English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bout

Bout translate French

19,496 parallel translation
En azından bir kereliğine bile olsa bir işin sonunu adamakıllı getirelim.
Pour une fois, soyons polis jusqu'au bout.
İş başındaki insanlar kontrollerini kaybediyorlar.
Au travail, les gens sont pouss? s? bout.
'Numaranı göremiyorum, sonsuza dek elveda.'
Mais au bout du compte, notre heure sonnera.
Biliyorsun, hani senin bam telini bilen insanlar vardır ve sonra onun özel biri olduğunu bilirsin seni kahrolası bir yolun kenarından kendilerine nasıl çekeceklerini bilirler ve o da öyle yaptı, adamım o öyle- -
Il y a des gens qui savent comment te pousser? bout et il y a ceux qui ont le don de te provoquer jusqu'? ce que tu perdes compl?
Aslına bakarsanız, kontrolü elime aldım.
Franchement, je tiens le bon bout.
Bildiğiniz gibi, kontrolü elime aldım.
Vous savez... Je tiens le bon bout.
- İki yıl evlilikten sonra boşandılar.
Ils ont divorcé au bout de 2 ans. - Pourquoi ont-ils divorcé?
12 yıl sonra, hala bir insan gibi yaşamına devam etme şansın olur. Bundan daha fazlasında olmaz ama.
Au bout de 12 ans, tu en sortiras toujours humain.
Kaçakçı Yolu'nun sonunda. Bakın.
Au bout du sentier des contrebandiers.
Reva'dan sonraki sevgilinin bir pompalı tüfek alıp namlusunu çenene dayadığını ve tetiği çektiğini söylemiştin.
Ta nana de transition a pris une arme à bout portant, te l'a mise sous le menton et a appuyé sur la gâchette.
Kapüşonlu dev gibi bir zenciye doğrudan ateş ediyorlar adam herkesi tokat manyağı yapıyor ama biri bile ölmüyor mu?
Un Noir avec un sweat à capuche qui prend des balles à bout portant, donne gifles et coups, dégage tout le monde et n'en tue pas un seul?
Boydan boya.
Jusqu'au bout.
İki elinle kendi götünü bile bulmaktan acizsin.
Vous ne voyez pas plus loin que le bout de votre nez.
Derin yağlı kağıt gibi soyulabilir ve seni vurmam için bana yalvarırsın çünkü acıya dayanamazsın.
Ta peau peut peler comme du papier sulfurisé, et au bout de dix secondes, tu exigeras d'en finir, tellement tu souffriras.
Çantamdaki tek şey ise yarısı yenmiş Snickers çikolata.
Dans mon sac, juste un bout de barre chocolatée.
İki gün sonra bana saldırdılar.
On m'a agressé au bout de deux jours.
Seni eşek sudan gelene dek döveceğim.
Je vais t'envoyer valser à l'autre bout de la rue.
Planınızı sahiden uygulayacak mısınız?
Irez-vous jusqu'au bout?
Amca, bir müddet size ihtiyaç olmayacak demişti.
L'oncle dit qu'on n'a pas besoin de nous pour un bout de temps.
Seni yakında göremezsem yanında beni hatırlatacak bir şey olsun diye.
Si je ne te vois pas pendant un bout, ça te fera penser à moi.
Bu yamayı gösterdi.
Elle m'a montré ce bout de tissu.
Ama uygulanması için gereken özelliklere sahip değildi.
Mais il n'avait pas la carrure pour aller au bout.
Sattığın topraktan almaya geldim.
On vient acheter un bout de votre propriété.
Ölüm ve yıkım, yaptığım her şey bu yolu bitiremezsem bir hiç uğruna olur.
Tous ces morts, cette destruction, ce que j'ai fait, tout ça pour rien. Je doute que j'irai au bout de cette route.
Daha uzun vardiyalar, mola yok ve tünelin ucuna ulaşan herkese ikramiye.
Plus de travail. Moins de pauses. Et des bonus pour ceux qui parviendront au bout du tunnel.
- Hepimizi sallandırırlar!
Ils mettront nos têtes au bout d'une corde!
