English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Avalon

Avalon translate French

307 parallel translation
Α VΑLΟN ΚİLİSΕSİ MUΗΤΕRΕM ΡΑΡΑΖ J. ΗlLL - 6413
- M ALSTON PASTEUR AVALON église DE dieu PASTEUR RÉVÉREND J. hill - 6413
Carson ve Avalon Caddesi kesişimi.
Pearson et Avalon.
Yüzbaşı Jenkins ile görüşebilir miyim?
C'est adjoint Mark Londres Avalon Bay. Pourrais-je s'il vous plaît parler au capitaine Jenkins?
Di mi? Sonrada Junction. Avalon ve Garrison.
Il a le Junction, et puis l'Avalon et le Spécial du Chef.
Cadde ve Avalon Bulvarı civarındaki dört blokluk alanı kuşattı.
"entre la 116e Rue et Avalon Bd."
Şimdi de Washington'daki Avalon Dağı'nda bulunan bilim editörümüz Eric Parker'a bağlanalım. Eric?
Retrouvons notre expert, Eric Parker, au Mont Avalon dans l'Etat de Washington.
Oradan da, helikopterle Avalon Dağı'na gideceğiz.
De là, on ira en hélicoptère au Mont Avalon.
Cascade bölgesindeki, hala aktif olan yanardağların incelenmesi konusunda bir gelişme yok.
Il n'y a plus de projet pour explorer Ies centaines de volcans en activité de la région, y compris le Mont Avalon.
Avalon Dağı'nda, 11-13 Kasım 1994 tarihleri arasında yaşanan olaylarla ilgili tek kayıt ise, yaşadıklarım.
Sur les événements du Mont Avalon survenus entre le 11 et le 13 novembre 1994, il n'y a que mon témoignage.
Ben Avalon Vakfı'ndan Larry Barrington. Burada bir durum var.
Ici Larry Barrington de la Fondation Avalon.
Frankie Avalon.
Frankie Avalon!
Avalon, oh, Avalon.
Avalon, oh, Avalon.
Oh, Avalon, parlak Avalon, benim aptal olduğumu düşünme.
Oh, Avalon, magnifique Avalon, ne me prends pas pour un fou.
Burası Avalon, Kral Arthur'un kendisinin dinlenme yeri.
C'estAvalon, là où repose le roi Arthur.
Burası Avalon, Yuvarlak Masa krallığının gölgesi.
C'estAvalon, le royaume de la Table ronde.
Gün batımında Avalon Limanı'nda olacağız. Teknede şampanya.
On arriverait dans Ia baie d'Avalon au coucher du soleil... avec du champagne à bord.
"AVALON'DAN RÖTARLI ZİYARET"
LE CHEVALIER DE LA TABLE RONDE
Beni tedavi etmek için Avalon Adası'na götürdüler.
Elles m'ont emmené sur l'île d'Avalon pour me soigner.
Hanımlar bu gerçekleşene kadar onu Avalon'a götürüp tedavi edemezlerdi.
Les Dames ne pouvaient l'emmener à Avalon pour le soigner sans cela.
Sylvester Fitch, 109 Avalon köşedeki kahverengi ev, üst kat.
Sylvester Fitch... 109 Avalon... maison marron au coin, à l'étage.
Avalon Çıkartması
L'Atterrissage d'Avalon
Sadece Frankie Avalon'un filmlerinden öğrendiklerim.
Juste ce que j'ai vu dans les vieux films de Frankie Avalon.
AVALON'UN SİSLERİ
LES BRUMES D'AVALON
Buna eminim, çünkü ben Avalon adasının rahibesi Morgaine Le Fey'im.
Je le sais bien, parce que la fée Morgane, c'est moi.
Ana Tanrıça'nın eski dini burada doğmuştu.
Je suis prêtresse de l'île d'Avalon, où naquit l'antique religion de la Déesse Mère.
Barbar Saksonlar ülkemizi yağmalıyor Hıristiyanları ve Avalon'un inananlarını öldürüyorlardı.
Les barbares saxons déferlèrent sur mon pays, tuant sans distinction chrétiens et fidèles de la déesse d'Avalon.
Hıristiyanları ve eski dine inananları büyük bir lider birleştirmedikçe Britanya barbarlara mahkumdu ve Avalon da yok olmaya.
