Ağabeyim translate French
1,649 parallel translation
- Ağabeyim kısır. - Ben yaparım.
- Et mon frêre est stérile.
Ağabeyim babamla, ben de seninleyim.
Mon frêre est avec mon pêre et moi avec toi.
Ağabeyim bunu biliyor mu?
Mon frêre le sait?
İki ağabeyim ve bir de kız kardeşim var.
Deux grands frères et une petite sœur.
O benim ağabeyim ve baş sağdıcım.
C'est mon frère et mon témoin.
Ağabeyim böyledir işte.
Voilà mon grand frère.
O zaman neden ağabeyim gibi davranmıyorsun. Şişko pislik. Defol!
Alors, conduis-toi comme tel, gros con!
Ağabeyim olur.
C'est mon frère.
Ağabeyim diğer hatta bekliyor.
Mon frère est sur l'autre ligne.
Ağabeyim nasıl olduğunu öğrenmek istiyor.
Mon frère veut savoir comment vous allez?
Ağabeyim eskiden iç organları çıkarma bölümündeydi.
Mon frère travaillait autrefois à la table d'éviscération.
Ağabeyim daha iyi bir hayat istiyorsa, bu senin sayende.
Grâce à toi mon frère veut une meilleure vie aujourd'hui.
Ağabeyim Ramesh ve nişanlısını öldürdüğünden beri çıldırmış gibiydim.
- Je suis devenue folle. Quand tu as tué mon frère Ramesh et sa fiancée.
Şimdi biz evden atıldık, araba çalışmıyor... ağabeyim canımı sıkıyor, bir travestiyle çıktım sayılır... şimdi de The Shank'i kaçıracağız.
On s'est fait expulser, la voiture ne veut pas démarrer, mon frère me prend la tête, j'ai failli sortir avec un travelo et maintenant, on va rater Les Évadés.
Ağabeyim bana keş diyor.
Et mon frère m'accuse de me défoncer au crack.
Anne küçük ağabeyim birazdan burada olur.
Deuxième Frère ne tardera pas.
Konaklama yerinde emirleri beklemek üzere durduğunu duydum. Büyük ağabeyim babam gelir gelmez gitmek için izin isteyecek.
II est à l'Auberge Officielle et attend les ordres. il demandera la permission de partir.
Çünkü ağabeyim intihar etti.
Ça me tient vraiment à cœur, mon frère s'étant lui-même suicidé.
Her "ağabeyim" deyişinde orayı kesip yerine "annem" i koy.
Chaque fois qu'il y a "mon frère", tu coupes, et tu remplaces par "ma mère".
Bir de ağabeyim Chuck var.
Et puis mon frère, Chuck...
Ağabeyim, küçük oğul, büyük oğul, kızkardeşim ve damat Taparte.
non, Arnarulunguaq. - Mon frère aîné, mon fils cadet, mon fils aîné, ma sœur, et mon gendre Taparte.
Yenge, inanabiliyor musun, benim ağabeyim yaptı bunu!
Vous ne le croirez pas, Bhabhi! Mon frère l'a fait!
Ağabeyim, Hong Kong'a döndü.
Mon frère est revenu à Hong Kong.
Ağabeyim böyle yapmamı istedi, ne yapabilirdim?
Mon frère me l'a demandé, qu'est-ce que je peux faire?
Aaron, ağabeyim sana hayatı uğruna güvenirdi.
Aaron, mon frère vous a confié sa vie.
Aradan yüz yıl geçti. Ben ve ağabeyim yeni Avatar'ı bulduk.
Cent ans plus tard mon frère et moi avons trouvé le nouvel Avatar.
Ben ve ağabeyim yeni Avatar'ı bulduk.
Mon frère et moi avons trouvé le nouvel Avatar.
Ağabeyim Seng-Su'yu tanısan çok severdin.
Tu aimerais bien mon frère Sen Su.
Oğlunun ölümünden sonra ağabeyim, Ba-Sing-Se kuşatmasını yarıda bıraktı.
Après sa mort, mon frère a abandonné le siège de Ba Sing Sé.
Ağabeyim Eric.
C'est mon frère.
Çünkü o benim ağabeyim.
- Parce que c'est mon frère.
O benim ağabeyim. Sizi çalıştıran adamın verdiği çok önemli işi, görmesine yardım edeceğim. Bakarsınız sizi ona methedebilirim.
Mon grand frère, que je vais aider dans une affaire très importante pour l'homme pour qui vous travaillez, et à qui je dirai du bien de vous, en fonction du bien que vous me ferez.
O lanet ağabeyim ya da Rose değil.
Ni Rose ni mon crétin de frère.
Evet, ağabeyim.
Ouais. Et de mon frère.
Ağabeyim ve ben küçükken bunlarla oynardık.
Mon frère et moi jouions avec ça quand nous étions petit.
Ben Sam Connors, Bu da ağabeyim Dean.
Je suis Sam Connors. et voilà mon frère, Dean.
- Ben Sam, bu da benim ağabeyim Dean.
Je suis Sam. C'est mon... frère, Dean.
Dinle, ben ve ağabeyim geri gelip o resme bakmak istiyorduk tekrar.
Alors, écoute. Mon frère et moi on pensait que peut etre on aimerait revenir et jeter un coup d'oeil au tableau encore une fois.
Ağabeyim ve amcam Ateş Kralı'nın itibarını zedeledi. Ve bu hepimiz için bir utançtır.
Mon frère et mon oncle ont fait honte au Seigneur du Feu et à nous tous.
Ben de bir ağabeyim,... ama şimdi annenin fazla üzerine gitme tamam mı?
Mais en ce moment tu dois rendre les choses faciles à ta mère, ok?
Ağabeyim köpeğini öldürenin Liam Fitzpatrick olduğunu öğrenirse onun peşinden gider.
Si mon frère apprend que Liam était celui qui a tué mon chien, il se mettra à sa poursuite.
Ağabeyim bu evde muhteşem partiler verirdi.
Mon frère a donné les fêtes les plus fantastiques dans cette maison.
- Belki ağabeyim sana yardımcı olabilir, tamam mı?
- Mon frère vous aidera.
Breck benim ağabeyim gibidir.
Breck est comme un frère pour moi.
Fakat ağabeyim Louie onu, benden daha iyi tanır.
Mais mon frère Louie le connaissait mieux que moi.
Ağabeyim Louie, Tanglewood Çocukları'ndan.
Mon frère aîné Louie était membre des Tanglewood Boy.
1991 yazıydı. 15 yıl önce, ağabeyim Louie beni aradı. Kendisinin ve birkaç Tanglewood'lunun eğlenmek, kumar oynamak ve bazı başka şeyler yapmak için Atlantik City'ye gittiğini söyledi.
L'été de 1991, il y a 15 ans, mon frère Louie m'appelle, et me dit que lui et des membres des Tanglewood Boys, se rendent à A.C. pour faire la fête, jouer, et d'autres choses.
O benim ağabeyim! Louie, beni duyabiliyor musun?
C'est mon frère!
Ağabeyim olmadığın sürece dert değil.
Tant que vous n'êtes pas mon frère.
Bir zamanlar ağabeyim vardı.
J'ai eu un frère, une fois.
O benim ağabeyim, onu seviyorum.
Je l'aime.