Beaucoup translate French
121,263 parallel translation
Çok teşekkürler.
Merci beaucoup.
İşte burada elimizde olan kayıp kişilerin dosyası ve Izzy Williams'ın fakat ne yazık ki o kadar fazla değil.
C'est la liste des personnes disparues en rapport avec Izzy Wiliams, mais malheureusement... - Ce n'est pas beaucoup.
Evet, biz çok egzersiz yapıyoruzda.
Oui, on travaille beaucoup.
Sitenize baktık, hızlı para kazanabileceğimizi yazıyordu.
On a regardé votre site web, il est dit qu'on peut se faire beaucoup d'argent rapidement.
Orada onaylamadığım bir çok şey vardı.
Il y avait beaucoup de choses avec lesquelles je n'étais pas d'accord.
Çok silah.
Beaucoup d'armes.
- İki saat, çok büyük bir bağlılık.
Deux heures demandent beaucoup de volonté.
Hayır, demek istediğim şey, büyük hayranınızım.
Je voulais dire que... je vous admire beaucoup.
Deden, tanıdığım en cesur adamlardan biridir.
Ton grand-père fait preuve de beaucoup de courage.
İçimden bir ses Gertrude'un senden çok hoşlanmadığını söylüyor.
J'ai l'impression que Gertrude ne t'aime pas beaucoup.
Hepsi sizden çok övgüyle bahsetti.
Ils disent beaucoup de bien de vous.
Bu grup da sizden çok övgüyle bahsediyor.
Et ce groupe dit beaucoup de bien de vous.
Muhtemelen güçlerimi şimdi kullanmak canımı çok acıtır.
Je souffrirais probablement beaucoup si j'utilisais mes pouvoirs maintenant.
O olması gerekenden daha fazla kibar.
Elle est beaucoup trop polie.
Kulağa öyle geliyor ki bu akşam çok eğleneceksiniz.
On dirait que vous allez beaucoup vous amuser ce soir.
Başkalarının inanmadığı bir çok insana sen inanıyorsun.
Tu crois en beaucoup de gens en lesquels les autres ne croient pas.
fakat o bir kişi ben olunca bu daha da zor.
mais quand ce quelqu'un est moi... C'est beaucoup plus difficile.
Ve sen aşırı eleştiricisin.
Et toi tu critiques beaucoup.
Evet, aslında baya çok.
Beaucoup, en fait.
Uzaylıların ve insanların bir araya gelmemesini isteyen çok kişi var biliyorum.
Beaucoup de personne pensent que les humains et les aliens ne devraient pas se mélanger.
Benden daha çok şey yapmış.
Elle a fait beaucoup plus que moi.
Çok dırdır hatırlar gibiyim.
Je me souviens de beaucoup de plaintes.
Onlara çok şey borçluyum.
Je leur dois beaucoup.
Bir çok yaşam senin sayende daha iyi olacak.
Beaucoup de vies iront mieux grâce à toi.
Bir çok şeyi vermek istemediğini duydun.
Vous l'avez entendue retenir beaucoup d'informations.
Alex beni dinle fazla zaman yok.
Alex, écoute moi, il n'y a plus beaucoup de temps.
Beni üç kağıda getirmek için bir sürü fırsatın vardı.
Je veux dire, tu as eu beaucoup d'autres occasions de me duper.
Evet, Picasso'ya galaksilerarası hayran kalınması ne güzel.
L'art sur Terre rapporte beaucoup d'argent. Oui, c'est sympa que picasso soit admiré intergalactiquement
Çünkü çoğumuzun olmuyor.
car beaucoup d'entre nous ne l'ont pas.
Anlaşılan o ki kitaplarda, YouTube videolarından daha kullanışlı bilgiler var.
Il s'avère que les livres ont beaucoup plus d'informations utiles que YouTube.
- Yıllar oldu.
- Beaucoup d'années.
Bunun hakkında çok düşündüm.
J'ai beaucoup pensé à ça.
Seni tekrar görmeleri onlara çok anlam ifade eder.
Cela signifie beaucoup de t'avoir de retour.
Benim üzerimde pek bir etkisi yok.
N'a pas beaucoup d'effet sur moi.
Herkes için çok fedekarlık gösteriyorsun ve...
Tu sacrifies beaucoup pour les autres et...
Bir çok küçük patlamalar ve güzel zamanlardı.
C'était beaucoup de petites explosions et de bons moments.
Ama bu bir çok acı verici şeyi ortaya çıkaracak ve rahat edebileceğimden emin değilim.
Mais ça va juste ramener beaucoup de choses douloureuses, et je ne suis pas sûre que je puisse le revivre.
Farklılıklarımız olduğunu biliyorum fakat senden çok şey öğrendim.
Je sais que nous avons nos différences... Mais j'ai appris beaucoup de vous.
Ve kendisi bu nanobotların başarısını arkasına aldığında çok parası var.
Et elle a beaucoup d'argent qui provient du succès des nanobots.
Kayıp vermek aileme garip şeyler yapıyor ve ben çok insan kaybettim.
Les pertes font faire des choses étranges à ma famille. Et j'ai perdu beaucoup de gens.
Hakkımda daha bilmediğin çok şey var Danvers.
Il y a beaucoup de chose que tu ne sais pas sur moi, Danvers.
Aslına bakarsan daha çok bir aile dramı var.
Apparemment, il y a eu beaucoup de problèmes familiaux.
Rick'in bütün bu özsaygısını Peter Thompson'a bağladığını biliyoruz.
On sait que Rick a beaucoup d'estime envers Peter Thompson.
Hayatında bir çok kötü şey yapmış olabilirsin ama gurur duyabileceğin bir şey yaptın.
Vous avez fait beaucoup de mauvaises choses dans votre vie, Mais vous avez fait une chose dont vous pouvez être fier,
Geçit, gezegenine büyük ölçüde yardımcı olacak ve benim de evime gitmemi sağlayacak.
Le portail aiderait beaucoup votre planète Et ça me permettrait de rentrer chez moi
Yok be dostum, çok faydamız dokunuyor.
Mec, on est... On fait beaucoup de bien ici.
DEO'da bir çok şey için tarama yaparız.
Oui. Ici au DEO, on scanne pour beaucoup de chose.
Gittiğim okulda benim gibi görünen fazla kişi yoktu.
Je suis allé dans une école où il n'y avait pas beaucoup de gens comme moi.
Sana bir çok şey söyledim.
Je t'ai dis beaucoup de choses.
Çünkü sana çok şey borçluyum.
Parce que je te dois beaucoup...
Çok.
Beaucoup.