Bale translate French
998 parallel translation
Her şeyi hazırladım. Odasının tam konumunu biliyorum. Bale hocası Pimenov'la arkadaş oldum.
J'ai fait des travaux d'approche... et me suis lié avec Pimenov, son maître de ballet.
Bundan sonra bale falan yok.
Moi, les ballets...
Bir düşün hele, bir bale okulunda yüz kız...
Imaginez 100 fillettes dans une école de danse...
Pimenov, bir fikrim var, bir bale.
J'ai une idée pour un ballet!
Bale, bütün orkestra...
avec ballet et orchestre au complet!
Bale yapardım.
Je dansais.
Bale gösterisi ve sonraki hafta da Wimbledon tenis turnuvası başlıyor.
Bientôt les championnats de Wimbledon.
Ben bale kıyafetlerimi alayım.
Je me mets en tenue tout de suite.
St. Petersburg opera salonu için yazdığı, Fındıkıran isimli bir bale eserinden alıntılmış danslardan oluşmaktadır.
C'est une série de danses tirées d'un ballet appelé Casse-Noisette que Tchaïkovski a écrit pour l'Opéra de Saint-Pétersbourg.
Madam Kirowa'nın Uluslararası Bale Okulu.
À l'International Ballet de madame Kirowa.
Uluslararası bale?
L'International Ballet?
Bale sizin varlığınızla şereflenmez.
Votre présence n'honore pas le ballet.
Bale size şeref verir.
C'est lui qui vous honore.
Artık bale yok.
Fini, le ballet!
Bir bale kıyafeti, tıpkı annemin giydiği gibi.
Une robe de danseuse, comme celle que maman portait.
Kay, ip atlayıp beysbol oynamak isteyen normal bir çocuk. Ama bale dersleri almalı. Senin gurur duyman için balerin olmak zorunda.
Et Kay, une gentille fille qui aime la corde à sauter et le base-ball, tu veux en faire une danseuse!
Benim için bale bir din gibidir. Birisi de dinin, böyle bir yerde pratik yapılmasını gerçekten hiç önemsemez.
Pour moi, c'est une religion, et on ne tient pas à voir sa religion pratiquée...
Bale hakkında pek bir bilgim yok.
Je connais mal la danse.
Beyler, sizi buraya bu kadar erken getirttiğim için çok özür dilerim. Bu bale gösterisi için bir kereden fazla bu görevde bulundum ve gerçekten...
Je suis désolé de vous avoir convoqués si tôt... mais j'ai déjà vu plusieurs fois le ballet et je tiens à...
Boris Lermontov'la, şu bale gösterisini yöneten adamla öğle yemeği yiyeceğim.
Je déjeune avec Boris Lermontov, le maître de ballet.
Buraya gelmenizi istedim çünkü yeni bir bale gösterisi hazırlıyoruz ve size bir şans verip baş rolde dans etmenize karar verdim.
Je vous ai demandé de venir car nous préparons un nouveau ballet... et j'ai décidé de vous en confier le rôle principal.
- Hayır. Yeni bale gösterim Kırmızı Ayakkabılar'ın partisyonu üzerinde çalışıyorum.
Je travaille sur la partition des "Chaussons Rouges".
Kendin için yararlı olabilecek bir çok birinci sınıf bale ekibi var.
Il existe des tas de ballets auxquels vous pouvez la porter.
Bale çalışmaları en büyük hayalim değil.
Mon ambition n'est pas de travailler pour des ballets.
Yeni bir bale gösterisi hazırlıyoruz. Haftalardır bunun üzerinde çalışıyoruz.
Nous préparons un nouveau ballet, depuis des semaines.
Kırmızı Ayakkabılar, Lermontov Bale grubu tarafından sahnelendiği Monte Carlo'da büyük bir başarı kazanmıştı.
Ce ballet fut un triomphe à Monte-Carlo, l'an dernier.
Bu onu, onun ismini yaratan bale gösterisi.
C'est le ballet qui a fait de son nom un grand nom.
Bale okulunda size ne öğretiyorlar, ha?
Ils vous apprennent quoi au cours de danse?
Benim için, bale bir meslek değil.
Pour moi, la danse n'est pas un métier.
Opera. Ayrıca rodeo, karnaval ve bale. Kızılderili kabile dansı, Punch ve Judy, tek kişilik orkestra.
L'opéra, le rodéo, le carnaval, les ballets, les danses tribales, guignol, l'homme-orchestre, c'est du théâtre.
Viyana Bale Topluluğu ile anlaştım.
J'ai engagé un ballet viennois.
Görüyorum kızınız bale dersi alıyor.
- Votre fille prend des cours de danse?
Ayaga kalk Bale.
Debout, Bale.
Birak masal anlatmayi Bale.
Ne me dis rien, Bale.
Bale baºlatmiºti.
C'est Bale qui a commencé.
Bale okulunun bahar gösterisi.
C'était la répétition générale de l'école de ballet.
Bale ile ilgileniyor olmanıza sevindim ama bugün burası oldukça kalabalık.
C'est bien que vous goûtiez les ballets, mais allez-vous-en.
Bale hocam dışında hiç kimseyi öpmedim, ama o sayılmaz.
Personne ne m'a embrassée, sauf le maître de ballet.
Bu sabah bale salonuna geldim. Kocaman ve bomboştu. Sen tam orada, siyah dansçı kıyafetinle, kollarını ve bacaklarını esnetiyordun.
En entrant dans la salle de ballet, illuminée par le soleil, je t'ai regardée, tu étais seule à ton travail.
Bale sevmenize memnun oldum, ama bugün çok kalabalığız.
C'est très bien de vous intéresser au ballet, mais aujourd'hui nous n'avons pas le temps.
Yatılı okula yollandım. Onaltı yaşımda Empire Bale'sine katıldım.
Je suis allée en pension, puis aux Ballets de l'Empire.
İki sene sonra. Melise, Bale'ye katılınca.
Il y a 2 ans, quand Alice est entrée aux Ballets.
Bale okulundan bir kız.
Une camarade du cours de danse.
Senin için bir bale bestelediğini söyleyecek.
Il dira qu'il a composé un ballet pour vous.
Dans direktörümüz. Yeni bale de palyaçoyu oynamanı istiyor.
Il vous propose un rôle de clown dans le ballet.
Ajans yolladı, yeni Bale'nin provalarını izleyeceğim.
Blackmmore m'envoie aux répétitions du ballet.
Sen bale yapacaksın, ben komedi oynayacağım.
Tu danseras et moi, je ferai mon numéro.
Bay Pimenov, bale hocası.
M. Pimenov...
Bu benim de çıkacağım bale gösterisi mi?
Est-ce aussi mon ballet?
Yeni bir bale gösterisi ile başlıyor, yürüyüş ve cazibe dolu.
Beaucoup de gaieté et de charme :
Senin muhteşem bale yaptığını söylüyor.
Il dit que vous dansez bien.