Baton translate French
279 parallel translation
Baton Rouge'da onu kapana kıstırmıştım, ya da ben öyle sanmıştım.
Je l'avais coincée à Baton Rouge, du moins je le pensais.
Çok eskiden beri baton çevirmenin hayranıyım.
J'ai toujours admiré l'habilité des Majorettes.
Bayanlar ve baylar, size inanılmaz, yanan ikili baton çevirme dansını Ludwig van Beethoven'in yedinci senfonisi eşliğinde yapacak olan Bayan'Yalnız'Rhodes'u takdim ediyorum.
Mesdames, Messieurs, je vous présente Madame Lonesome Rhodes dans son incomparable danse de la baguette sur le scherzo de la 7 e Symphonie de Ludwig van Beethoven.
Ayrıca, Ed Sullivan, pazar gecesi yanan ikili baton dansımı yapmamı istiyor.
Je dois danser dimanche dans un programme de télé.
Yanan ikili baton çevirme dansını Little Rock garının bayanlar tuvaletinde yapabilirsin.
Tu danseras dans les toilettes de la gare de Little Rock.
Güneye doğru ilerleyip Baton Rouge'a ilerleyeceğiz. Oradaki Kuzey birliklerine katılacağız.
Nous nous dirigeons droit vers le sud... jusqu'à Bâton Rouge... pour rejoindre l'Armée de l'Union.
John, Newton İstasyonu'ndan Baton Rouge'a kadar 300 mil var.
John, c'est 300 milles... de la gare de Newton jusqu'à Bâton Rouge.
Newton İstasyonu'nu havaya uçurunca, Baton Rouge'a doğru ilerleyeceğiz.
Détruire Gare de Newton, puis cap directement vers Bâton Rouge.
Belki de Newton İstasyonu.'nu havaya uçurup Baton Rouge'a gitme konusundaki şansımızı onlara sormak isteyebilirsiniz.
Nous devons vous interrompre. Peut-être que vous devriez leur demander... ce à quoi ils estiment vos chances... de détruire la gare de Newton... et de vous rendre jusqu'à Baton Rouge.
Bunlar güneybatıya Baton Rouge'a gidiyor.
Ils se dirigent vers le sud-ouest à Bâton Rouge.
Baton Rouge.
Bâton Rouge.
Baton Rouge'a gidiyorlar, Binbaşı. General Forest'a söyle.
Vers Bâton Rouge, allez informer le Général Forrest.
John, Baton Rouge ne kadar uzakta dersin?
John... nous sommes à quelle distance de Bâton Rouge?
Biz Baton Rouge'a gidiyoruz.
Nous allons à Bâton Rouge.
Baton Rouge'da bir oda tutmuştum, orada kalacaktık.
Je nous avais trouvé une chambre à Baton Rouge.
Baton Rouge'da yaşlı bir budala bir kâğıt parçası imzaladı diye bu böyle olacak değil.
Ça ne suffit pas qu'un vieux fou ait signé un bout de papier à Baton Rouge.
- Baton Rouge'a o kahrolası Bölge Amirine haddini bildirmeye!
- À Baton Rouge, pour parler à ce fichu commissaire.
Bölgesel savcı suçlamasını sağlam esaslara dayandırmak için çok uğraştı ama dava dosyasını olduğu gibi Baton Rouge'a devrettiler.
Je me souviens que le procureur a tout fait pour maintenir l'inculpation, mais le dossier a été transféré à Baton Rouge.
Baton Rouge'lu şanslı dostumuz iki altının yanına tombul bir kız aldı.
Notre chanceux a droit à une reine avec sa paire de six.
Baton Rouge yakınında bir bakım evinde.
Elle vit dans une clinique à Baton Rouge.
- Ben Baton Rouge'u tercih ediyorum.
Je préfère Baton Rouge.
- Orası güneyde kalır.
Comment ça? C'est au sud de Baton Rouge.
Baton Rouge daha güneydedir. Ama biz güney demeyiz. Çünkü şehrin kuzey bölgesinde yaşıyoruz.
Je dis "là-haut" parce qu'on vivait au nord de la ville.
Baton Rouge'da bağıranlar var.
Ils crient à Bâton Rouge.
Baton Rouge'daki çakalı vurmuştum.
J'ai piqué le coyote à Bâton-Rouge, non?
Baton Rouge'da yaptığım gibi yüzüme ayakkabı cilası sürebilirim.
Je pourrais me barbouiller de cirage comme en Louisiane.
