Aşıgım translate French
16,785 parallel translation
Neden bana çekici bir genç kadın olduğumu söylemiyorsun ya da hiç aşık olup olmadığımı sormuyorsun?
Pourquoi ne me dites-vous pas que je suis charmante ou ne me demandez-vous pas si j'ai déjà été amoureuse?
Hafta sonu yolladığım grup mesajını aldın mı?
As tu reçu le texto de groupe que j'ai envoyé ce weekend ou...
Ağzımız sonuna kadar açık şekilde gırtlağımıza kadar boka battığımızı gösterir asıl.
Ça suggère surtout qu'on patauge dans la merde, la gueule grande ouverte.
Will'in iyi olduğunu, yaşadığını sanmamı sağladın ama öyle değilmiş.
Tu m'as fait croire que Will allait bien, mais ce n'était pas vrai!
- Buna kandığıma inanamıyorum.
- Tu m'as bien eue.
Başladığımızdan beri uzun yol geldiğini gösterir.
Tu as fait du chemin depuis nos débuts.
Beni aradığında deli gibi bağırdım.
J'ai gueulé quand tu m'as appelé.
- Beni suya batırdığında...
- Quand tu m'as...
Sana deli gibi aşığım, ben...
Je suis tellement éprise de toi que...
Parktaki hikâye döngüleriyle ilgili durmadan vaaz veriyordun ama geldiğimizden beri tek yaptığın düzüşüp içmek gibi şeyler.
Tu m'as bassiné sur tous les scénarios du parc. Mais depuis notre arrivée, t'as fait que baiser et boire.
Tek anımsadığım faturasını ödemeden kovboyun tüymesine izin verdiğin.
Je me rappelle surtout que tu l'as laissé filer sans payer.
Onu arkamızda bıraktığımızda Logan'ın yüzündeki ifadeyi hatırlıyor musun?
Tu as vu la tête de Logan quand on l'a abandonné?
Tamamen farklı, ezber bozan bir fikir bulmadığın sürece hiçbir risk sermayesi, dava korkusuyla yatırım yapmaz.
Personne te financera de peur d'être poursuivi. Et si t'as pas une autre idée révolutionnaire sous la main...
Richard'a çıktığımızı my söyledin?
T'as dit à Richard que tu partais?
Bana öyle dedin. Beni aldattığını söyledin.
Putain, tu m'as dit que tu m'avais trompé.
Beni dinle sen çağırdığın için Buck'ın evindeydim ben.
Tu m'as obligé à venir chez Buck.
Ne yaptığını anlamadığımı söylerken haklıydın.
C'est vrai, ce que tu as dit. Je comprenais pas ce que tu faisais.
Bugün kliniğin önünde karşılaştığımızı kimseye söylemesen olur mu?
Tu pourrais ne dire à personne que tu m'as vue au centre médical aujourd'hui?
Endişelenecek bir şey olmadığını söylemiştin.
Tu m'as dis que je n'avais aucune raison d'être inquiète.
Beni McDonald'sın top havuzunda bıraktığın zamandan bile daha kötü.
C'est pire que la fois où tu m'as laissée dans la piscine à balles du McDo.
Bir de lise yıllığımdaki fotoğrafımı göğüslerimle oynayıp koymuşsun.
Mais c'est une photo du lycée! Tu m'as photoshoppé les seins. Ils sont énormes!
Kalçalarıma neler yaptığına bakar mısın?
Regarde ce que tu as fait à mes hanches!
Pekala, gülleri sen almadıysan, neden aldığını söyledin?
Si elles ne sont pas de toi, pourquoi tu as dit que tu m'avais offert des fleurs?
- Çıkmaya başladığımızdan beri vuruş yapamadın.
- Tu n'as réussi aucun coup sûr récemment.
Hjörtur hiç sana veya tanıdığın başka birine şiddet uygulamış mıydı?
Hjortur, tu l'as déjà vu... violent, envers toi ou quelqu'un d'autre?
Andri, dürüst olalım benden hiç hoşlanmadığını biliyorum ama bu bu hiç profesyonelce değil.
- Je préfère être honnête. Je sais que tu n'as jamais pu m'encadrer, * mais là je dois dire que c'est pas professionnel du tout.
- Ben... Gerçekten tatilde olmadığını söyledin.
Tu m'as avoué que tu n'étais pas vraiment en vacances.
Polisleri aramadığım için asıl sen şanslısın, keş seni!
