Babysitter translate French
252 parallel translation
- Sen bir eş istemiyorsun bebek bakıcısı istiyorsun.
- Toi encore plus! Tu veux une babysitter, pas une femme!
Aldatırken mi yakalandın? Bebek bakıcısını mı beceriyord un?
Elle t'a chopé avec la babysitter?
Sanırım bakıcımız olduğunu düşünüyor.
Elle pense que ça pourrait être la babysitter.
Joe'nun bakıcısısın, değil mi?
Tu es le babysitter de Joe, c'est ça?
Burada Bay Bebek Bakıcısıyla otur. O sana iyi bakacak.
Reste bien sage avec M. Babysitter il s'occupera de toi.
Biri bebek bakıcısını öldürmeli.
II faut que quelqu'un tue la babysitter.
- Bak, iyi bir bakıcı tanıyorum. Tito'nun karısı. Tito!
Je connais une babysitter.
Belki adam evde bakıcıyı pompalıyor?
Peut-être le mec est chez lui à troncher la babysitter?
Sen sadece iyi bir öğretmensin
Tu aurais fait une bonne babysitter.
- Bu senin işin.
C'est ton boulot. babysitter.
- Maggie'ye mi? Evinde gaz kaçağından dolayı patlama olmuş. Bebek bakıcın yaralı.
Il y a eu une explosion de gaz dans votre maison... votre babysitter est blessée.
Roy o benim bebek bakıcım.
Non, Roy, c'est ma babysitter.
Bebek bakıcın değil.
Pas babysitter.
Çocuk bakıcıları bırakmazlar, bakarlar.
Vous êtes babysitter. Les babysitters ne partent pas. Elles font du babysitting.
O çocuk bakıcısı.
C'est notre babysitter. Quoi...
Bu gece Amanda'ya bakabileceğinden emin misin?
Hey. Tu es sûre de vouloir babysitter Amanda ce soir?
Başka bir bebek bakıcısı bul.
Contente-toi de... trouver une autre babysitter
- Peki, tamam. Her neyse. Seni buraya benimle olasın diye çağırdım.
Je t'ai demandé de venir pour être avec moi, pas pour saliver sur ma babysitter.
Bunun ne kadar iğrenç olduğunun farkında mısın?
Je ne peux pas croire que tu aies encore besoin d'une babysitter.
Bir çocukbakıcısı, Çocuklardan nefret ediyorum!
- Il faut aussi que je fasse le babysitter, je hais les gamins!
Whitey senin takımın bir parçasıymış gibi hissetmeni istiyorsa tamam. Ama ben... Senin bakıcılığına neden ihtiyacım olduğunu anlayamıyorum.
Si Whitey veut que tu aies l'impression de faire parti de l'équipe, bien, mais je... je ne comprends pas pourquoi je dois te babysitter.
Her akşam içmeye gidiyor, ben de dadıyla yalnız yemek yiyorum.
Elle boit des verres tous les soirs et moi je finis par diner tout seul avec la babysitter.
Benden bebek bakıcısı olmamı mı istiyorsun, ama benden kör ve sağır olmamı da mı istiyorsun?
Tu veux bien de moi comme babysitter, mais tu veux aussi que je sois sourde et aveugle?
Orada olmalıyım ama burada suçlu Spice Girl'e bebek bakıcılığı yapıyorum.
Donc, là où je devrais être au lieu de babysitter la spice-criminelle.
Neden biz de herkes gibi bakıcı tutmuyoruz?
Pourquoi ne pouvons-nous pas engager une babysitter comme tout le monde?
Bebek bakıcısı yine gelemedi.
Notre babysitter nous a encore fait faux bond.
Bebek bakıcısının işi çıkmış.
Ma babysitter m'a lâchée.
Senin başına bir bakıcı mı koymalıyım?
Est-ce que je dois engager une babysitter?
Ne? Bebek bakıcısı mı?
Quoi, la babysitter?
Juhee, bakıcın gidiyor.
Ju-hee, ta babysitter part.
Bebek bakıcısıyla.
- La babysitter.
Sen bebek bakicisi... olmalisin.
Vous devez être la babysitter.
Bu çocuk 6 yıl önce... bebek bakıcısının dairesinden kaçırılmıştı.
Ce garçon a été kidnappé chez sa babysitter il y a 6 ans.
Bakıcı öldürülmüştü.
La babysitter a été tuée.
Bu kurbanla, altı yıl önce öldürülen... bebek bakıcısı arasında hiç benzerlik gördün mü?
Vous voyez une ressemblance entre cette victime et la babysitter tuée il y a 6 ans?
Bakıcı daha yaşlıydı ve ceset örtülmemişti.
La babysitter était plus vieille, et elle n'était pas couverte.
Bakıcısının dairesindeydi, Ev özlemi çektiği için okuldan gelmişti.
Il était chez sa babysitter, il était trop malade pour aller à l'école.
Kimliği saptanamayan bir erkek... büyük ihtimalle yangın kaçışındaki açık bir camdan içeri girip, bakıcıyı öldürmüş ve Jason'ı da beraberinde götürmüştü.
Un inconnu est entré, il est probablement passé par la sortie de secours et par la fenêtre, il a tué la babysitter et a emporté Jason.
Bakıcının cüzdanında paraları duruyordu ;
Il a laissé le liquide qu'il y avait dans le sac de la babysitter.
Bakıcıya tecavüz edilmiş miydi?
La babysitter avait été violée?
Klavyeden Uzak Kalmak ), aptal dadı yine Bellamy'i beslemeden gitmiş!
Désolé du AFK ( absence ). Ma stupide babysitter est partie sans nourrir Bellamy encore!
Bakıcı tutmuştum.
J'ai engagé une babysitter.
Bu hafta sonu bir bakıcı.. bul. Karını güzel bir yemeğe çıkart.
Ce weekend, tu prends une babysitter, et tu emmènes ta femme dans un bon restau.
Ne oldu?
- La babysitter... elle dit être sortie une minute. - Qui l'a enlevé?
Annene söz verdik ve bakıcının parasını ödedik bile.
On a promis à ta mère et on a déjà payé la babysitter.
Bunu yanında, son zamanlardaki bütün kötü haberlere rağmen onunla ilgili küçük bir bebek bakıcısını kullanabilir.
Et puis, avec toute la mauvaise publicité de ces derniers temps, elle aurait besoin d'une babysitter.
Dün gece benim kapatmam gerekiyordu ama oğlumun bakıcısıyla sorun yaşadım.
Je devais faire la fermeture, mais j'ai eu quelques problèmes avec ma babysitter.
En azından dadıya hafta sonunda gece kalması gerekeceğini söyledin mi?
T'as dit au moins à la babysitter qu'elle reste tout le week-end?
- Bebek bakıcılığı.
Jeune fille au pair babysitter.
Çocuk bakıcısı mı?
la babysitter?
Abartılı bir bebek bakıcısıydım. Beni hatırlayacağından endişeliyim.
J'étais son assistant sur son premier film, pratiquement une simple babysitter.