English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bone

Bone translate French

477 parallel translation
Adınız Bone mu demiştiniz.
Vous dites vous appeler Os.
Adı Bone değil mi?
Jerry? Il ne s'appelle pas Os?
Küçük hanım, burada sadece Bayan Random olduğunu söyleyip duran bir kadın Bone adında bir gangster, "bebek yüz" Horace diye bir adam...
Nous n'avons qu'une vieille folle qui prétend être Mme Random. Un gangster nommé Os et son complice...
Taktığın o bone onları kaygılandırıyor.
Votre chapeau va leur faire faire du mouron.
Bir bone için seninle evlenmem.
N'espérez pas m'épouser.
Bu civardaki kadınlar küçük bir bone takarlar. Gençlerin ise başı açıktır.
Ici, les femmes mettent des bonnets, et les filles, rien.
Bu öykü 20. yüzyılın hemen başlarında Londra'da Hangover Meydanı, 12 Numarada yaşamış, İngiliz Müzik Arşivinde ünlü bir besteci olarak yer almış
Ceci est l'histoire de George Harvey Bone, qui habitait au 12, place Hangover, Londres, S.O., au début du XXe siècle.
George Harvey Bone'u anlatır.
Le Catalogue britannique de la musique le cite comme un compositeur éminent.
- Hayır, evinize gidebilirsiniz, Bay Bone.
- Je vous attends ici? - Vous pouvez rentrer, M. Bone.
İşte ceketiniz, Mr. Bone.
Voilà votre manteau.
Bay Bone bunu yapmış ise, bizim bunu ispatlamamız mümkün değil.
si M. Bone est le coupable, on ne pourrait pas le prouver.
Mr. Bone sizdeki bu mizaç değişikliği için epeydir düşünüyorum
J'ai réfléchi à ces états qui vous affligent, M. Bone.
- Bu bey George Bone.
- Oh, c'est George Bone.
Buna gerçekten çok sevinirim, Bay Bone.
Je vous en serais très reconnaissante, M. Bone.
- Bu George Bone.
- Voici George Bone.
George Harvey Bone, besteci.
- Merci. George Harvey Bone, le compositeur.
Evet, George Bone.
Oui, George Bone. J'ai entendu votre "Sonate du printemps."
- İyi geceler, Bay Bone.
- Merci.
- İyi geceler!
- Bonsoir, M. Bone.
- Mösyö Bone.
- Monsieur Bone!
Matmazel, Mösyö Bone burada!
Monsieur Bone est là!
Şimdi, buraya bak, benim sevgili Bone'um. Bir iki gün içinde herşey düzelecek.
Écoutez, mon cher Bone, ça ira mieux dans un jour ou deux.
Bay Bone, korkarım size kötü haberlerim var efendim.
M. Bone, j'ai peur d'avoir de mauvaises nouvelles.
Bu başka birşey, Bay Bone.
Autre chose, M. Bone.
Biz dostlarımızla iyi geçiniriz, Bay Bone.
- Merci. On y va, M. Bone.
Hanımefendiler ve beyefendiler... Bestecimiz, George Harvey Bone.
Mesdames et Messieurs, notre compositeur, George Harvey Bone.
Üzerinde'Loveday and Bone'yazan mavi bir minibüs.
Un camion bleu de Loveday and Bone.
Sana tüm maaşıma mal olsa da her zamankinden iki katı büyük ve güzel bir T-bone alacağım.
Je t'offre un steak géant!
Tatlım dur, bir T-bone bifteğinin aramıza girmesine izin veremezsin.
Arrête, on ne va quand même pas se fâcher.
Babaya don giydirmiş, bone takmışsın.
Ton père en caleçon avec un bonnet de bain.
- Her pazar sana bir bone alırım. - Açık dükkan bulursan eğer.
Je t'offrirai un chapeau tous les dimanches.
Kaplan kemikli şarap.
Du vin de Tiger-bone!
Kaplan kemikli şarap mı?
Du vin de Tiger-bone?
"Bone" yi yavaşça aç.
Ouvre délicatement le capot.
Biz ona bone değil, kaput deriz.
Ce n'est pas un capot, mais un coffre.
Buddy Guy, T-Bone Walker ve Chuck Berry bunun temellerini atmıştı.
Bon, des gens comme Buddy Guy, T-Bone Walker, ou Chuck Berry l'avaient déjà fait.
Bone.
Bone.
Marian Bone.
Marianne Bonnet.
Marion Bone nin babası İngiliz askeri general mış.
Marianne Bonnet. Son père était sous-lieutenant dans les chasseurs-alpins.
Oraya T-Bone Scappagione'nin cenazesine gitti.
Il est allé à l'enterrement de T-Bone Scappagione.
- T-Bone'dan neden hoşlanmıyordun?
- Pourquoi n'aimes-tu pas ce T-Bone?
Fakat T-Bone aile mezarlığına gömülmek istedi ben de kendisini buraya getirdim.
T-Bone voulait être enterré dans le cimetière familial et j'ai ramené sa dépouille.
T-Bone o kadar yıl boyunca bunu saklamış. Ben de alıp Cheers'e getirdim.
Ce vieux T-Bone, il l'avait conservé, alors je l'ai rapporté pour Cheers.
Gerçekten güzel bir törendi ama T-Bone hakkında pek bir şey söylemediler.
Le service était vraiment très bien, mais ils n'ont pas beaucoup parlé du vrai T-Bone.
Adama neden T-Bone denildiğini bile bilmiyorlardı.
Ils ne savaient même pas pourquoi on l'appelait T-Bone.
Niye T-Bone diyorlardı?
Pourquoi l'appelait-on T-Bone?
T-Bone'un dostlarını çağırırız ve böylece onu anabilirler.
On inviterait les copains de T-Bone et ils pourraient boire à sa mémoire.
Böylece herkes gerçek T-Bone'dan bahsedebilir.
Tout le monde pourrait parler du vrai T-Bone.
Hayır, Bay Bone.
Non, M. Bone.
- İyi geceler, Bay Bone.
- Bonsoir, M. Bone.
Oh, bone.
Le capot.
bones 200

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]