geçmişle ilgili duygusal olsun.
Je suis attaché aux objets du passé.
Neyse, bir gece Arkansas Nehri'nin oraya kamp kurduk ve o arabacılar 36 katırı ve 300 atı kuma kazık çakarak bağladılar.
On campait près de la rivière Arkansas un soir et notre troupe avait attaché 36 mules et enclos 300 chevaux sur du sable.
Kız kardeşim, onu çok severdim.
Ma sœur, en fait... J'y étais très attaché.
Kardeşim, görünen köy kılavuz istemez ama, hala otobanda çekicinin arkasında gidiyorsun.
Vieux, sans vouloir en rajouter, tu es toujours attaché à une dépanneuse sur l'autoroute.
Birkaç gün bu şekilde bağlı durması gerekiyor.
Donc on va simplement garder ça bien attaché comme ça pendant quelques jours.
Üzerine astıkları şey ne?
A quoi est-il attaché? 1389!
Dış görünüşe çok önem veren biri.
Trop attaché aux apparences.
Yanlış ağaca bağlamışsınız amına koyayım.
Vous l'avez attaché au mauvais arbre.
Lucrezia Donati, Da Vinci'yi pençelerinin arasına aldı.
Lucrezia Donati tient Da Vinci attaché entre ses cuisses.
Onu bağladım.
Je l'ai attaché.
- Böyle kalabilir.
Attache-les.
Böyle kalsın.
Attache-les.
Zamanla insanlara alışıyorsun.
On s'attache aux gens.
- Kemerlerinizi bağlayın.
Que tout le monde s'attache!
Clive, kız kardeşini bekler misin?
- Merci, ma puce. Attache ta s œ ur.
Basitçe anlatırsak bir mesajla telefonu sesizden, sesli moda.. .. geçiren bir virüs gönderilebilir.
En gros, on attache un virus d'intrusion à un texto avec image, et ça désactive le mode silencieux du téléphone.
Uçak neredeyse düşüyordu.. .. insnaları bağlayan etrafa silah doğrultan biri var.
L'avion a failli s'écraser, ce gars sort une arme et attache des gens.
Önce şu adamı bağlıyor, sonra başka birini alıyor, diğeirni bırakıyor.
D'abord, il attache ce gars-là, puis il emmène l'autre derrière.
Şöyle elinin etrefına doluyorsun..
Attache-le à ta main, comme ça.
Dişleri olan priz gibi bir şey arıyorsun.
Tu cherches une attache pleine de dents.
- Kemerleri takalım.
- Attache ta ceinture.
Stockholm sendromu, seni tutsak eden kişiyle, bağ kurmaya denir aptallar.
C'est quand on s'attache à ses ravisseurs.
Kemerini taksan iyi olur.
Attache-toi.
- Zincileri getirin!
- Attache-le!
Kapat şunu.
Attache ça.
Beni bağladın. Bir hayvan gibi..
Tu me m'attache comme une bête qu'on mène à l'abattoir.
"Benimsin"
Ne m'attache pas avec tes mots délicats
- Bağlayıp, buradan aşağı sarkıtacağız.
On l'attache et on la fait descendre par là. Avec quoi?
Yalnızca yumuşak bir destek, efendim.
Une simple attache de maintien.
Ellerini direksiyona kelepçele.
Attache-toi au volant.
Marie-Claire bağcıklarını bağla yoksa düşersin.
Marie-Claire, attache tes lacets. Tu vas trébucher.
Kimseyle arkadaş olma.
Et ne t'attache à personne.
- Pekala ben takıyorum.
Bien, je l'attache.
Geçirdiğimiz bu güzel gecenin hatırı için sade bir şekilde devam edelim, neşeli halimizi sürdürelim ve ben ayakkabılarına iltifat etmeyi sürdürürken sen de beğenmiş gibisinden saçlarıma arkadan tutturmamı sevmiş gibi davranabilirsin.
Je dirais que pour le bien de cette superbe soirée que nous sommes prêts à passer, faisons simple... Tu restes souriante et tout et je continue de dire que j'adore tes chaussures. Et toi tu peux continuer à prétendre que tu aimes la façon dont j'attache mes cheveux, on passera ainsi un très bon moment et on verra bien ce qui se passe.
- Takip ettiğimi fark etmediniz mi?
- Cela fait huit jours que je m'attache à vos pas. Vous l'avez remarqué?
Öleceğiz. There must be a catch somewhere.
Il doit y avoir une attache.
Tabii ki, sırf somut bir şeye ne kadar değer verdiğine bağlı.
Tout dépend de la valeur qu'on attache au seul physique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]