Tu as de la chance que je n'appelle pas la police!
Şuna bak, yaptığına bak!
Regarde! Regarde ce que tu m'as fait!
Hayır, hayır. Dairenden kovarken kontrolden çıktığımı söylemiştin. O hâldeyken bana yardım edemezmişsin.
Quand tu m'as jetée à la porte de ton appartement, tu as dit que je perdais les pédales et que tu ne pouvais pas m'aider dans cet état.
Yalan söylüyor Ona aşığım diyor
Elle ment, elle me dit Qu'elle l'aime
Ne gibi çaldığımı...
Tu as dit que je jouais comme...
Bu iyi bir bilgi Scott ama buradaki en önemli şey yaptığımız iş.
Tu m'as donné des informations, Scott, mais le travail qu'on fait ici est plus important.
- Yapmaya çalıştığım şey... - Not konusunda onun sözlerine alınırım diye mi yalan söyledin?
- Tu m'as menti pour le message, parce que tu avais peur que ses mots me fassent du mal?
Monterey'den gelirken yaptığımız yolculuktan hatırlıyorum.
Je l'ai vue, quand tu m'as ramené de Monterey.
Arena Kulübü'nün üyelerini, birden fazla cinayeti içeren bir komploda ve aşırı tehlikeli bir madde üzerinde deney yapılmasında rol oynadığını söyleyen güvenilir bir kaynağımız var.
Nous avons des informations crédibles impliquant les membres de l'Arena Club dans une conspiration qui implique de nombreux meutres et un travail expérimental sur une substance hautement dangereuse.
Annen zorluklar yaşadığından bahsetti. Ne?
Ta mère m'a dit que tu as eu des moments difficiles?
Bana kilisede ne yaptığını biliyor musun?
Tu sais ce que tu m'as fait à l'église?
Ne kadar utandırdığını?
Tu sais au combien tu m'as embarrassé?
Seninle sokakta, kafede, metroda, kapımın iki adım önünde... karşılaşırsak emin ol ki... seni ne denli sevmediğimi ve sana saygı duymadığımı söylerdim. Ama burada?
ou que je n'aime pas particulièrement le fait que tu as utilisé mon ex-mari et ses sentiments pour toi comme un gilet pare-balles non pas une, mais deux fois dans ta fuite.
Sana aşık olduğu için ayrıldığımızdan beri mi diyorsunuz?
Tu veux dire depuis qu'on a rompu parce qu'il était toujours amoureux de toi?
Renata'yı bana anlattığından beri, hep seni düşünüyorum.
Depuis que tu m'as parlé de Renata à l'audition du NARB, j'ai pensé à toi.
Dün gece kancana taktığın uzun boylu, yakışıklı telekom şirketi için çalışan adam... hatırladın mı?
Le mec que t'as embrassé la nuit dernière... grand, beau, qui travaille pour une entreprise de télécommunication... ça te dit rien?
Hatırladığım kadarıyla son yardım ettiğinde iki arkadaşım havaya uçtu.
Si je me souviens bien, la dernière fois que t'as aidé, deux de mes amis ont explosé.
- Savaştığımı hiç görmedin.
- Tu m'as jamais vue me battre.
Marcus, bunu bana sen verdin ve iyi bir örnek olmamı istedin ama burada yapmaya çalıştığımız şey yeni bir şey, sanki... Senin vizyonunda olan bir şey.
Marcus, tu me l'as donné et m'as demandé d'être un bon exemple, mais ce qu'on tente de faire là, est nouveau... quelque chose pour quoi t'es visionnaire.
Hatta... öncekinden de fazla ama söylemeye çalıştığım şey sanırım annesine aşığım.
Vous voyez... Plus qu'on ne le faisait avant. En fait, j'essaie de vous dire que... je suis amoureux de sa mère.
- Ne yaptığın hakkında en ufak fikrin var mı?
Est-ce que t'as idée de ce que tu as fait?
Bayan Suzanna beşik dönencesine yaptığın hayvanları almam için gönderdi. Burada bir yerde olacaklardı.
Mlle Suzanna m'a dit de descendre pour les animaux que tu as fait pour le mobile.
- Allegra'ya aşığım. - Aynen öylesin.
- J'ai des sentiments pour Allegra.
Autolochus, ben sana aşığım biliyorsun rütbene değil.
Autolochus, tu sais que mon amour pour toi n'a rien à voir avec ton rang.