Birkaç kilometre kuzeyde kullanılmayan rampa hattındaki terk edilmiş bir depoya at sürdük.
On a galopé vers un dépôt abandonné à quelques miles au nord, au bout d'une saillie ancienne.
Kurbanımızın göğsüne yakından ateş edilmiş.
Notre victime présente une seule plaie par balle à bout portant
Yani, Newton'un üçüncü hareket kanununa göre, Bu parça bir yerden geçmiş olmalı...
Donc, selon la 3e loi du mouvement de Newton, il doit y avoir quelque chose qui a été transféré sur le bout
Ve birkaç yıl sonra, kendimize ait küçük bir oyun yeri almaya yetecek kadar para biriktirdik. Glendora'da güzel, küçük bir sinema salonu. Harika olabilirdi.
Au bout de quelques années, on a pu s'offrir notre petite place dans le showbiz : une magnifique petite salle de cinéma à Glendora.
Şu yolda Sıralı kanlı ayak izi var.
Au bout de cette allée, il y a des empreintes ensanglantées de chaussures.
Tek umudumuz Müdür Williams'ın sözünü tutarak değişiklik getirmesidir.
Et on espère seulement et on prie pour que le Chef Williams aille au bout de sa promesse.
Binlerce yılın ardından Gece Nöbeti iyi bira yapmayı öğrenmiştir sanırsın.
Au bout de milliers d'années, la Garde devrait savoir brasser la bière.
- Dünyanın sonu vardır belki?
Le bout du monde, peut-être.
Birkaç haftanın ardından ona göz koymuştum.
Je posai mon regard sur lui au bout d'à peine quelques semaines.
İlkinde şehrin diğer ucunda bir toplantısı vardı.
D'abord c'était une réunion à l'autre bout de la ville.
- Su kaynatıyorum...
L'eau bout...
Sonuna kadar savaştı mı?
S'est-il battu jusqu'au bout?
Ve bence Marnie'ye geçmekte.
Et je pensais qu'il tenait réellement à Marnie, vu qu'ils allaient jusqu'au bout.
Yaşlı adamda dipte, yanlamasına durur, köpek gibi.
Mmm. Le vieil homme est au bout du lit, perpendiculaire, comme un chien.
Strange'in nerede olduğunu ve şu anda insanlara zarar verdiğini biliyoruz. Ama siz patronunuzla politikadan ve bir kağıt parçasını imzalatmaktan bahsediyorsunuz.
On sait où est Strange, il maltraite des gens en ce moment même, et vous me parler de politique avec votre chef et d'obtenir une signature sur un bout de papier.
Fark şu ; birinin morötesi enerjiyi emen siyah ışığı var, bu ise bir deri sopa.
- La différence est que l'un a une lumière noire qui émet des ultraviolets et l'autre est du cuir au bout d'un bâton.
- Oradan geliyorum zaten. - Ne diyebilirim? Belki de yolda bir şeyler atıştırmak için durmuşlardır.
Je ne sais pas, ils ont dû s'arrêter manger un bout.
Seni parmağımda oynatıyorum.
- Tu rêves. C'est moi qui te mène par le bout du nez.
Dünyanın sonuna kadar peşinde olacağım!
Je te chasserai jusqu'au bout du monde!
Öte yandan Charlotte da sürekli birileriyle sevişiyordu.
Pendant ce temps, à l'autre bout de la ville, Charlotte n'arrêtait pas de faire l'amour. Et Samantha?
Onu korumak için ölümüne savaşacaklar.
Ils se battront jusqu'au bout.
Adada ilerleyen, Kaptan Vane gibi, son nefesine kadar yeminine bağlı kalanlar... ve Kaptan Throckmorton gibiler, yeminini ilk fırsatta bozacak olanlar.
"Ceux semblables a Vane, fideles jusqu'au bout a leur serment " et ceux semblables a Throckmorton, " ravis d'etre les premiers a le renier.
Beni bulana kadar araman gerekiyordu.
Tu étais censée me rechercher jusqu'au bout.
Bulana kadar.
Jusqu'au bout.
Seni zorla uzaklaştırmasına izin veremezsin.
Tu peux pas la laisser te mener par le bout du nez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]