English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bond

Bond translate French

2,228 parallel translation
- Hoş geldiniz, Bay Bond.
Bienvenue.
Sanırım şansınız artıyor, Bay Bond.
Vos chances s'améliorent, M. Bond.
Yoksa Bond mu?
Ou Bond?
Sıra sizde, Bay Bond.
A vous de parler, M. Bond.
Gömleğinizi değiştirmişsiniz, Bay Bond.
Vous avez changé de chemise.
Sizde, Bay Bond.
A vous de parler, M. Bond.
Blöfüne karşılık vermek için Bond rest çekmeli.
Bond va devoir aller à tapis pour éventer le bluff.
Blöf yaptığımı düşünmüş olmalısınız, Bay Bond.
Vous avez dû croire que je bluffais.
Bond zehirlendi.
Bond a été empoisonné.
Mavi şırıngayı al, Bond. Boynunun ortasından, damarına zerk et.
Le combi-pen bleu, au milieu du cou, dans la veine.
Bay Bond kazandı.
M. Bond gagne.
Tuhaf adamsın, Bay Bond.
Vous êtes un vrai comique, M. Bond.
Ben James Bond, Bay Mendel lütfen.
James Bond pour M. Mendel.
Şirketinizin bize verdiği hesap numarasına transfer edildi, Bay Bond.
Il a été transféré sur le compte indiqué par vos supérieurs.
Bir sorun mu var, Bay Bond?
Un problème, M. Bond?
Adım Bond.
Je m'appelle Bond.
James Bond.
James Bond.
Zamanda 69 dakika geri gittiniz, bayım. Ve bir noktada gelecekteki sizle geçmişteki siz birbirleriyle karşılaştı.
Vous avez fait un bond temporel arrière de 69 minutes, faisant que votre vous du futur... et votre vous du passé se rencontrent.
Bana... James Bond'u hatırlatıyorsun.
Tu me fais penser à James Bond.
Sen Bond'unu biliyorsun.
Un spécialiste de Bond.
James Bond derken tam olarak kimi ima ettiğini anlamadım.
mais j'ignore qui tu avais en tête quand tu as évoqué James Bond.
Çünkü önceden bana, sana James Bond'u anımsattığımı söylemiştin ve bunun da, şimdiye kadar birinin bana dediği en güzel şey olduğunu söylemiştim. Doğal olarak var say...
Quand tu as dit que je te faisais penser à James Bond... et j'ai dit que personne ne m'avait jamais fait un si beau compliment... j'ai bien sûr supposé...
Çünkü konuştuğunu düşündüğüm adam hakkında konuşmuyor olsaydın, başka birisi olduğu yanlışına düşecektim çünkü aklımda sadece bir tane Bond var.
Car si tu penses à quelqu'un d'autre que celui auquel je pense... alors tu me prends pour un autre... car pour moi il n'y a qu'un Bond.
- Sen mi? Tek James Bond... - Timothy Dalton.
Le seul James Bond, c'est Timothy Dalton.
Zafere ulaşmak için ; bu yıl, büyük ileriye sıçrama yılı olsun.
Que cette année soit celle du grand bond en avant, qui nous conduira aux portes de la victoire.
Bu kariyerindeki en büyük yükselme olacak.
Ce sera le plus grand bond de votre carri � re.
Bu senin şirketinin çok büyük yararına olacak.
Ce sera un grand bond pour votre soci � t �.
Kariyerim için çok önemli olduğunu biliyorum.
Je sais que ce sera un grand bond pour ma carri � re.
Beni ekti.
- Il m'a fait faux bond.
- James Bond işi.
- Comme dans James Bond.
Şerif bile öldü
J'ai jamais su saisir la balle au bond.
Arkadaşın bugün geleceğe benzemiyor.
On dirait que ton ami va nous faire faux bond aujourd'hui.
Hepimiz ayağa fırladık. Kenan yerde çırpınıyordu.
On s'est tous levés d'un bond pour voir.
Sanki James Bond da kendisini kanıtlayacak.
Ils se prennent tous pour James Bond.
Bir taraftan ötekine atlayabilirim.
Je peux atteindre l'autre quai d'un bond.
İbne James Bond'un kasedini bıraktığımı söylemeyi unuttum.
Dès que ton cul sera sous terre. J'ai oublié de le dire sur le film à la James Bond que je t'ai laissé.
Fazla kalamadığımız için kusura bakma.
Pardon de te faire faux bond.
Eğer gelir kaybı şirketleri endişelendirseydi elektrikli araçlar asıl sorunu getirecekti :
Toyota dit que ses ventes d'hybrides feront un bond de 50 % Si la perte de revenus préoccupe les constructeurs, la voiture électrique posait un tout autre problème. ; la voiture électrique posait un tout autre problème. ;
Ve bir daha tişört giymeye kalkışma.
Et ne fais pas faux bond encore une fois.
Evet, hatta daha bu sabah biraz Gold Bond sürdüm.
Ouais, j'ai mis un peu de Gold Bond ce matin.
Fakat, küresel ısınma konusunda uzmanlaşmış bilim adamları, bu bilgisayar örneklerinden yola çıkarak, uzun zaman önce bu değerlerin arttığını bildirdiler.
Mais les spécialistes du réchauffement ont depuis longtemps des modèles informatiques prédisant ce bond des écarts de température.
Bunu sisteminizden çıkarmadıkça asla evrimci perspektiften başarılı olamazsınız.
Donc, tant que tu n'élimines pas cela de ton système tu ne peux pas faire un bond en avant d'une perspective évolutioniste.
- Üzgünüm hayal kırıklığına duyuyorum.
- Désolé de vous faire faux bond.
Söyle bakalım Jane Bond, senin izini nasıl bulacağız?
Alors dis-nous, Jane Bond, comment devons-nous te pister, hein?
Dr. Reid, neden Bay Baum`da diabet ve yüksek kan basıncı ortaya çıktı?
Dr. Reid, pourquoi est ce que M. Bond a développé un diabète de type I et de l'hypertension en même temps?
Barry Bonds`tan bile daha büyük bir hilekar olduğum ortaya çıkacak.
Ils les lanceront aussi vite que Barry Bond!
Yine de koştuğu yarışları kazanmasını seviyorum.
Quand même, j'adore quand Bond gagne au jeu auquel il joue.
- Pete Bond, evet.
- Pete Bond, oui.
Bond mu?
Bond? Oui.
Peter Bond.
Peter Bond.
Çeviri : bond Bu bölümdeki tüm konteynerlerin yerinde kontrol edilmesini istiyorum.
Que tous les containers de ce pont soient fouillés.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]