A moins qu'un grand chef ne parvint à unir chrétiens et fidèles de la vieille religion, la Bretagne était vouée à la barbarie et Avalon à disparaître.
Kardeşi, Morgause teyzem hep bizimle beraber yaşamıştı. Avalon'un gücünden zevk alıyordu.
Sa sœur, ma tante Morgause, vivait avec nous depuis aussi loin que remontent mes souvenirs, se délectant de la puissance d'Avalon.
Üç kız kardeşin en büyüğü olan Viviane Avalon'un Yüksek Rahibesiydi ve Ana Tanrıça'nın dünyadaki sesi.
Aînée des trois sœurs, Viviane était grande prêtresse d'Avalon et la voix de la Déesse Mère sur terre.
Tek bir amacı vardı Avalon'u Saksonlardan korumak.
Son unique but était de sauver Avalon des Saxons.
Damarlarında Avalon'un kanını taşıyan biri.
Portant dans ses veines le sang d'Avalon.
O sözü sen ilk önce Avalon'a verdin.
Tu l'as d'abord jurée à Avalon.
Bu çocuğun Avalon'dan olmasını istiyorsan o zaman bu muhteşem yeni kralı sen doğurabilirsin.
Si tu veux que cet enfant naisse d'Avalon, tu peux toi-même porter ce grand roi nouveau.
Damarlarımda en az onun kadar Avalon kanı akıyor!
J'ai dans les veines autant d'Avalon qu'elle!
Şunu bilmelisin Igraine benim papazlarım, senin Avalon rahibelerinle bir tutuluyor olmaktan hiç hoşlanmıyorlar.
Je dois te dire Igraine, que mes prêtres n'apprécient pas que ta prêtresse d'Avalon ait été mise sur le même pied qu'eux.
Eski inanç sizin dininizi kabul ediyor başrahip ama sizin papazlarınız, Avalon'un gücünü reddediyor.
La vieille religion englobe la vôtre monseigneur, tandis que vos prêtres nient le pouvoir d'Avalon.
Avalon'un Hanımı'nın kız kardeşi Igraine.
Et sœur de la Dame d'Avalon.
Ama Saksonları Cameldun'da durdurmak üzere yola çıktığında Avalon'un sihri işlemeye başladı.
Mais dès l'instant où il partit pour contenir les Saxons à Cameldun, la magie d'Avalon se mit à opérer.
Onu kurtar, Avalon'u kurtar.
Sauve-lui la vie et préserve Avalon.
Ben de ilk defa, Uther Pendragon'la yüz yüze geldim ve Avalon'un gücünü anlamaya başladım.
Pour la première fois, je vis Uther Pendragon face à face, et je commençai à comprendre le pouvoir d'Avalon.
Kral Uther, Saksonları tek başına püskürtecekti ve Avalon, Tanrıça'ya inanan birisi tarafından kurtarılacaktı.
Seul le roi Uther repousserait les hordes saxonnes et Avalon serait sauvée par un croyant en la Déesse.
Ve ayrıca Avalon'da yetişmesi için Morgaine'i bana vermelisiniz.
Et en même temps, tu dois me donner Morgane pour que je l'élève à Avalon.
Avalon desteğini geri çekerse ne kadar dayanabilirsin sence?
Combien de temps conserveras-tu ton trône si Avalon t'enlève son soutien?
Biz esrarengiz adayı sarmalayan göle yaklaşırken... Avalon'un koruyucuları sessizce tepelerde belirdi.
Les gardiens d'Avalon apparurent en silence au sommet des collines quand nous approchâmes du lac qui entourait cette île mystérieuse.
Avalon'un sınırlarında.
A la frontière d'Avalon.
Burası Avalon mu?
Avalon, c'est ceci?
Orası Avalon mu?
Avalon, c'est cela?
Ama Avalon onun altında, arkada sislerin içinde.
Mais Avalon est plus bas, derrière, plus loin dans la brume.
Ve böylece Avalon'un sırlarını öğrenmeye başladım.
Ainsi commença mon initiation aux secrets d'Avalon.
Avalon'un sislerini ayırmak.
ouvrir les brumes d'Avalon.
Avalon Bay 28 Haziran 1945.
δδ [Big Band, Up-tempo]

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]