Sanırım bizim Baton Rouge'deki çocukların bazıları sıkılması... Gereken cıvataları tam ayarlayamamışlardır.
Le seul truc qu'ils ont trouvé à Baton Rouge, c'est que l'anneau de retenue n'avait pas été bien verrouillé.
Baton Rouge'da konuşmam var.
J'avais un rendez-vous à Bâton Rouge.
Annemle Baton Rouge'da yaşamaya başladım.
J'ai été chez ma mère à Baton Rouge.
Baton Rouge'a mı?
A Baton Rouge?
- Baton Rouge'da. Annesine söylüyor.
- Partie prévenir sa mère.
Neredesin? - Hala Baton Rouge'da.
- A Baton Rouge.
Dallas, Baton Rouge, Vegas...
Dallas, Baton Rouge, Vegas... Sherwood, Ohio.
Sen yolda iki saniye sinir bozmadan yürüyebiliyor musun?
pouvez-vous marcher dans une rue avec ce baton dans votre cul?
Bugün sahada kendi borunuzu öttürmeye kalkmayın, yoksa kendinizi kenarda bulursunuz.
Si vous etes mous du genou, avec moi, ça va etre la carotte ou le baton. Et vous allez vous retrouver sur le banc de touche.
- Baton Rouge'de görev aldık.
On était ensemble sur le Bâton Rouge. Deux fois.
15 Haziran'da, bir çavuş Slidell'de Hope ile buluşacaktı. Ve askere almak için onu Baton Rouge'a götürecekti.
Le 15 juin, elle devait retrouver le sergent recruteur qui la conduirait à Baton Rouge pour l'enrôlement.
... çubuğu, zımbırtısı, arabası Oskar'ı, bıçağı, muzu hıyarı, salamı, sucuğu kulesi, Bay Mutlu'su, Peter'ı, ağaçkakanı, ufaklığı tüfeği, boynuzu, orta bacağı, eti oyun çubuğu tek gözlü canavarı ön derisi, aşk kası, fülütü yılanı...
son robinet, son chibre, son poignard, sa banane, son comcombre, son salami, sa saucisse, sa chipolata, son pieux, sa bobine, son outillage, son Big Ben, son oiseau, son popol, son perforateur, son zizi, sa zézette, son hot dog, son tuyau, son pistolet, son morceau, son cable, sa trompe, sa jambe du milieu, sa troisième jambe, sa couane, son baton, son manche à balais, sa baguette, son petit borgne, sa ficelle, sa verge, son petit bonhomme, son prépuce frippé, sa sucette, son muscle d'amour, sa flûte de chair, sa moissonneuse, son serpent... s'il te plait ne pars pas!
... bazukası, kütüğü... 404 numara nerede biliyor musun?
Son marteau, son pilon, son propulseur, son bazouka, sa pompe, son bourrelet, son baton visqueux, son tournevis. Hé, sais-tu où se trouve la chambre 404, mec,
# Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam... #... çünkü sen benimlesin.
Mon baton de berger Et ma foi Cochon!
Sopalarla küçük toplara vururlar.
Frappent une petite balle avec un baton.
Baton Rouge'da kalması gerekiyormuş.
Non, elle doit soi-disant rester à Bâton-Rouge.
Aynı anda, binlerce kilometre kuzeyde,... Baton Rouge, Louisiana'da, "o" ortaya çıkmış.
Au même moment, il a été vu à mille km de là, à Baton Rouge, en Louisiane.
Gelecek cuma, agustos 29, ringde, bir sise su acip guzelce icecegim, ve o adami geldigi galaksiye geri yollayacagim.
Vendredi, au Parc des Expositions de Baton Rouge, je vais passer Herculon à la machine à broyer et le renvoyer sur sa planète!
Ya da en azından penisimi bir yoyo gibi kullanıp etrafta gezinebilirim.
Autrement, si mon penis pouvait servir de baton sauteur, je pourrais voir du pays.
Buzz, arka tarafım Baton Rouge'a gidiyor!
Mon derrière part à Bâton Rouge!
Bu hatunla, Baton Rouge'a kadar iletişim sağlayabiliriz.
Et avec cette belle... on porte au moins jusqu'à Baton Rouge.
Baton Rouge'da bir hayvan mağazasından alınmış olmalı.
Ils servent d'animaux de compagnie là-bas.
- Sopayı getir!
- regarde le baton, regarde le baton!
Ne, baton çevirmek mi?
Les baguettes?
Doğruca Baton Rouge'a ilerlenilecek.
Cap directement vers Bâton Rouge.