Aşıklar translate French
4,714 parallel translation
Konuşuyor olabilirdiniz, bir aşıklar kavgası bile olabilir, ne bileyim, ve kesinlikle silah görmedim.
Ça aurait pu être une discussion ou même une dispute d'amoureuses. Je n'ai jamais vu d'arme.
Ama sen aşıklarımın içinde en hoş olanıydın.
Mais tu étais le plus doux des amants.
Kırık kalpleri, terkedilen aşıkları ve acı bekarları kutlama gecesi. "
"une nuit pour célébrer les cœurs brisés, les amants délaissés, et les célibataires amers."
-... aşıklar adlarını hiç hatırlamadığım, yaşlı aile dostlarım...
-... amants, vieux amis de la famille dont j'oublie toujours le nom,
Bana yaptıklarını ödeyeceksin.
Tu vas payer pour ce que tu m'as fait.
- Oğluma yaptıklarını ödeyeceksin.
- Pour ce que tu lui as fait.
Benim ve hepimiz için yaptıklarından ötürü teşekkür ederim.
Ce que tu as fait pour moi, pour nous tous, mérite des remerciements.
Dolayısıyla ben bundan sıkıldım ve geçmiş birkaç yıl yaptıklarınla beni hayalkırıklığına uğrattın.
Donc je prends ça en compte, et tout ce que tu as fait depuis ces dernières années est de me décevoir.
Demek yazdıklarımı okudun.
Alors tu as lu mon travail?
Tüm hayal kırıklıklarını sana yansıttılar!
Tu as fait les frais de leurs frustrations!
Charlie'yle yaşadıklarını düşününce bu partiyi düzenleyerek ne kadar iyi bir arkadaş olduğunu gösterdin.
C'est tellement génial de faire ça pour moi, surtout avec tout ce que tu as à régler avec Charlie, et...
Yaptıklarına bakarsak bu anlaşmaya sadık kalmadın.
Et maintenant, basé sur tes actions, tu as échoué à l'exécution du contrat.
Orada yaptıkların için teşekkür etmek istiyorum.
Je veux te remercier pour ce que tu as fait là-bas.
Bu dünyadaki hiçbir şey bana ve aileme yaptıklarını haklı çıkaramaz.
Il n'y a rien au monde qui puisse réparer ce que tu as fait à moi et à ma famille.
Onu oraya sokmak için tanıdıkların vardı, Bobby.
Tu as tiré des ficelles pour l'y mettre.
Bunca zamandır bütün anlaşmazlıklarımız ne kadar ikiyüzlü olduğunu akla getirmiyor mu?
A chaque fois que tu m'as mis au tapis, as-tu remarqué quel hypocrite tu étais?
Yaptıkların için Leydi Sansa'dan özür dile.
Excuse toi auprès de Lady Sansa pour ce que tu as fait.
Hep bu evlilik bitsin diye bakıyordun. Kocan da sana sadıktı ve yaptıklarına rağmen seni de çocuklarını da koruyup kolladı.
Tu as toujours voulu l'échec de ce mariage, mais ton mari t'a été fidèle en dépit de tout.
Asıl Klaus'un yaptıklarından dolayı nefret etmediğin için senin adına ben üzgünüm. Ya da ondan intikam almak istemediğin için.
Désolée que ça te rende pas furieux, ou que tu fasses pas payer Klaus.
Gece bana yaptıkların...
Ce que tu m'as fait cette nuit là...
Bize savaştıklarınızın yanında kalın dedin ama onlar bizimle kalmıyorlar.
Tu as dit de rester avec nos partenaires, mais ils ne restent pas avec nous.
Tommy ve Frankie'ye söylediğin o saçmalıkları asla geri alamayacaksın, biliyorsun baba.
Tu sais, toutes les conneries que tu as dit à Tommy et Franky... tu ne pourras jamais les effacer, papa.
Jason'ın hatırladıklarını ona anlattın mı?
Tu lui as parlé du souvenir de Jason?
O yüzden asıl siz kızımı bulmak için yaptıklarınızı anlatın.
Donc, pourquoi pas me dire ce que vous faîtes pour la retrouver.
Yaz tatilinde yaptıkların hakkında hikaye uydurman bir şey değil ama adamın birine 21 yaşındayım demen üstelik hala lisedeyken...
C'est une chose d'inventer des histoires sur comment tu as passé ton été, mais mentir à un gars, et dire que tu as 21 ans, alors que tu es encore au lycée...
Şu yaptıklarına bak.
T'as vu ce bordel dehors?
