Bosse translate French
7,316 parallel translation
Yankees'de çalışmıyorum artık.
Je bosse plus pour les Yankees.
Onlar için çalışıyoruz.
On bosse pour eux.
Burada çalışan eleman.
Le type qui bosse ici.
Güvenlik işindeyim. Korumalık yapıyorum.
Je bosse comme garde du corps.
Biliyorsun işte. Sürekli çalışıyor.
Mais tu la connais, elle bosse sans arrêt.
Kim patron, kim işçi, E?
Putain, E. Qui bosse pour qui?
Ben banka için çalışıyorum.
Je bosse pour la banque.
Özel yükleniciyim.
Je bosse à mon compte.
Kardeşimin eski sevgilisi Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu'nda.
L'ex de mon frère bosse pour la SEC. Elle est venue à Vegas.
Karım kiracının işini yapmayacak.
Ma femme bosse pas pour des locataires.
Bu Elser sezgisel çalışıyor ve neredeyse hatasız ilerliyor.
Elser bosse intuitivement, avec précision.
Çalışıyorum, gördün mü?
C'est que je bosse, moi!
Gereğini yerine getiriyorum.
Je bosse, je bosse.
- Ne zamandır işsiz?
- Depuis quand elle bosse plus?
- Sus. Sıkıyordu zaten.
- J'aime pas, ça fait une bosse.
Ya o minibüsteki robotu bizim için çalışacak şekilde yeniden programlarsın ya da seni hemen vururuz.
Soit tu reprogrammes ce robot pour qu'il bosse pour nous, soit on te bute.
Henüz bir şey yok, hâlâ üstünde çalışıyorum.
Je bosse encore dessus.
Bir şey olmadı. Baron, Geoghan Davası'nı kurcalamamızı istiyor.
Donc, Baron veut que l'on bosse sur l'affaire Geoghan.
Küçük teknesini Kuzey Atlantik'te Norveçli balina avlama gemisi ile balina sürüsünün arasına konumlandırdı.
Il a placé son petit bateau dans l'Atlantique Nord, entre un baleinier norvégien et un banc de baleines à bosse.
Ben hayatta kalmaya çalışıyorum.
Je bosse, moi.
Çok gördün geçirdin.
T'as roulé ta bosse.
Bir yıldır seninle çalışıyorum.
Je bosse pour vous depuis un an.
- Hayır, Jess, ben ona çalışıyorum.
- Non, Jess, je bosse pour lui.
Daha önce onu öyle görmemiştim.
Je l'ai jamais vu comme ça. Il bosse presque pas depuis la Nouvelle-Orléans.
Üç yıl boyunca bu adama çalıştım ve
Ca fait trois ans que je bosse pour ce connard d'espingouin.
Bir süre önce, motor tamiri işindeyim.
Je bosse chez un petit garagiste.
Araştırmamızı yaparız. Her hareketi planlarız. Takım olarak çalışırız.
On étudie la question, on laisse rien au hasard et on bosse en équipe.
Bunca zamandır kirli federallere mi çalışıyordum?
Je bosse pour un flic pourri depuis le départ?
İşe erken gideceğim. Çok kalamam.
Je bosse tôt demain, je resterai pas longtemps.
ABD hükümeti için çalışıyorum.
Je bosse pour l'État de l'Ohio.
Yalnızca bir gece çalışması gerekiyor ve etrafta kızağı ve sihirli ren geyikleriyle uçuyor.
Il bosse qu'une nuit, à la cool sur son traîneau. Il a des rennes magiques.
- Çalıştığımız yer gibi bir yerde... yemek yemenin buradan $ 500 fazlaya mal olmasını açıklayabilir misin?
- Justifiez pourquoi ça coûte $ 500 de plus de manger dans un endroit où on bosse comme ça se fait dans un endroit comme ça.
Ratte patatesi ve trüf mantarı ile bir şey deniyorum.
Je bosse sur une, Ratte de pomme de terre et truffes.
- Küfürlü konuşmamı geliştiriyorum.
- Je bosse sur mes insultes.
- HM'de çalışıyor.
- Elle bosse chez HM.
Çünkü anlaşmıştık.
Parce qu'on était d'accord que je bosse pour que tu écrives ton bouquin.
Daha önce onunla çalıştım, gerçekten iyi bir dost.
J'ai bossé avec lui, et c'est un ami.
Elton John'la çalıştım. Otis Redding'le çalıştım.
J'ai bossé avec Elton John, avec Otis Redding.
Dur bakayım.
Voyons, j'ai bossé avec...
- Benim jenerasyonumdan kimseyle çalıştın mı?
T'as bossé avec quelqu'un ces 10 dernières années?
İşimiz burada. Çalışıyoruz.
- Ici, on bosse.
Tabii bunların hiçbiri mümkün olamazdı hayatımın kadını olmasa. Meteoroloji okumam için gece gündüz demeden çalıştı.
Rien de tout ça n'aurait été possible sans ma biquette adorée qui a bossé nuit et jour pour payer mes études.
Önceki şirkette Baum'la çalıştı ve onu neden kimsenin dinlemediğini anlamadı.
Il avait bossé avec Baum ailleurs et il l'admirait.
Finansal düzenlemede çalıştıktan sonra finans kurumunda çalışmanı engelleyen bir tür kanun olmalı, değil mi?
La loi doit interdire de travailler pour une banque après avoir bossé pour l'organisme de tutelle.
Jules için çalışıyorum.
Je bosse pour Jules.
Yoğun.
- Ça bosse.
Çalışma saati biter bitmez.
Quand elles ont bossé toute la journée
Hiç onlara çalışmamış.
Elle a jamais bossé là-bas.
Tüm çocukluğumu böyle yerlerde çalışarak geçirdim.
J'ai bossé dans un endroit comme ça quand j'étais gosse.
NYU dergisinde yazıları düzenlerdim.
J'ai bossé pour un journal étudiant.
Bugün iyiydiniz millet.
Vous avez bien bossé.