Barda translate French
4,181 parallel translation
- Evet. Kredi kartını barda unutmuş.
- Il a laissé sa carte de crédit au bar.
Sana barda kalmanı söylediğimi sanıyordum.
Johnny? Je croyais t'avoir demandé de rester au bar.
Gidip barda kutlama yapmaya ne dersiniz?
Et si on allait tous boire un coup à la Palourde?
Mesela bu barda, gördüğüm tek bir şey var ve onu, dünyadaki her şeyden daha aydınlık ve daha net görüyorum.
comme ici dans ce bar, il n'y qu'une chose que je vois, et je la vois plus brillante et plus claire que n'importe qui dans ce monde.
Eski spagetti fabrikasındaki barda Chianti içerdik ve ayda bir briç gecesi düzenlerdik.
Et de boire du Chianti au bar à la vielle usine de spaghettis et de jouer au bridge le soir une fois par mois.
Kimse barda konuşulanları dinlemez.
Personne n'écoute se qu'on dit dans un bar.
- Çalıştığı barda.
- Tu l'as vue où? - Au bar où elle travaille.
Yaptığımı mazur göstermez ama kendimi bu tip bir barda bulduğumda, bazen kendimi kaybediyorum.
Il n'y a pas d'excuse mais, vous savez, quand je me retrouve dans un bar comme celui-ci, je ne suis pas à mon meilleur.
İlerideki barda.
Au le bar du coin.
Neden hepimiz barda gece buluşmuyoruz?
Pourquoi est-ce que ne se rejoindrait pas tous au bar ce soir?
Ve hatta biz bir barda ne yaptığımızı bilmiyorum yolda bir bebekle.
Et je ne sais même plus ce qu'on faisait dans ce bar, avec ce petit qui est en route.
Huck, polislerin barda barmenle konuştuğunu söylüyor.
- Huck a dit que les flics sont au bar en train de parler au gérant
Senin teorine göre, yıllarca birlikte çalıştıktan sonra yerine geçtiğin, hiçbir sabıkası olmayan selefin ben, David Rosen barda tavladığım bir kadını evime getirdim ve hiç vakit kaybetmeden bıçaklayarak öldürdüm çünkü ben bıçaklı bir katilim.
Ta théorie du crime est que moi, David Rosen, l'homme dont tu occupes en ce moment le poste, sa chaise sur laquelle tu es assis, ton collègue de longue date avec une vaste formation juridique et aucun enregistrement préalable quel qu'il soit choisit une femme dans un bar et l'apporte chez moi, où je l'ai rapidement poignardée à mort.
Tabii, sonra da bir barda hipsterların yaptığı yarışmaya katıldığımı unutmak için lobotomi yaptırırdım.
Et après, je pourrais payer la lobotomie dont j'aurai besoin pour oublier que j'ai participé à un concours de gens branchés dans un bar.
En sonu barda görmüştüm ama...
Je l'ai vu sur le bar à l'aéroport d'Athènes, mais...
Gelini alıp yerel bir barda saklayacak.
Il va cacher la mariée dans un pub de la ville.
Dedin ki geleneğe göre damat, gelini arayacak ve arayış bir barda sona erecek.
Tu dis que la tradition veut que le marié aille la chercher. et ça fini dans un bar.
Tek yaptığım barda para saçan biri olursa onu aramak.
Je la rencarde juste quand y en a un qui vient claquer sa thune.
Onu barda uyuşturması için yatıştırıcı, zahmeti için ise 20 bin dolar verdim.
Elle devait le droguer au bar. Je l'ai payée 20 000 $.
Tutuklandıktan birkaç hafta sonra bir barda saldırıya uğramış. Polis raporuna göre vuran adam onun hemşire katili olduğunu sanmış.
Le rapport de police dit que les types qui ont fait ça pensaient qu'il était le tueur d'infirmières.
Barda bazı şahsi eşyalar vardı.
Dans le bar, il y avait quelques effets personnels.
Polis dolu bir barda striptiz yapma fikri pek hoşuna gitmemişti herhalde.
Elle rêvait pas de se déshabiller dans un bar plein de flics.
Hangi ara barda takılmaya başladınız?
Depuis quand tu vas au pub?
Sizi barda bulabileceğimi düşünmüştüm.
Je pensais bien vous trouver au bar.
