Beyinsiz translate French
711 parallel translation
- Tabii ki beyinsiz.
Oh!
Seni şiş göbekli beyinsiz.
Vous n'êtes qu'un cornichon ventru.
Bir gün iyi bir imparator olacaksın, seni beyinsiz!
Tu seras un bien piètre empereur, pauvre idiot!
Connie Allenbury'den bahsediyoruz... uluslararası çapkın beyinsiz şımarık zengin kızı!
Une fille de riche, gâtée et sans cervelle!
- Beyinsiz bile daha iyisini yapardı.
- Un débutant simplet aurait fait mieux.
Ama beyinsiz bazı kimseler çok konuşurlar, değil mi?
Il y a des tas de gens sans cervelle qui parlent sans cesse.
- Şimdi neden bana sinirleniyorsun ki? Senin gibi bir beyinsiz ile beraberken beynimi kullanmamın ne anlamı kalıyor ki?
Pourquoi je cogite pour une idiote pareille?
Ağladığım yok beyinsiz, gülüyorum!
Je ne pleure pas, imbécile, je ris!
Tanrım, beyinsiz bir hayvan bile daha fazla acı çekerdi.
Une bête privée de raison eût pleuré davantage!
O ve onun faşist üstün insanları beyinsiz katillerdi.
Ses surhommes, tous des fascistes, étaient des meurtriers sans cervelle.
Her korku ve yıkım insanları beyinsiz, ruhsuz robotlar sürüsüne çevirme girişimlerinden gelmiştir.
Tous les carnages et les destructions sont nés de tentatives de transformer l'homme en robot.
O aşağılık beyinsiz, sana ne yaptı böyle?
Regarde ce que cette salope a fait de toi!
Dört saattir bekliyordum seni beyinsiz!
Toi aussi, tu t'en mêles? Quatre heures que je t'attends, idiot frénétique!
Aptal! Beyinsiz!
Gros dégoûtant!
Böyle bir şey yapamazsınız. Otur, beyinsiz.
J'ai une offre à te faire.
Sen kimsin ki selam veriyorsun? Seni değersiz, sahtekar, beyinsiz ahmak.
À qui dis-tu bonsoir, triple idiot?
Öyle kolayca? Seni beyinsiz ahmak!
Juste comme ça, triple idiot!
Ne kadar da beyinsiz bir aptal.
Quelle pauvre idiote.
Beyinsiz herifler!
Ces cochons...
Seni beyinsiz!
Espèce de débile sans cerveau.
"... beyinsiz yaşlı cadı... "
La mémé gâteuse "!
Dikkatini bana ver seni beyinsiz ve tatlı düldül.
Attention! Un peu de cervelle, ma douce.
Nedenini bilmek ister misin? Çünkü oğlun sorumsuz, küstah, eğlence düşkünü ve kötü niyetli biri. Beyinsiz olduğundan yola gelmesi mümkün değil.
Parce que votre fils, Sylvester, est un bon à rien irresponsable, une grande gueule qui n'a pas de parole, et s'il n'est pas un escroc, c'est uniquement parce qu'il n'a pas assez de cervelle ni d'ambition pour cela.
Ne kalpsiz, pis, beyinsiz bir iş.
Elle n'a donc ni cœur ni cervelle!
O bir beyinsiz.
Cet homme est un idiot.
Bu yarış havacılığa faydalı olsun diye düzenlendi... beyinsiz, kemik kafalı avanaklar keyif uçuşları yaptırsın diye değil.
Cette course doit servir l'aviation. Et non les aventures galantes d'un simple d'esprit!
Şimdi, bunu gerçekleştirmek için, cezalandırmak amacıyla buraya davet edilen suçlular arasından beyinsiz bir ortak bulmam gerekiyordu. Ölüm korkusu aptalca işbirliği yapmasını sağlayacak birine ihtiyacım vardı.
Pour y arriver, il me fallait un complice involontaire parmi les criminels promis au châtiment et qui, par crainte de la mort, m'obéirait aveuglément.
Beyinsiz.
Qu'est-ce que tu fais, bourrique!
- Dikkat et beyinsiz! - Beni rahat bırak.
- Mais fais attention!
Sana borç para verecek kadar beyinsiz olan kim peki?
Qui t'en prête encore?
- Onlar beyinsiz.
- Ils en sont pas capables.
O alt tarafi beyinsiz, aptal, köylü karinin teki.
Il n'y a pas plus stupide.
Bana bak, sen büyük şehirde parayla oynuyor ve karşılıksız çeklerle uğraşıyor olabilirsin ; ama biz köylüler de tam beyinsiz sayılmayız.
En ville, vous pensez qu'à contourner les règles.
Seni beyinsiz!
Espèce de stupide idiot!
Sen beyinsiz falan mısın, Moureen Cassidy?
Tu n'as donc rien dans la cervelle, Moureen Cassidy? De la rigolade.
Seni beyinsiz!
Sale garce!
Yüzlerce beyinsiz partide lâf ebeliği yapan diliniz var.
Vous êtes le beau parleur de soirées sans âme.
- Herkes bilir benim beyinsiz olduğumu ya!
presque aucune. Tout le monde sait que je n'ai pas de cerveau.
Bu sadece beyinsiz bir genç.
Ce sont là nos mécènes?
Sen sadece beyinsiz bir kadınsın.
VOUS N'ETES QU'UNE FEMME SANS CERVELLE.
Şimdi o ortalıkta dolaşıyor ve elimde sadece beyinsiz bir dedektif uyuşturucu bağımlısı homoseksüeller gibi polis tarafından içerde tutulan bir adam ve enkaza dönüşmüş bir araba var.
Lui, il a filé, et moi je me retrouve avec un agent blessé, un autre retenu par la police comme homosexuel toxicomane et une voiture cassée.
Balon şeklinde, beyinsiz lanet olası bir ot parçası.
Une espèce de légume décérébré en forme de ballon.
Beyinsiz komünist.
Mais quel idiot de Rouge.
Ne halt ediyorsun? Seni beyinsiz!
Ça, ça vous connaît, bande d'incapables, foutre votre merde partout du matin au soir!
Tanrı aşkına, beyinsiz piç geri gidiyor.
Nom de Dieu, cet abruti fait marche arrière.
Tüm o beyinsiz herifleri haklamak için beni seçmesi benim suçum değildi ya?
Non, en fait elle m'a choisi pour mon esprit faible.
Bu eski mit, çalışan sınıfı beyinsiz diye damgalamak için icat edildi.
C'est un conte de fées, inventé pour présenter les ouvriers comme des brutes.
Katıksız, çocuksu, beyinsiz aptallığınız.
Une imbécillité purement enfantine.
Michigan Tugayının başında ordudaki en sorumsuz ve beyinsiz üsteğmen var.
Qui est-ce? Dieu nous aide!
Beyinsiz!
Attaque-moi modérément!
Beyinsiz!
Salaud!