English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Açıklamak mı

Açıklamak mı translate French

749 parallel translation
Gerçeği açıklamak mı?
Qu'on dise la vérité?
- Açıklamak mı?
- Une explication?
Açıklamak mı? Neyi açıklayacağım?
Expliquer quoi?
- Açıklamak mı?
- Expliquer?
- Açıklamak mı?
Vous expliquer?
- Açıklamak mı?
- Pour expliquer?
Bugün buraya, size kararımı açıklamak için geldim.
Je suis ici aujourd'hui, pour vous annoncer ma décision.
Küçük hanım sizi neden tokatladığını açıklamak istemiyor.
La jeune femme ne veut rien dire.
Açıklamak isterdim, ama beni bekleyen bir işim var.
Je t'expliquerais bien, mais, j'ai du travail qui m'attend. Puisse, tu te fais coffrer.
Evet, yaptım ama açıklamak için geliyordum.
Mais j'allais venir m'expliquer.
Şimdi ise dürüstçe açıklamak zorundayım.
Je vais jouer cartes sur table.
Basitçe açıklamak gerekirse, genel inancımız ölçülü hareket etmektir.
Disons simplement que nous croyons en la modération.
Mücevherleri nasıl kaybettiğini açıklamak... bir Sovyet elçisi için biraz sıkıntılı olmaz mı?
Ne serait-ce pas ennuyeux que les Soviets sachent comment vous les avez perdus?
Bay Mallen, bunu açıklamak biraz zor ama hatırlayacağınız gibi evleneceğiniz zaman aramızda ufak bir tatsızlık olmuştu.
M. Mallen, c'est un peu difficile à dire, mais lors de votre mariage, il y a eu entre nous quelques frictions...
Ben, Oscar'a sen mi açıklamak istersin yoksa ben mi açıklayayım? Horace yaşayıp size borç verdiğini söylediği sürece güvendeydiniz.
Ben, explique a Oscar ou dois-je lui expliquer... que vous etiez en surete tant que Horace dirait vous avoir prete.
Sayın yargıç, bu adam savcı olacaksa, o zaman,... bu felaketi neden görmezden geldiğini de açıklamak zorunda.
M. Le juge, si cet homme continue à porter des accusations, on ne peut ignorer le rôle qu'il a joué dans ce désastre.
Bu sabah ona bunu açıklamak zorunda kaldım.
Il a fallu le lui expliquer.
Büyükelçiniz döndüğünde çalışmalarımızı açıklamak üzere kendisini aramak isterim.
Je contacterai l'ambassadeur dès son retour.
Sana herşeyi açıklamak zorunda mıyım? Sana olayın iç yüzünü resmetmeli miyim?
Il faut que je te fasse un dessin?
- Buradaki amacımı size açıklamak isterim.
- J'aimerais vous expliquer ma mission.
Bana açıklamak zorunda değilsin.
Vous n'êtes pas obligée de tout m'expliquer.
- Yalnız müsaadenle önce ben çıkacağım kürsüye, Sezar'ın niçin öldüğünü açıklamak için.
- Pardon, je prendrai la parole en premier en donnant nos raisons.
Ne yazık ki bir sırrı açıklamak durumundayım.
- Non. - Si je m'explique, je vais commettre une indiscrétion.
Açıklamak zorundayım.
Il faut que je t'explique.
Açıklamak istediğin bir şey var mı?
Péchés?
Tek istediğim sevgimi göstermek neden beni geri sevmesi gerektiğini açıklamak ona.
Je veux juste montrer mon amour à Kay. L'aider à comprendre pourquoi elle doit m'aimer.
Müfettiş, bilekteki kesiğin o bıçak yüzünden oluştuğunu düşünecek olursak, bunun bir kaza sonucu mu olduğunu yoksa kan lekelerini açıklamak için cinayetten sonra bilerek mi yapıldığını gösterecek bir kanıt var mı?
Inspecteur, admettons que la coupure provenait de ce couteau. Peut-on établir si c'était un accident ou une lésion faite délibérément pour justifier les taches?
Hayır. Açıklamak için buradayım.
Je suis venu tout expliquer.
Her şeyi açıklamak için yazdım.
Je vous ai écrit pour tout vous expliquer.
- Açıklamak zorunda değilsiniz.
- Inutile de vous expliquer, M. Gannon.
- Amacımı açıklamak için hainlere ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin de traîtres.
- Bunu da açıklamak zorunda mıyım? - Evet.
- Il faut que je t'explique?
Bunu Bay Belden'e açıklamak ister misin?
Vous voudriez l'expliquer à M.Belden?
Size bugünkü kararım hakkında bir şey açıklamak istiyorum.
Je veux vous parler de ma décision d'aujourd'hui.
O geceyi açıklamak isterim efendim.
Je voudrais m'expliquer, pour l'autre soir.
Bunu bana açıklamak zorundasın. Çok dikkatli açıklamak zorundasın.
Il va falloir que vous m'expliquiez cela très consciencieusement.
Bayan Marple, babamın zaman zaman aksi olabileceğini size açıklamak zorundayım.
Mlle Marple, il faut que je vous explique que mon père est... enfin, il a un caractère difficile.
Açıklamak için zamanımız yok.
On n'a pas le temps d'expliquer.
Açıklamak için zamanım yok.
Pas le temps d'expliquer.
Bakın, sanırım kimliğinizi açıklamak zorundasınız... çünkü bu konuşma giderek anlamsızlaşmaya başladı.
Présentez-vous. Ce que vous dites est de plus en plus absurde.
Uğramak istedim açıklamak istiyordum ama size üç kağıt yapmıştım.
Je voulais aller vous voir... Vous savez... J'ai été mené en bateau.
Efendim, bunu açıklamak benim için çok zor, çünkü... mesele, çok saygı duyduğum ve sevdiğim en üst rütbeli subayımızla alakalı.
Difficile à dire, car cela met en cause... un officier que j'admire et que je respecte. Au fait...!
Buraya geldiklerinde, açıklamak için zamanımız olmayacak.
Quand ils seront là, on n'aura plus le temps.
- Açıklamak zorunda mıyız?
Est-ce nécessaire?
Açıklamak isterim ki sizin gibi güzel ve nazik müşterilerimi sinirlendirmek alışkanlığım değildir.
Je n'ai pas pour habitude de rencontrer des clientes aussi belles ou charmantes que vous.
Size açıklamak için gerçekten zamanım yok o yüzden dediğimi yapın ve sağlığınızı koruyun ve her şey yolunda gitsin.
Je n'ai pas le temps de vous expliquer alors faites ce que je vous dis et tout ira bien.
Sn. Başkan, açıklamak istiyorum.
M. le Président, un mot d'explication.
Belki Bay Wu yarışın sonucuna göre arabanın üstüne nasıl... bahis yaptığını açıklamak ister.
M. Wu peut peut-être expliquer comment il a parié la voiture sur l'issue de la course.
Florence, bu söylemleri açıklamak için senden izin almalı mıyım? Doktor Leibman, lütfen.
- Florence, puis-je vous demander d'expliquer cette remarque?
İstemiyorsan açıklamak zorunda değilsin.
Pas la peine de m'expliquer, si ça vous ennuie.
Bunu da açıklamak zorunda mıyım?
Il faut tout t'expliquer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]