Aynasızlar translate French
418 parallel translation
İşte aynasızlar da geliyor.
Attention, voilà les flics.
- Bu olayı aynasızlar nasıl karşılıyor?
- Qu'a dit la police? - Je n'ai pas fait attention.
Haydi gidelim. 587 00 : 47 : 21,989 - - 00 : 47 : 24,184 Eller havaya aynasızlar!
On y va.
Hala aynasızların bizi orada nasıl bulduklarını merak ediyorum.
Comment nous ont-ils trouvés, là-bas?
Aynasızlar bizi yakalayamaz.
Les flics ne sont pas prêts de nous avoir.
- Aynasızlar Penny. - Ed, sen ne yaptın?
"F.B.I.", Penny.
Hayır, bak, aynasızlar Benny'ye ceza keserken arabanın arkasındaki Kinnick'i gördüler.
En lui donnant une contravention, ils ont vu Kinnick à l'arrière. - Mort.
- Aynasızlar peşinde mi?
- La rousse est après lui?
Aynasızlar!
La rousse! Les poulets!
- Bence aynasızları çağır. - Aynasızlar?
- Je te conseille d'appeler la rousse.
Ama aynasızlar bu sabah etrafı aradı.
Mais les poulets ont déjà farfouillé, cette nuit.
Şu aynasızları cezalandırmayı seviyorum.
J'aimerais écorcher ce poulet.
Aynasızlar!
Filez! La police arrive!
Aynasızlar.
Les flics?
- O aynasızların şefi.
- C'est le chef des flics.
- Yeni gelen çocuk, aynasızlar yakaladı. - Ee, ne olmuş?
Les flics ont le gosse.
Aynasızlar istim üstünde.
Grande lessive chez les cognes.
İşte geldiler, aynasızlar.
Les voilà... Les rois de la chaussette à clous.
Aynasızlar tutuklamadı mı onu?
- Aussi. Les flics l'ont pas arrêté?
Onu aynasızlar bulsun.
Les flics n'ont qu'à le trouver.
Bu aynasızlar çok güçlü.
Ah, ils sont forts, ces cochons-là!
Aynasızlar söylemedi mi?
Les flics t'ont prévenue?
Aynasızlar!
Les poulets! Les poulets!
Yine şu pislik aynasızlar.
Encore ces flics minables.
Montfermeil'de kızı almaya geldiğinde aynasızlar zaten peşindeydiler.
- Mes petits amis, on s'amuse? - Javert!
Aynasızlar niye peşinde şimdi anlıyorum.
Et toi qui me traitais de canaille.
Diğer aynasızlar nerede?
Où sont vos flics?
Peki aynasızlar?
- Et les flics? - Ils m'ont posé un tas de questions.
- Aynasızlar.
- Voilà les flics.
- Hayır, sadece aynasızlar.
Rien que des flics.
- Gizlenirsek, aynasızlar kokuyu alır.
- Si on se cache, les flics pigeront.
Her cuma gübü aynasızlar Kazonova Sokağına göstermelik bir baskın düzenler, birkaç yosmayı karakola götürürlerdi.
Un vendredi sur deux, les flics font une descente, pour la forme.
Kredi ile alıp Clapham'da sattığım bir araba yüzünden... aynasızlar ensemdeydi.
Les flics m'emmerdaient avec une voiture achetée à crédit et refourguée à Clapham.
Aynasızlar!
- -- Accelere!
Aynasızları bilirim.
Je connais les flics.
Beni asla canlı ele geçiremeyeceksiniz, aynasızlar!
vous ne me prendrez jamais vivant, sale flic!
Her yerde aynasızlar beni izliyor. Bakın bana!
Partout où je vais, les flics me suivent.
- Aynasızlar!
- Où ça?
Aynasızlar benimle uğraşırken onlar da tepelere çıktılar, altın Napolyoncuk yapıyorlar. Nasıl?
Et pendant ce temps, ils fabriquent leurs napoléons tranquilles.
Ve Challenger geliyor, tekerlekli aynasızlar tarafından kovalanarak.
Et la Challenger, toujours pourchassee par la bande des laches.
Son aldığımız bilgilere göre sevgili Challenger'ımız kötülerin kıskacından kurtulmuş durumda. Aynasızlar fena çuvalladılar.
D'apres les dernieres nouvelles, notre Challenger soul vient de passer a travers le barrage que les laches avaient cru bon d'eriger.
Kahrolası aynasızları görüyorum.
Je vois les flics. Je vois les putains de flics.
Aynasızlar bütün şehri benim için arıyor mu?
Tu plaisantes? Avec les flics... qui passent la ville au peigne fin pour me trouver?
Aynasızlar o eşkâli nerede aramaları gerektiğini bilmiyor.
Les flics n'ont rien pour établir une corrélation.
- Zarboların, aynasızların.
- Des bandits, des poulets.
Aniden içeriye bir çocuk dalıyor ve aynasızlar geliyor diye bağırıyor, tamam mı? Polisler geliyor... herkes kaçıyor.
Et un môme arrive en gueulant que les flics rappliquent!
- Aynasızlar.
- Les flics.
- Aynasızlar!
Les flics!
Aynasızlar!
Vous débarquez et tabassez les gens!
- Aynasızlar.
- - Des poulets.
Aynasızlar hala oradalar.
Les flics sont encore là.