English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Avcı

Avcı translate French

9,515 parallel translation
Avcılar ve av.
Prédateurs et proies, Doc.
Cadı avcıları değildi, o.
Pas des chasseurs de sorcières, mais elle.
Büyük bir cadı avcısı olduğu... namı bizim zamanlardaki başarılara dayanıyor değilk mi?
Sa réputation en tant que plus grand chasseur de sorcière de tous les temps repose sur son succès passé, n'est-ce pas?
Doğaüstü canavar avcılığının, özgeçmişimde bir işe yaramaması çok kötü.
C'est dommage que "chasseur de reliques supernaturelles" ne soit pas quelque chose de bien à mettre sur un CV.
Bunun yanı sıra "Hayalet Avcıları" ile eski bir ambulans bulamadı mı?
Il n'aurait pas pu trouver une vieille ambulance - avec "Ghostbusters" sur le côté?
- Öylesine gittik. - Hayalet avcılığı.
- Une chasse au fantôme.
Sağ olun kalsın. Ben hayalet avcısı değilim.
Je ne suis pas un chasseur de fantômes.
Stan O'War bir tamamladığımızda, sahiller, hatunlar ve uluslararası hazine avcılığı bekler bizi.
Une fois qu'on a le Stan O'War fini, ça va être plages, filles, et chasse au trésor internationale pour nous.
Bana servet avcısı demek için mi evime kadar geldin?
Vous vous imposez chez moi pour me traiter de petite femme vénale?
Hayır. Benim evime davetsiz çıkıp gelerek beni kirli bir servet avcısı olmakla mı suçluyorsun?
N Vous poussez ici, dans ma maison, sans y être invité, pour me appeler un sale, peu chercheur d'or?
O avcılara saldırmasının sebebinin bu olduğunu mu söylüyorsun?
Vous me dîtes que c'est la raison pour laquelle il a attaqué ces chasseurs?
Sana bağlı, cadı avcısı çıkarlarımızın ortak olduğunu görsen de görmesen de.
Ça dépend de toi, chasseur de sorcières, que tu t'en rendes compte ou non nos intérêts sont les mêmes.
Şehiri geçince, dağların orada bir avcı kulübesi var.
Il y a une cabane de chasseur dans les montagnes.
Hayalet avcılarından.
Dans SOS Fantômes.
Her zaman "Hayalet Avcıları" olurduk.
Il restait toujours SOS Fantômes.
Kış uykusundayken bile... bir avcı yaklaştığında ayının... kalp atışları hızlanır.
Même en hibernation, le rythme cardiaque d'un ours augmente quand... quand un prédateur approche.
- Görünen o ki iyi bir avcısın.
- Apparemment tu es plutôt un prédateur.
Her şey seninle, cadı avcısı bağlıdır görebilirsiniz olsun veya olmasın çıkarlarımız aynı hizada ne kadar iyi.
Ça dépend de toi, Chasseur, que tu le vois ou non, nous avons des intérêts communs.
Böyle mükemmel avcılık.
De bonnes parties de chasse.
Sadece pis yaşlı bir kelle avcısı.
C'est juste un sale vieux chasseur de prime.
Fotoğrafçılık, hip-hop dansı, tilki avcılığı.
Tu sas depuis combien de temps je rêve de ce jour? Quitter ta famille?
Ya da avcıyız.
Ou on est juste des chasseurs.
Bak, avcı olmadığınızı biliyorum. Veteriner de değilsiniz. En azından normal veteriner değil.
Je sais que vous êtes pas des chasseurs ou des vétérinaires, pas des normaux en tout cas.
İşlek yoldan uzak ama çabuk gideceksek... -... becerikli bir avcıdan başka kimse ormanı iyi bilemez.
Si nous devons nous hâter hors des sentiers battus, personne ne connait mieux les bois que notre cher trappeur.
Cesur avcılarımız geliyor.
Nos braves chasseurs approchent.
- Juliana, kelle avcısı her an geri gelebilir.
Juliana, le chasseur de prime peut revenir d'une seconde à l'autre.
