Boktan translate French
7,117 parallel translation
Reenkarnasyona ve diğer boktan şeylere inanıyorsun.
Tu crois en la réincarnation et toute cette merde.
Boktan bir durumdasın.
Tu es dans une situation merdique.
Boktan bir durum.
Ca craint.
Bir çocuğun nasıl boktan bir fakirhanede büyüdüğü ve sıkı çalışmayla basamakları nasıl tırmandığı ile ilgili.
La façon dont un garçon a grandi dans un trou à rat et a gravi les échelons en travaillant dur.
Çok boktan bir hareketti.
C'était vraiment une chose merdique à faire.
Bu boktan yeri yıkarak kazandığım parayla milletin cebine 50'şer dolar koyuyorum.
Hey, l'argent que je gagne en détruisant cet endroit de merde me permet de mettre 50 dollars sur les Royals.
Burayı o kadar boktan hâle getireceğim ki kimse burada oturmak istemeyecek.
Je vais rendre cet endroit encore plus à chier, et plus personne voudra vivre ici.
İğrenç, boktan bir sahneydi.
C'était une scène d'horreur.
Rachel, Joe Henderson boktan bir davacı, ama bu onların bir şeyleri saklamadığını kanitlamaz.
Rachel, juste parce que Joe Henderson est, un plaintif bidon, ça ne veux pas dire, qu'ils n'ont pas étouffer les choses.
Mormon mu oldun şimdi de? Bebeği alacak aile için boktan ve sıkıcı kıyafetler giymem lazım.
Je devoir porter vêtements de merde et chiants pour parents d'adoption.
Kim Montana Eyaletindeki boktan yaşlı bir herif tarfından adına leke sürülmesini ister ki?
Qui veut voir son nom trainer dans la boue par un vieil enculé du grand état du Montana?
Böyle boktan bir durum annesiyle babasını nasıl mahvetmesin ki?
Comment papa et maman ont pu tenir?
Riley, bu dünyada gerçekten olan bitenleri ve ne kadar boktan olduğunu gören herkes için geçici veya kalıcı olarak nalları dikmek mantıklı olan tek seçenektir, canımın içi.
Tous ceux qui voient ce qui se passe dans le monde savent à quel point il déconne. Du coup, chercher à partir de façon temporaire ou permanente, franchement, c'est le seul choix logique.
Senin boktan ülken bizimkinin içine ediyor.
Ton pays de merde nous ruine.
Peki. Boktan bir manzara olarak düşünülebilir mi?
Pourrait-on considérer cette vue comme merdique?
Boktan bir manzara standartıyla?
Dans la moyenne des vues merdiques?
Boktan konuşmamıza dayanamıyor.
Il déteste ces conneries. Ah!
Her şeyi boktan bir "Senin annen" şakasına çevirme.
Au lieu de tout tourner en blagues sur "ta mère".
O boktan arabanı kaç kere tamir etti?
Il répare sans arrêt ta caisse pourrie.
- Arabam boktan değil.
- Elle est pas pourrie.
- Evet, boktan.
- C'est un tas de tôle.
Gorunen o ki neye oncelik taniyacaginiz konusunda boktan bir anlayisiniz var.
Tes priorités craignent.
Jack iyi bir hirsiz Fiona. Ama boktan biri.
Jack est un bon acolyte Fiona, mais c'est un connard.
Hâlâ bu boktan yerde yaşadığım gerçeğini değiştirmiyorum.
Et ça ne change rien au fait que je vis toujours dans un tas de merde.
Aklında boktan durumumuz yerine kızlar olmasına sevindim.
Je suis contente que tu penses aux poulettes dans notre situation de merde.
Boktan metaforunu istemiyorum.
Je ne veux rien avoir à faire avec ta fichue métaphore.
Boktan bir polissin. Farkındasın, değil mi?
Vous êtes un mauvais flic, vous savez?
- Boktan bir yer.
- Gand? C'est pourri.
Boktan tabuta o çocuğu gömeceğim.
Sam, vous êtes un tas de choses stupides, mais pas un mouchard.
- Boktan bir yalan bu.
- C'est un putain de mensonge.
Bunlar senin iş yaptığın boktan insanlar, değil mi?
C'est le genre de milieu que tu fréquentes, non?
Ne kadar boktan biriymişsin!
Espèce de salaud!
O boktan kutuyu ayıkladım.
J'ai démonté son tacot.
Gerçekten boktan bir durumdu.
C'est vraiment tordu.
Boktan bir hayatı vardı ve şu an çok sefil bir durumda.
Elle a eu une vie pourrie et elle est malheureuse.
Jackie tutuklandığında yanında bir sürü boktan hap varmış.
Jackie a été arrêtée avec une flopée de pilules.
- boktan.
- A chier.
Boktan bir an yaşıyorum.
J'ai un problème.
Şimdi de boktan kurtarmamız lazım, değil mi dedektif?
Et nous devons donc démerder tout ça, n'est-ce pas?
Hayatýmýzý mahvedip boktan genlerini bize aktaracak kadar kaldý ama.
Elle est restée assez pour ruiner nos vies et nous passer ses gênes pourris.
Sonuna kadar uðraþmaman, mesafe býrakman falan boktan bir durum biraz, deðil mi?
Tu sais, ce truc que tu fais, lui laisser de l'espace, c'est un peu niqué, hein?
Herkesin paniðe kapýlmasýný anlýyorum ama sen de kýsa süre önce çok boktan zamanlar geçirdin. Kimse seni hastaneye yatýrmayý veya sana ömrün boyunca ilaç vermeyi düþünmedi.
Je comprends pourquoi tout le monde flippe, mais, je veux dire, t'as merdé y a pas si longtemps et personne s'en est pris à toi ou n'a essayé de te médicamenter.
Tamam, ben pisliğin tekiyim ama şu boktan hayatımda sahip olduğum tek şey o çocuk.
Je suis une merde. Mon fils, c'est tout ce que j'ai.
Belki de güneşin altında boktan rehin işleriyle uğraşmışımdır.
Ou à chercher des infos chez des prêteurs sur gages.
Çok boktan şeyler görmüşsün.
T'as vu le pire.
Suçlu iadesi boktan.
Pas d'extraditions!
Ne boktan şey değil mi?
Ce serait pas baisé?
Boktan iş için boktan para.
Salaire de merde pour travail de merde.
- Öyle, boktan bir durum, değil mi? - Aynen.
Ouais un vrai merdier.
Boktan ücretlerle çalışmaya zorlandılar.
Forcés à travailler pour un salaire de merde.
Şu adam yine ararsa söyle, boktan malını başka yerde satsın.
Si ce mec rappelle, dis-lui d'aller vendre ses salades ailleurs.