Başka bir şey daha var translate French
456 parallel translation
Sana söylemek istediğim başka bir şey daha var.
J'ai autre chose à te dire.
- Biz başka bir şey daha var.
- Il y a autre chose.
Yapmayacağım başka bir şey daha var.
Il y a autre chose que je ne ferais pas.
Başka bir şey daha var.
Il y a autre chose.
Düzenleme zorluğu veya muhtemelen... Veya muhtemelen, başka bir şey daha var.
- Difficultés de réadaptation ou...
Ayrıca bu sabah endişe edecek başka bir şey daha var.
Sans compter mes autres soucis.
Başka bir şey daha var.
Autre chose aussi.
Müzede gördüğüm başka bir şey daha var.
Normal. C'est un artiste hors pairs.
Hazineleri istiyorum evet ama istediğim başka bir şey daha var.
Je désire des trésors, mais aussi autre chose.
Başka bir şey daha var, Nellie. Üzerini arayacak bir kadın yok burda.
Attendez, Nellie, je doistrouver une femme pour vous fouiller.
Başka bir şey daha var.
Autre question.
Clint, sana söylemeyi unuttuğum başka bir şey daha var. Neymiş?
Oh, j'ai oublié de te dire autre chose.
Kaptan, Kaptan, burada başka bir şey daha var, dinleyin.
Commandant? Commandant, j'entends autre chose. Écoutez ça.
Onlar insan. Ama onlarda başka bir şey daha var mucizevi, gizemli bir şey. Onları kurtaran bu.
Ce sont des hommes... mais ils ont quelque chose en eux... de miraculeux et de mystérieux... qui les réhabilite.
- Başka bir şey daha var.
- J'ai autre chose.
- Binbaşı, başka bir şey daha var.
Major, il y a encore autre chose.
Başka bir şey daha var.
Et il y a aussi que...
Ve Scout... biliyor musun, sana hiç söylemediğim başka bir şey daha var... Hani o gece tekrar Radleylerin evine gitmiştim ya?
Scout... tu sais quoi d'autre que je t'ai jamais dit... sur le soir où je suis retourné chez les Radley?
Başka bir şey daha var.
Dis donc, il y a quelque chose qui m'arrangerait bien, aussi...
- Başka bir şey daha var. - Nedir?
Autre chose.
- Beni üzen başka bir şey daha var.
Et puis...
Anlamakta zorluk çekeceğiniz başka bir şey daha var.
Il y a autre chose que vous ne comprenez pas.
Kaptan, başka bir şey daha var.
Capitaine, il y a autre chose.
Başka bir şey daha var, bilmediğin bir şey.
Il y a autre chose. Une chose que vous ne savez pas.
Söylemek istediğim başka bir şey daha var.
George! Moi, j'ai autre chose à dire!
Başka bir şey daha var.
II y a autre chose.
- Orada başka bir şey daha var.
- Il y a autre chose.
Beni kaygılandıran başka bir şey daha var.
Je n'ai jamais été pour lui un père digne de ce nom.
Elbette başka bir şey daha var.
Il y a juste autre chose.
Başka bir şey daha var mı, Norma? - Hayır, Bayan Collins.
Autre chose, Norma?
Söylemek istediğim başka bir şey daha var, bu işten hoşlanmıyorum.
Et je vais te dire autre chose, je n'aime pas ce que tu fais là-haut,
Bilmiyorum. Sadece alkol yüzünden değil. Başka bir şey daha var.
Il n'y avait pas que l'alcool, il y avait autre chose.
- Yo, başka bir şey daha var.
Je veux autre chose.
Başka bir şey daha var.
Et plus encore.
Memnun olduğum başka bir şey daha var Kristine.
Je me réjouis aussi d'autre chose, lKristine.
"Ama bir şey söyleyeyim mi, başka bir şey daha var."
Je te le dis, il y a autre chose...
Bilmeni istediğim başka bir şey daha var.
Merci à tous. Croyez-moi, il vaut mieux oublier cette histoire.
Başka bir şey daha var.
Il y a autre chose. Je risque de vous tuer.
- Ne var Joyce? Pekâlâ. Daryl hakkında başka bir şey daha var mı?
- Il y a quelque chose chez Daryl...
Ama başka bir şey daha var.
Et si c'était autre chose?
Başka bir şey daha var. Koca adam öldürüldüğünde, onu yaralamış olmalısınız.
Autre chose, quand le grand type a été tué, vous avez dû le blesser.
Daha başka bir şey var mı?
- Autre chose?
Daha önce tartisilacak baska bir sey var. Suçu üstüne alacak biri lazim bize.
On reparlera argent, mais avant... il faut trouver un bouc émissaire.
Bir başka önemli şey daha var... en azından benim için.
Autre chose importante pour moi
Sanırım unuttuğum başka bir şey daha var.
Votre réputation est excellente au bar. Je pense avoir oublié autre chose.
Başka bir şey daha mı var?
Il y aurait autre chose?
Bundan başka bir şey yok değil mi senin için? Zaten yeterince oğlun var. Daha fazlasını ne yapacaksın ki?
C'est la seule chose... dont'3'auras cru... que tu avais soupé.
- Başka bir şey daha çıkar diye düşünmüştüm ben de. - Evet, var.
- J'ai cru qu'il y avait autre chose.
Merak ettiğim bir başka şey daha var.
J'ai un autre souci.
Ve başka bir şey daha var....
une autre chose encore...
Bir şeyin doğru olduğu kanısına nasıl varıyorsunuz sorusuyla ilişkili olan bir başka şey daha var. Bu şey hakkında farklı dinlerin farklı teorileri olduğunu görüyor, ve merak etmeye başlıyorsunuz.
Et aussi, une autre chose, qui a à voir avec la question de comment savoir si une chose est vraie, et si toutes les différentes religions ont des théories différentes sur la question alors on commence à se poser des questions.