Kendisi Capitol Records şirketinin yetenek avcısı.
Il recherche les talents pour Capitol Records.
- Kaçık avcı.
Trappeur fou.
- Evet. - Gece Avcısı, 13.
- Le rodeur de nuit, 13.
Bu akşam, bizler avcıyız onlarsa avımız.
Ce soir, nous sommes les chasseurs, et ils sont, ils attaquent.
Bataklık bölgesini bilen esaret altında bir avcı da var.
Il y a aussi un trappeur en servitude qui connait les marais.
O kaçak avcılar, kötü adamlardı.
Merde, ces braconniers étaient des méchants.
Kaçak avcılara müdahale ediyor. Abe ve ben onunla bu sayede tanıştık.
C'est comme ça qu'Abe et moi on l'a rencontré.
Civardaki kaçak avcıları gözlemlemek için bizim safarimizi örtü olarak kullanıyordu.
C'était une couverture pour surveiller les braconniers du coin. Et donc?
Ne var bunda? Kaçak avcılardan nefret ettiğini sanmıştım.
Tu es contre le braconnage.
Ancak sonra, Ray kaçak avcıları sabote ettiğinde onu takip ederlerken bize geldiler ve Jackson'u bir güzel dövdüler.
Mais plus tard, Ray a saboté leur braconnage et ils l'on traquer jusqu'à nous... et ils ont tabasser Jackson.
Görüyorsun, Ray Jackson'u... Nairobi'ye eşlik etmesi için ikna etmişti. Gidip büyük avlar yapan uzman avcı grubunu ortadan kaldırmak için.
Tu vois, Ray avait convaincu Jackson de l'accompagner à Nairobi afin de mettre un terme à un certain groupe compétent de chasseurs de gros gibier.
Ray avcıların fazlalığı olmuştu bu yüzden ondan kurtulmak istediler. Yani... Doğal olarak, ben de Nairobi'ye gitmek zorunda kaldım.
Ray était devenu une si grosse épine dans le pied de ces chasseurs, qu'ils voulaient se débarrasser de lui, donc... évidemment, j'ai du aller à Nairobi.
3 gün önce bir grup ödül avcısı ile çatıştık.
Il y a trois jours on se battait contre des chasseurs de prime.
Ödül avcısı demek?
Des chasseurs de prime, hein?
Kelle avcılığı yaptığım günlerde, bir adamı pizza sevdiği için yakalamıştım ama elimde biberli pizza dilimiyle dolaşarak yapmadım bunu.
De retour dans ma période agent, j'ai attrapé un gars car qu'il adorait la pizza, mais je ne me promenais pas au hasard avec une part de pepperoni.
Bu gece tribünlerde bir sürü yetenek avcısı vardı. O sayıdan sonra hepsi de cep telefonlarına sarıldı.
Beaucoup de recruteurs dans les tribunes ce soir, et après le touchdown, ils ont tous sortis leurs portables.
Canavar avcılığının özgeçmişimde işe yaramaması çok kötü.
C'est dommage que "chasseur de reliques surnaturelles" ne soit pas un truc bien sur un CV.
Avcı şapkası takmış birkaç adam.
Deux mecs avec des casquettes de chasseurs.
Seni Hastalık Kontrole götüren ödül avcılarını kastediyorsun.
Vous parlez des chasseurs de primes qui vous emmenaient au labo du CDC?
Bana inme indirmeye mi çalışıyorsun?
Tu veux que je fasse un AVC?
Büyük bir pıhtı oluşup hemisferik inme geçirebilir.
Elle peut facilement faire une embolie et faire un AVC hémisphérique.
Avcı!
Trappeur!
Kalp krizinden ya da felçden.
Crise cardiaque ou AVC.
Birkaç yıl önce ufak bir nöbet geçirdim.
J'ai eu un petit AVC il y a quelques années.
Dedektif Bell devam ederdi de... Ama tutuklamadan altı gün sonra felç geçirdi.
Et l'inspecteur Bell aurait persévéré, mais il a eu un AVC six jours après l'arrestation.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]