English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bowling

Bowling translate French

2,062 parallel translation
AA toplantisinda bir sise Jack kadar güvenilirlerdir.
Elle est aussi fiable qu'une quille devant une boule de bowling.
Bowlinge ya da poligona ya da duvara tırmanmaya gitsek.
Que diriez-vous d'aller, au bowling ou sur un stand de tir, faire de l'escalade.
Hey, Sweets, ben ve Bones- - bu akşam bowlinge gidiyoruz.
Hé, Sweets, Bones et moi on va au bowling ce soir.
Evet. Bowling.
Oui... au bowling.
Bowling pistinde, bowling oynamaya gelir misin? Yolu.
Faire du bowling avec nous au terrain de bowling?
Bowling yolu.
Piste.
Bowling yolu.
Piste de bowling. Sur la piste de bowling.
Bowlinge gitmeye ne dersin? Onu aldım.
Et si on allait au bowling?
Önceden de söylediğim gibi bowling hattı tam 1.06 metre genişliğindedir.
Ecoutez. Comme je l'ai déjà dit, une piste de bowling fait exactement 1,06 mètres de large.
Ham meyve gibi kopar adamları, ciddi misin?
Tu les as abattus comme des simples quilles au bowling. Pas très sérieux...
Senden bunu bowling salonuna götürmeni ve bizimle mağazada buluşmanı istiyorum.
Je veux que tu le ramènes au bowling et que tu nous rejoignes près du store.
Beyler, bowling salonuna yöneldi.
Il se dirige vers l'allée du bowling.
O kadının öldürüldüğü gece, karım ve çocuklarımla bowling oynuyordum.
Le soir où elle a été tuée, je faisais du bowling avec ma famille.
Lotoyu kazanmayan adam, ailesiyle bowlinge gidiyor... ve lotoyu kazanan adam bütün geceyi tek başına bir silah sergisinde geçiriyor.
Celui qui n'a pas gagné à la loterie fait du bowling en famille... et celui qui a gagné passe ses soirées seul dans des expos d'armes.
Mobilyalarınla bowling oynuyormuşsun gibi bir ses.
On dirait que tu fais du bowling avec tes meubles.
Abby kilise grubuyla her Çarşamba gecesi bowling oynamaya gidiyor. Ve seni davet etmeyi gerçekten çok istiyor ama çok utangaç.
Abby va au bowling avec son groupe de l'église tous les vendredis soir... et elle voudrait vraiment t'inviter, mais elle est trop timide.
Bovling gecesi sana fazla mesai yaptıran patronundan yakınabilirsin.
De ton patron qui te fait bosser en heures sup les soirs de bowling.
Sonra da eski bir akrabalarının evinde kapıcı oldu. Ve bowling salonunun üzerindeki 1 odalı daireye taşındı.
Il est devenu concierge dans une maison de vieux et il est déménagé dans un 1 ½ au-dessus d'une salle de quilles.
Önüne gelenle yatıyor oldu da, ama... bowling toplarımı saklamayı düşünüyorum.
- Il a toujours été frivole, mais je songe à cacher ma boule de bowling.
Affedersiniz... Siyah saçlı bowling gömlekli ve şortlu, birini gördünüz mü?
Excusez-moi, avez-vous vu un type brun, chemise ouverte, shorts?
Ailenizin bowling gecelerini etkilemez mi?
Ca ne va pas interférer avec tes soirées de bowling familiales?
Bowling oynamayız biz.
On ne joue pas au bowling.
Bowling salonunda, hiç nachos kalmamış gibi davranıyorsun.
Tu agis comme s'il n'y avait plus de nachos au bowling.
Belki de bowlinge.
Ou au bowling.
Daha önce bowling oynamadım ama, belki iyi oynarım.
J'ai jamais fait de bowling mais j'y arriverai peut-être...
Bovling erkeklerin tek başına yapamadıkları iki şeyden biri olduğu için seni çağırdım.
Le bowling fait pas partie des 2 trucs qu'un mec peut faire seul.
Bowling için zamanın var mı?
Une partie de bowling?
Sadece bowling topu.
C'est ma boule de bowling.
Tatillerinde hep yanına bowling topu mu alırsın?
Vous voyagez avec une boule de bowling?
Ben bowling eğitmeniyim.
Je suis prof de bowling.
Aslında sen hiç de bir bowling eğitmenine benzemiyorsun, bunu biliyor muydun?
Vous ne ressemblez pas à un prof de bowling.
Seni bovling takımına almıştık.
On t'a mis dans notre équipe de bowling.
Belki de One niner bacaklarının arasında bowling topları sallandığını fısıldayabilir.
Les One-Niners pourront vanter leurs énormes couilles.
Alien yolu, Van Nuys'taki bowling salonunda.
Dans un bowling à Van Nuys. L'Alien Lanes.
Şu çocuk vardı, bir genç... Bowling salonunda.
Il y avait un gamin, un garçon, au bowling.
Wii bovlinginde "bir daha" diye bir şey yoktur.
Pas de deuxième chance au Wii Bowling.
Wii bovling gecesinden daha önemli ne işin vardı?
{ \ pos ( 192,200 ) } Qu'avais-tu de plus important que la soirée bowling?
Wii bovling gecesinden daha önemli bir şey yoktur.
{ \ pos ( 192,200 ) } Il n'y a rien de plus important que la soirée Wii Bowling.
- Bowling sever misin?
- Tu aimes le bowling?
Bowling iyi.
Le bowling, ça me va.
Ben bir bowling ustasıyım, bayan.
Je suis le roi du bowling, madame, d'accord.
Abby dedi ki, Rahibe Rosita bovlingte 260- -
Abby voulait que je te dise que Sœur Rosita a fait au bowling un deux...
Topunu iki bowling yoluna birden attığını?
Que tu jettes tes boules dans deux allées.
Geç saatlere kadar çalışıyoruz. Bowling oynamaya nedersin?
Que penses-tu... que penses-tu, d'un bowling?
Çocuk tercümesi : "Eski kocamla, bowlingde iyi eğlen, fahişe."
Traduction de gamin : "Bonne soirée au bowling avec mon ex, sale garce".
Bowling topumla ne halt ediyorsunuz siz?
Qu'est-ce que tu fous avec ma boule de bowling?
Bu artık bir bowling topu değil Frank, yıkım topu.
C'est plus une boule de bowling, mais une boule de démolition.
Timothy Ma'nın başını bowling topunun içine saklamış.
Possible que ce soit Ah-Bo. Ils ont vu la tête de Ma dans une boule de bowling.
Bowling salonundaki.
Celui du bowling.
Ve sonunda...
Je voulais lui dire que Sœur Rosita a fait un 260 au bowling le mois dernier.
Hadi, dostum.
- Au bowling.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]