Hadi gelin. Barda oturup arabaların önü açılana kadar bekleriz.
Nous allons nous asseoir dans le bar et attendre jusqu'à ce que les voitures soient débloquées.
Evet. Onu bir barda gördüm ve kendimi onunla yüzleşmek zorunda hissettim.
Je l'ai vu dans un pub et je me suis senti obligé de l'affronter.
Bütün gece barda içiyormuş.
Il buvait au bar toute la soirée.
Dün gece, barda gördüğümüz kız olmaması için dua ediyorum.
Je croise les doigts pour que ce ne soit pas la fille que nous avons vue au bar la nuit dernière.
Ve şu an bu barda oturmuyorlar.
Qui ne sont pas dans ce bar.
Bu barda her şeye dokunabilirsin ama bana değil.
Tu peux toucher ce que tu veux au bar sauf moi.
Barda çalışıyor.
Elle travaille au bar.
Senin kadar zeki biri nasıl olurda barda çalışır?
Pourquoi quelqu'un d'aussi intelligent que toi travaille dans un bar?
Barda tanıştığım bir kız.
Une fille que j'ai rencontrée dans un bar.
O ise tüm zamanını bir barda geçirmiyordu.
Elle était toujours... à ne pas perdre son temps dans un bar.
Yedi sene sonra bu barda mı?
Elle est dans ce bar 7 ans plus tard?
Ama işin aslı, hayatını yeniden yoluna koymaya çalışıyorken o barda bulunmamalıydı.
Le fait est, que si il essayait de mettre de l'ordre dans sa vie, je ne pense pas qu'il se serait retrouver dans un bar comme celui ci.
Barda doğum günü partisi yapıyorlarmış o yüzden o gece o kadar geç çıkmış.
Il y avait une fête d'anniversaire dans le bar c'est pour ça qu'il est parti si tard cette nuit-là.
'98, bir barda bir adama saldırma.
'98, a battu un gars dans un bar.
Sue Ellen seni yaşlı bir adamla bir barda gördüğünü söyledi ve sarhoş görünüyormuşsun.
Sue Ellen m'a dit qu'elle t'avais vu au bar avec un vieux monsieur et que tu semblais droguée. le gars dans le bar était juste un sale type qui me touchait pendant que j'attendais Drew.
Ne demek istiyorsun? Geçen gece o barda Emma'yı gördüğünü söylediğinde...
Qu'est ce que ça veut dire? L'autre soir quand tu as vu Emma au club...
Barda TESHA'nın içeriden bir bağlantısıyla görüşmedeydim, Ewing Enerjilerini korumaya çalışıyordum, Ann.
J'étais au bar pour rencontrer un contact au sein de TESHA, qui m'aidait à sauver Ewing Energies, Ann.
Bir ay sonra o kız barda bunu onun için imzaladı ve burada, karşınızda olmamın tek sebebi de budur. Teşekkür ederim.
Elle a signé ça pour lui, un mois plus tard au bar, et c'est l'unique raison pour laquelle je me tiens ici ce soir, alors merci.
Bay Szyslak davalı sizi barda aradığında hangi ismi çağırmanızı istedi?
Monsieur Szyslak, quel nom l'accusé a t-il demandé quand il a appelé à votre bar?
Barda olanlarla Ness'in ölümünün alakasız olduğunu mu düşünüyorsun?
Tu ne crois pas que ton aventure à la cafétéria et le clash de Ness sont connectés?
Kadıncağız 20 dakikadır tek başına barda duruyor.
Ta femme, seule depuis 20 minutes au bar.
- Bir barda biraları topluyordun.
Tu servais des bières dans un pub!
Oxnard'daki bir bikini barda yaş gününü kutlarken VIP salonunda fenalaşıp ölmüş.
Sa fête d'anniversaire s'est achevée de façon fatale dans le coin VIP d'un bar de strip-tease à Oxnard.
Anladığım kadarıyla dün gece barda su içmişsiniz.
J'ai cru comprendre que l'autre soir au bar vous n'avez bu que de l'eau?
Barda çalışmanın bu yanını seviyorum işte.
C'est ce que j'aime chez les barmen...
- Sadece çantalarını paketlediler ve toz oldular.
- Ils ont filé? - Avec tout leur barda.
Barda vardiyam var.
Tu sais qu'il y a un compartiment différent