Boşuna uğraşma translate French
160 parallel translation
Boşuna uğraşma.
"Ne te donne pas la peine."
Hiç boşuna uğraşma.
Tu n'y échapperas pas.
Boşuna uğraşma çünkü her şeyi biliyorum.
Je sais tout.
Boşuna uğraşma, telefon şirketi asla söylemez.
- Peut-on localiser l'appel?
- Boşuna uğraşma.
- Ne faites pas ça.
- Boşuna uğraşma, kandıramazsın.
- Tu ne me feras pas croire ça.
Bu sihirli sözlerle... babanın olduğu şeye dönüş... ve boşuna uğraşma.
Par mon incantation magique, prends la forme de tes ancêtres et aboie à la lune.
Hiç boşuna uğraşma, David. Burada olsam da olmasam da.
Mais tu n'es pas oblige, que je sois ici ou non.
Boşuna uğraşma Kitty.
Inutile, Kitty.
Boşuna uğraşma, ha?
Pas bon, hein?
Boşuna uğraşma.
Laisse-moi.
- Boşuna uğraşma.
N'essaye pas.
- Sana boşuna uğraşma dedim.
- Arrête avec ça.
Geronimo'ya ve sana silah teslim etmem, Boşuna uğraşma.
Je ne donnerai pas d'armes à Geronimo ni à l'Aigle Gris.
Boşuna uğraşma, kadın. Seni karım olarak istiyorum.
Sache-le, femme.
Boşuna uğraşma. Nasıl olsa çıkamazsın, Kazar.
Il nous faudra plus que des muscles pour cet ennemi, Kasar.
Boşuna uğraşma.
C'est pas la peine.
İpleri çözmeye boşuna uğraşma.
Je t'avais bien dis que tu n'arriverais pas à te détacher
İşte böyle. Hiç boşuna uğraşma.
Voilà, c'est tout ce quej avais à te dire.
Boşuna uğraşma. Sadece vakit kaybediyorsun
J'ai été trop loin pour faire demi tour.
Boşuna uğraşma.
Vous fatiguez pas, il n'y a plus d'essence!
Oh, boşuna uğraşma.
- N'en rajoute pas.
Boşuna uğraşma.İki anahtar da bende.
Pas la peine. J'ai les deux clés.
Boşuna uğraşma, kravatımı getirdim.
J'ai amené ma cravate pour vous faire gagner du temps.
Beni kendi yanına çekmeğe çalışıyorsan, boşuna uğraşma, oğlum.
Si vous tentez de me rallier à votre cause, ça ne marche pas.
- Boşuna uğraşma.
- Ne me fais pas marcher.
Boşuna uğraşma, motor boğulmuş.
C'est une panne sèche.
Boşuna uğraşma tatlım.
Pas d'amour à bord.
Boşuna uğraşma, hiç şansın yok.
McFly? Vous n'avez aucune chance.
Boşuna uğraşma. Artık istemiyorum.
C'est inutile, c'est non.
- Boşuna uğraşma, Macon.
Ne discute pas, Macon.
Boşuna uğraşma, Ambert,... ne kadar çabalarsan çabala,... sana asla girmem!
- Peine perdue, Ambert. Je ne te céderai jamais, même si tu réduis mon espace vital de moitié.
- Gutterman, boşuna uğraşma.
- Gutterman, ça suffit.
Boşuna uğraşma.
Perds pas ton temps.
- Hayır, boşuna uğraşma.
- Ca ne marchera pas.
Boşuna uğraşma. Onu kaldıramazsın.
Vous ne pourrez pas l'enlever.
Hiç boşuna uğraşma.
ne jamais essayer.
Bu arada, boşuna uğraşma
A propos, il ne marchera pas.
Boşuna uğraşma. Patlamada zarar görmeyen bir tek bu.
C'est la seule qui n'a pas été détruite dans l'explosion.
Elle kilitledim, boşuna uğraşma, ihtiyar.
Faut être autorisé, vieux.
Boşuna uğraşma, Clayton.
Inutile, Clayton.
Oh, Jet, boşuna uğraşma.
Jet, laisse tomber.
- Boşuna uğraşma.
- Pas la peine.
Boşuna uğraşma, sana doğru geliyorum.
Attends, j'arrive.
- Boşuna uğraşma.
- Pas la peine. - Ok.
Boşuna uğraşma anne, gitmiyorum.
- Laisse tomber, je n'irai pas.
Boşuna uğraşma Samson.
Je renonce, Samson.
Boşuna uğraşma Jerome.
Vous ferez ça plus tard, Jerome.
Boşuna uğraşma.
Voulez-vous m'épouser?
Tenekeyi dışarı çıkarmazsan kapağı açamazsın boşuna uğraşma.
Mais le capot ne ferme pas si on laisse le bidon dedans, espèce de vendeur à la noix.
- Boşuna uğraşma.
Ne gaspille pas ta salive.