Balıklar translate French
2,951 parallel translation
Balıkların yüzmesi, kuşların uçması gerekir.
- Je t'en veux pas. Les poissons doivent nager, les oiseaux doivent voler.
Ayrıca, aradan belli bir zaman geçtikten sonra. Denizde başka balıklar da var
Et après un certain temps, vous verrez, une de perdue, c'est dix de retrouvées.
"Denizdeki balıkların üzerine ağlamanın bir faydası yoktur."
Comme dirait Danny : "Jamais 2 de perdus sans 3 de retrouvés."
Suya bir tane dinamit atar sonra balıkların yüzeye vurmasını izlerdi.
Un bâton de dynamite dans l'eau et les poissons nageaient à l'envers.
Balıklar böyledir.
C'est comme ça, les poissons.
Orada balıklar var.
Il y a des poissons dedans.
Balıkları kaçırırmış.
Ça effraie les poissons.
Balıkları temizlememe kim yardım edecek?
Qui veut m'aider à vider quelques poissons, hein?
Bir şey buradaki balıkların ödünü koparmış.
Quelque chose a effrayé les poissons!
Balinaları korumak için gelmedik. Köpek balıklarını korumak için geldik.
mais pour les requins.
Köpek balıklarını seviyor musunuz? !
Vous aimez les requins?
Köpek balıkları mı, masum mu?
innocents?
Köpek balıkları seni bebek balina zannetmiş olmalı!
Les requins doivent te prendre pour un baleineau!
Bundan vakit bulursam, köpek balıklarıyla yüzeceğim.
Pour une pause, je nagerais avec des requins.
- Köpek balıklarıyla yüzmeye mi?
- Les requins?
Balıkları mutlu tutuyor ve satışları iki katına çıkarıyor!
Cela garde les poissons heureux, et double les ventes!
İnsanlar bu balıklar mideleri patlayana kadar yiyilecek.
Ces poissons mangeraient jusqu'à ce que leurs estomacs éclatent.
Ders çalışmaktan nefret ederdim... ama içimde bir şey balıkları seviyordu!
J'ai réellement détesté étudier mais la seule chose que j'ai toujours aimée, c'est les poissons!
Peki ya sen balıkları sever misin Mitsuko?
Tu aimes les poissons, Mitsuko?
Güzel, balıkları seviyorsun.
Bien, tu aimes les poissons.
Onlar çok kıymetli ve nadir tropik balıklar.
Ce sont des poissons tropicaux très rares et précieux.
Balıkları yetiştirmeyi planlıyor.
Il a l'intention de les cultiver.
Bu balıkların çok para edeceğinden emin misin Skipper?
Êtes-vous sûr que ce poisson vaut autant d'argent, Capitaine?
Bay Yoshida'nın balıklar hakkında bir fikri yok.
M. Yoshida ne connaît rien aux poissons.
Balıklar bunun çaresine bakar.
Les poissons vont s'en occuper.
Balıkları mutlu ediyorsun!
Tu rends les poissons heureux!
Köpek balıklarını avladığını sanmıştım sokak yosmalarını değil!
II soupire. - Je croyais que monsieur pêchait le requin, pas la morue ou le hareng!
Senin balıkları nasıl pişireceğine karar verdin mi?
T'as une idée pour accommoder tes 2 gros poissons?
Kahrolası yayın balıkları topuğumu ısırdı.
Des poissons-chats me mordillant...
Köpek balıklarını sever misiniz, Dedektif?
Vous aimez les requins, inspecteur?
Köpek balıklarının bile suya ihtiyacı vardır.
Même les requins en ont besoin.
Demek, balıkları sen tuttun öyle mi?
C'est toi qui les as pêchés?
Justin, sence de Jack'e bu işi bıraksan böylece bizde birgün bu balıkları yiyebilme ümidimizi korusak, daha çok uzun süre beklemeden? Dalga mı geçiyorsun?
Tu devrais laisser Jack s'occuper du poisson de façon à ce qu'on puisse déjeuner et que tu puisses rentrer avant qu'il ne soit trop tard.
Balıkların, kaplumbağaların ve diğer ikiyaşayışlıların derilerinde bir virüse yol açtı.
Un virus a touché les poissons et les amphibiens.
Kurutulmuş balıklar yaşıyor.
Le poisson séch est vivant.
Bütün küçük balıkları yakalar.
Ça attrape tous les petits poissons.
Bay Flanders, bu inanılmz balıkları nasıl yaptınız?
Comment avez-vous fait ces poissons?
Tanrı bunlara çok benzeyen balıkları kendisi yarattı, biz de kendi aralarında üresinler diye "doğal olarak" onları seçtik.
Dieu a fait des poissons proches de ceux-là. Naturellement, on les a choisis pour qu'ils se reproduisent.
Akvaryumda ki ölü balıklar bunu doğruluyor gibi.
Le poisson mort dans ce bocal le suggère.
Tamam, sanırım balıkların naaşları alınana kadar bekleyebiliriz.
On va attendre l'équipe de nettoyage de poissons?
Elmaslarda balıkları öldüren şeyin ne olduğunu bilmiyoruz.
On sait pas ce que c'est. C'est peut-être ce qui a tué les poissons.
- küçük balıklar gibi. - Pilot.
- pour récupérer les miettes.
Balıkların üzerine bir parça tereyağı sür ve yemeden önce fırına at. - Tam 10 dakika, anladın mı?
Passe au feu juste avant de servir, 10 mn grand max.
Hayır, Lanet olasıca balıklar sanki vardiyalı çalışıyorlar.
Non. Ces sacrés poissons ont changé d'horaire.
Evet, balık, balıkları bilirim.
- Oui, les poissons, je connais. Les poissons?
Sis içinde yüzebilen balıklar.
Des poissons qui peuvent nager dans le brouillard.
Sadece balıklar için bir film yapacaktım.
Je voulais seulement filmer les poissons.
Balıklar tehlikeli!
Les poissons sont dangereux!
# Jesse ve Vince balıklar gibi öpüşüyorlar #
Non, n'y va pas...
Yakalayacağımız balıkları bir düşünsene.
- Pense au poisson qu'on prendra.
Şuna bak, şirin küçük balıkçıklar.
Regardez-moi ça, ces petits poissons-mignons...