Bientot translate French
32,157 parallel translation
Bayan Shropshire'la kitap sözleşmenizi fesheden belgeleri hazırlıyoruz, yakında elinize ulaşır.
Mon cabinet prépare des papiers que vous recevrez bientôt annulant votre contrat avec Mme Shropshire.
- Görüşürüz. - Görüşürüz.
- À bientôt.
Görüşürüz.
À bientôt.
- Görüşürüz.
- À bientôt.
- En kısa zamanda.
- Bientôt.
Annen şu anda bizimle gelemez, ama yakında umarım gelecek.
Maman ne peut pas encore venir, mais avec de la chance, bientôt.
Umarım çok yakında bize katılır.
J'espère qu'elle nous rejoindra très bientôt.
O, artık kontrolden çıkmış olabilir.
Elle pourrait bientôt perdre le contrôle.
Evet, toplum çökmenin eşiğinde ve vakti gelince hazır olmayı kendine görev biliyor.
Il est convaincu que la société actuelle va bientôt s'effondrer et qu'il se doit d'être prêt.
Hayır, dışarda şu anda, ama eğer bekleyeceksen, çok sürmez gelir.
Il est sorti, mais devrait revenir bientôt, si vous voulez l'attendre.
Bu iş yakında bitecek o veya bu şekilde.
Tout cela sera bientôt fini, d'une manière ou d'une autre.
Teşekkür ederim. Hoşça kalın.
Merci, à bientôt.
- Görüşmek üzere.
- A bientôt. - Si Dieu le veut.
Çok yakında taşınıyorsunuz. Birlikte yapılacak güzel bir aktivite olurdu.
Vous allez bientôt déménager, on passerait un bon moment.
Hemen olmasa da söyleyeceğim.
Bientôt. Mais pas tout de suite.
- Birkaç güne.
Bientôt.
- Yakında ziyaretimize gelecek misin?
Vous viendrez nous voir bientôt? J'adorerais.
Yapacağım. Yakında.
Bientôt.
Yakın çok uzakta.
Bientôt, c'est déjà trop loin.
Ama eli kulağındadır.
Mais bientôt.
- Geliyor musun?
- Bientôt?
Eski eşi olmak üzere.
Bientôt ex-épouse.
Neredeyse 40 yaşındayım ve tek aile olma şansımı kaçırmak üzereyim.
J'ai bientôt 40 ans et je vais perdre ma seule chance de fonder une famille.
Sonraki buluşmamız bu kadar çabuk mu?
Un autre rendez-vous bientôt?
Yakında benim olacak bir şeye zarar verdirtme!
Ne me fais pas abîmer ce qui sera bientôt à moi!
- Yakında yeniden dirilecektir.
- Il va revenir bientôt.
Günün birinde kendi çocuğumuz olacak ve ortada hiçbir soru işareti kalmayacak. Sen de babanın kulaklarını ve büyükannenin büyükannenin çenesini göreceksin onda.
Bientôt, tout cela changera et on ne se posera pas de questions et tu verras les oreilles de ton père et... le menton de ta grand-mère.
Hamilesin, er ya da geç anlayacaktır.
Tu es enceinte de six mois. Elle va bientôt le découvrir.
Biraz daha dayan Kyle. Bitmek üzere.
Restez là, Kyle. c'est bientôt fini.
Öyle ama yakın zamanda evden atmayı düşünmüyorum.
Elle l'est. Mais je ne prévois pas de la virer bientôt.
Evimin sana çok gerçekçi geleceğini biliyordum şimdi artık benim evim bile olmayacak burası.
Je savais que mon appartement serait trop réel pour toi, et bientôt, ça ne sera plus mon appartement.
Kısa sürede taburcu edilecek.
Elle sortira bientôt.
Çok yakında evleneceğiz.
On sera bientôt mariés.
Benim adım Seth ve yakında açılacak olan Seth's Libertine restoranının sahibiyim.
Je m'appelle Seth, je suis le propriétaire du restaurant qui ouvrira bientôt, le Libertine.
Sen, Joon Park'sın ve bu dizi de bitmek üzere, değil mi?
Tu es Joon Park et cette série est bientôt finie, pas vrai?
Görüşürüz o zaman.
À bientôt.
Ben gidiyorum. Siz dahiler normalseniz, bu türün sonu tükenmeye doğru gidiyor.
Et si c'est vous qui êtes normaux, l'espèce va bientôt s'éteindre!
Hepinizin bildiği gibi sevgili eşim bundan böyle Teğmen Mountbatten değil Binbaşı Mountbatten olarak bilinecek.
Comme vous le savez tous, mon cher époux ne sera bientôt plus le lieutenant Mountbatten, mais le lieutenant-commandant Mountbatten.
Bir sürü işim var.
J'ai plein de choses qui vont bientôt arriver.
Bak, ben gerçekten... Gerçekten şu an konuşamam ama bana verdiğin vitaminleri bitirmek üzereyim.
Je ne peux pas vraiment parler pour l'instant, mais je suis bientôt à court de ces vitamines que tu m'as données.
Az sonra geleceğini mi söyledi?
- Elle a dit qu'elle revenait bientôt?
Kocanız kısa sürede uyanacaktır. O zaman daha fazlasını öğrenebileceğiz.
Votre mari va bientôt se réveiller et on en saura plus.
İşiniz bitiyor mu?
Vous avez bientôt fini?
Yakinda irkçiligimizi ve cinsiyetçiligimizi reddeden mükemmel bir kelime dagarcigimiz olacak.
Bientôt on aura le vocabulaire parfait pour nier notre racisme et notre sexisme.
- Görüsürüz.
- À bientôt.
- Görüsürüz. Memnuniyetle.
- C'était un plaisir, à bientôt.
- Pekala. Görüsürüz.
- Ouais, à bientôt.
Yakında gelip seni ziyaret edeceğiz, tamam mı?
Nous reviendrons te voir bientôt, d'accord?
Umarım her şey yolundadır... Yakında görüşürüz, tamam mı? Kocaman sarıldım.
J'espère que tout va bien et... qu'on se verra bientôt, d'accord?
Sonra konuşuruz.
On se parle bientôt.
Anlamak üzereyiz.
On va bientôt le savoir.