Yeni yerinde yaptıklarını beğendim.
J'aime ce que tu as fait de cet endroit.
Sophia için yaptıkların çok güzeldi.
C'était cool, ce que tu as fais, soutenir Sophia.
Bugün yaptıklarını görseydi seninle çok gurur duyardı.
Il aurait été tellement fier de voir ce que tu as fait aujourd'hui.
O zaman neden sana katılmam için ya da Josh'a yaptıklarını unutturmak için beni zorlamadın?
Alors pourquoi tu ne m'a pas juste contraint à te joindre, pour oublier que tu as attaqué Josh?
Yuvada yaptıklarını kameradan izledim.
J'ai vu les vidéos du bar à sang, ce que tu as fait.
Acı ve itiraflar sana yaptıklarını hatırlatır.
- Bien. La douleur et le manque sont des rappels de ce que tu as fait.
Seni kullandıklarını bana anlatmadığına inanamıyorum.
pourquoi tu ne m'as rien dit à ce sujet... Ok, ils t'ont utilisés
Yaptıklarının tamamını anlamadan seni nasıl affetmemi bekliyorsun?
Je ne peux pas te pardonner alors que tu ne comprends pas ce que tu as fait.
Bize anlattıklarına göre bu ya yeni bir şey ya da Freddy Krueger.
Mais de ce que tu nous as dit, on n'a jamais vu ce truc avant. Ou c'est Freddy Krueger.
Diego Diaz bugün onu için yaptıklarını hak eden biri değil.
Diego Diaz ne mérite pas ce que tu as fais pour lui aujourd'hui.
Yaptıklarınızı doğru göstermek için Jed'i kullanmayı bırak artık.
Arrêtes de te servir de Jed pour justifier ce que tu as fait.
Sadece aşırılıkları kabul etti.
Il a seulement reconnu des caprices.
Yapmadıklarından bahsetmeyi bırak.
Arrête de penser à ce que tu n'as pas fait.
Bıyıklarına da...
Tu as de la viande qui
Artık aşık olmadıklarını söylediler.
Ils ont dit qu'ils n'étaient plus amoureux.
Küçük şımarıklıklar işte. - Transformers'i seviyor musun?
Je suis désolé, mais tu ne m'as pas laissé le choix.
Her şeyi yanlışmış gibi göstermeni açıklar mısın?
Explique moi comment tu as cette capacité à faire tout sonner tellement mal.
Bu son zamanlarda yüklediğin o çılgın Instagram fotoğraflarını açıklar öyleyse.
Ça explique toutes ces folles photos instagram que tu as mises dernièrement.
Evet, bilirsin işte. Asırlık özenti bir cadı kavimi bizim kanımızı kurutup doğaüstü varlıkları yok etmek istiyor.
Tu sais, une tribu de prétendues vieilles sorcières veut nous vider de notre sang et éliminer les êtres supernaturels?
Aynı zamanda da Markos ve vücut değiştirmiş yoldaşlarının acayip sıkıcı asırlık bir cadı lanetini kaldırmak için büyük gösterişli bir büyü üzerinde çalıştıklarını da biliyorum. Ve bu bizim için boktan bir durum olduğu gibi bir de bu tüm cadı büyüsünü ortadan kaldırıyormuş.
Je sais aussi que Markos et tes camarades Voyageurs sont en train de préparer un bon gros sort pour défaire une malédiction super ennuyante d'une sorcière, et là où ça craint pour nous, c'est que ça défait toute la magie,
Yol kılavuzu olarak, hem gerçek hem sanal yolculukların eziyetlerini ve aşırılıklarını başarılı bir şekilde kotarmış kuzeyin oğlu yerine senin seçilmiş olmana riayet edemem.
Je ne peux pas supporter une réalité dans laquelle tu es le guide à la place d'un fils du sud qui a su prendre le dessus sur ses angoisses et les aléas du voyage qu'ils soient réels ou virtuels.
Kantin hakkını aldıklarını da unutma.
En plus, tu n'as plus droit à la cantine.
Haklısın, Sara, anlamıyorum. Yaptıklarından sonra ona güvenmeyi düşünebilmeni de anlamıyorum. -
Tu as raison, je ne comprends pas.
- Açıkçası Sara geçen altı yıl boyunca atlattıklarını düşündün mü?
Honnêtement, après ce que tu as vécu ces six dernières années? La souffrance, la solitude...
Normalde marsıkları almam ama vücudun sağlammış.
Normalement, je ne prends pas les négresses, mais tu as un beau visage.