Başlıyor translate French
9,771 parallel translation
Sonra hapishane ağzına başlıyor işte.
Et puis il a commencé avec le discours de la prison.
Kafamda canlandırdığım resmi artık bunların hepsini unutmaya başlıyor gibiyim.
Le souvenir de son visage. Toutes ces choses qui commencent à m'échapper.
İç bölgedeki arazi zehirli ve birden milyarlar etmeye başlıyor kimsenin umurunda değil.
Des terrains pollués qui valent des millions? Tout le monde s'en fout.
Şimdi mantıklı gelmeye başlıyor değil mi?
On commence à y voir plus clair.
Çıktığım biri var ve sonbaharda okul başlıyor.
J'ai quelqu'un et je commence l'école d'art à l'automne.
Eyalet arazisi ormandan başlıyor.
Le terrain de l'état commence au niveau de la fôret.
Aynaların kırılması başlıyor.
La destruction des miroirs commence.
İlaçlarına başlıyor.
Il va prendre ses médocs.
Birkaç kavga oldu ve iki haftadır durmak bilmeyen sorunları da düşünürsek sanırım herkes aklını yitirmeye başlıyor.
Et bien, il y a eu quelques bagarres, et après 2 semaines de perturbations non stop, je crois que tout le monde déraille.
100 kere yiyince bıkmaya başlıyor insan.
À la 100ème fois, il se lassera.
Güzergah 26800 Mulholland Otoyolunda başlıyor.
Itinéraire pour 26800, Mulholland Highway.
Organların iflas etmeye başlıyor.
Vos organes vont commencé à s'effondrer.
Kardeşim görüşmeler daha yeni başlıyor.
Les négociations viennent de commencer.
Ateşkes için müzakereler bugün Tournious'ta başlıyor.
Un cessez-le-feu sera négocié aujourd'hui à Tournai.
Soylulaştırma başlıyor.
Le quartier s'embourgeoise.
Ne zaman kesmeye çalışsam kanamaya başlıyor.
Dès que j'essaie de couper, il saigne.
Faşizm böyle başlıyor işte.
Le fascisme commence ainsi.
... büyülü bir gece başlıyor. ~
Une nuit magique se prépare
- Şöyle bir kadın buluyorsun ve seninle aynı binada işe başlıyor ha?
- Que veux-tu dire? - Tu trouves une femme comme celle-ci, et elle vient travailler avec toi dans le même bâtiment?
Bir bara girmekten şikâyetçi olmam asla ama bu iyice boka sarmaya başlıyor.
Je suis dur à plaindre quand il s'agit d'aller dans un bar, mais ça devient ridicule.
- Sonra da işine başlıyor.
Et c'est ici que nous perdons sa trace.
Bu yüzden rüya görmeye başladığında sarsıntılar başlıyor.
Tu le mets de côté. C'est pour ça que, quand tu rêvais, les tremblements ont commencé.
Olaylar bu yüzden başlıyor.
- Non. C'est comme ça que ça commence.
Alet fazla çalışınca diz altı arterleri tehlikeli biçimde genişlemeye başlıyor.
En ralentissant les dispositifs, vous avez dangereusement prolongé l'artère poplitée.
Mesai saati 9'da başlıyor, tatlım.
La journée de travail commence à 9 heures, chérie.
Ve ben söyledikçe kalbin daha hızlı atmaya başlıyor.
Et je sais que plus j'en dis, plus ton cœur s'emballe.
Kura çekimi sonucu Başkan Underwood başlıyor.
Le Président Underwood commence.
Tur saat 1 : 00'de başlıyor.
La tournée commence à 13h.
Pekala, kızlar yeni dönem haftaya başlıyor, o yüzden ailenize Bayan Xo'yu çok sevdiğinizi söylemeyi unutmayın.
Ok les filles, on reprend la semaine prochaine. N'oubliez pas de dire à vos parents à quel point vous aimez Miss Xo.
Yeni dönem haftaya başlıyor.
La nouvelle session commence la semaine prochaine.
Salgın Leland Frost ile başlıyor.
La peste commence avec Leland Frost.
Bugün gibi birçok gün gördüm. Böyle şeyler bir süre sonra insanı etkilemeye başlıyor.
Beaucoup de jours comme aujourd'hui et... ce genre de chose, ça peut t'atteindre... après un certain temps.
İşte başlıyor.
Voilà.
Kadının adı Killer ile başlıyor.
Son nom commence par Killer.
Oyun başlıyor hazır olun!
Préparez-vous pour les jeux qui commencent!
Ve başlıyor.
Et c'est parti.
- Çok şükür. Yine kasılmalar başlıyor.
Ça recommence.
Bu jüri üyesi seni çok seviyor. Her konuştuğunda dik oturup gülümsemeye başlıyor.
Celui-ci te soutient : il se redresse et sourit quand tu parles.
- Herif gazlıyor, kovalamaca başlıyor.
Le type se tire, la chasse est ouverte.
- Okul 8'de başlıyor.
Les cours commencent à 8 heures.
İşte eğlence başlıyor.
Et maintenant le feu d'artifice.
Sanırım Emily'nin beyni işlemeye başlıyor.
Les effets du cerveau d'Emily commencent.
Emily'nin anne içgüdüleri kaybolmaya başlıyor ama o bebeği görmeliydim.
Les instincts maternelle d'Emily commencent à s'estomper, mais j'ai besoin de voir son bébé.
Gelsene, bizim dizi başlıyor.
Amène-toi. Notre série va commencer.
Vardiyası saat beşte başlıyor.
Il commence son service à 17h.
Toplantı 20 dakikaya başlıyor.
La réunion est dans 20 minutes.
Bu inanılmaz makine gökyüzüne çıktığında iki aşamalı özgün işlem başlıyor.
Maintenant, quand cette incroyable machine prend vers le ciel, c'est un procédé breveté en deux étapes.
Eğer ona yan bakarsan ağlamaya başlıyor.
Elle pleure si vous la regardez de travers,
Sonra da, Kral çamurda boğulmaya başlıyor.
La figure dans 50 cm de boue, en train de se noyer.
Yeni bir hikaye başlıyor.
Une nouvelle histoire qui commence.
- İşte yine başlıyor. - Bunu çözmem için zamana ihtiyacım var.
- J'ai besoin que le temps s'arrête.