Boşş translate French
4,196 parallel translation
Tamam, eğer patronlarının babaları tarafından cinsel yönden baskı altında hissediyorsa, bu da bir tür tacizdir.
Ok, si elle se sent sous pression sexuelle à cause du père de son boss, c'est une forme de harcèlement.
O yüzden patron bayağı gergin.
D'ici là c'est au boss de s'en occuper.
- Patronuna bilgilendirme için eposta atarım.
- Je vais mailer des infos à votre boss.
Bazen durup kendime soruyorum ne tip bir ikon olmalıyım?
La question que je me pose toujours est, quel genre de boss je devrais être?
Moda ikonluğu, enerji içeceği ikonluğu...
Boss de la mode, boss des boissons énergétiques.
Kayma ikonluğu.
Le boss des bosses.
Ama ya emlak ikonluğu?
Mais le boss d'agent immobilier?
Bu aralar epey revaçta.
C'est le boss chaud du moment.
İkon olacağım.
Je suis un boss.
Senin payın, ikon.
Ta part, boss.
- Sayı, 23 hasta çocuğa çıktı, Patron.
Le nombre augmente, on est à 23 enfants touchés, boss.
O kekle tekrar işi pişir ve kimin patron olduğunu göster.
Recouche avec ce gâteau et montre lui qui est le boss.
Ben Hugo Boss ceketi giyiyorum.
Je porte une veste Hugo Boss.
Jase ile küçük bir sohbet ettik.
On a fait un brainstorming avec Jason, le big boss.
Patronunun adı neydi?
C'était quoi le nom de ton boss déjà?
Benden, her şeyden vazgeçip Tom Boss için çalışmamı mı bekliyorsun?
Vous me demandez de revenir bosser pour Tom Boss?
Boss kursa gitti.
Boss a pris des cours.
Çünkü Boss çalındığını söylediğinde sen burada çalışmıyordun bile, Yani?
Parce que vous n'étiez pas encore chez nous quand elle a disparu, et réapparu à la banque.
Tom Boss ne olacak?
Et Tom Boss?
Tom Boss değiştirilecek.
Tom Boss sera remplacé.
Yanında bir kılıç yoksa, Tom Boss'a hayatım pahasına güvenirim.
Quand il n'a pas d'arme à portée de main, je lui confierais ma vie.
Gazeteleri ara, onlara Boss'un duygularının esiri olduğunu söyle.
Appelez les journaux, dites leurs que Mr. Boss à perdu la raison.
Tamam patron.
- Oui boss.
Patron biliyorum bunu duymak istemiyorsun Bana sana danismanlik yapmam için bu kadar para veriyorsun ama...
Boss, je sais que vous voulez pas entendre ça... mais vous me payer, pour que je sois honnête.
Tony senin patronun, eczaci olan Ona bilgi getirdim..
Tony, ton boss, j'ai de l'info pour lui.
Hazır, patron.
Ça tourne, boss.
Paul patron, evet.
Mais il est plus que les affaires, plus que la famille. Paul est le boss.
Patron, şuna bir baksana.
Hé boss. Regarde ça.
Ben patronla konuşacağım.
- Je vais parler au boss.
Adamsın be.
Tu es le boss.
- Olan şu : Patronun kızıyla yatıyor değil onu koruyor olman gerekiyordu!
Il se passe que tu devais protéger la fille du boss, pas te la taper.
- Patron, yine sinirden yiyor!
- Boss! Il est le stress-manger à nouveau!
Patron çok adi, çocuk olduğum için daha az para veriyor.
Le boss, il me gonfle. Il me paie moins, juste parce que je suis mineur.
Patron neden geldiğinizi bilmek istiyor.
Le boss dit d'attendre.
Artık patron mu oldun?
Tu joues au boss?
Burada patron falan yok.
Y a pas de boss, ici.
Annie, az kalsın bir köpek tarafından parçalanıyordum, hayatımı zor kurtardım. Ben bunları yaşarken sen içeride patronunla kafaları çekiyordun. Bu kadar şeye rağmen, bir de sen mi bana kızgın oluyorsun?
Je me fais mettre en pièces par un molosse, je frôle la mort, toi tu te poudres le pif avec ton boss et tu t'en prends à moi?
Kadın, bu videoyu patronunun görmesini kesinlikle istemiyordur çünkü içeriğinde yaşanan şeyler gayet kişisel gibi görünüyor.
Elle voulait pas que son boss la voie. Il s'y passe des choses très intimes.
Ve şuan arkadaşın olarak değil.
Et ce n'est pas ton pote, c'est ton boss qui parle.
Benimde canım sıkkın patronum ailecek bizi birşeyler yapmaya davet etti.
Ouais, moi aussi je m'ennuie. Mon boss nous a invité pour jouer.
Beni Emir'e götürene dek tek tek hepsini öldüreceğim.
Je les tuerai tous, un par un... Jusqu'à ce que je trouve le boss.
Emir... Ailemi...
Le boss... mes parents...
Emir...
Le boss...
Emir tarafından gemiye yüklenmiş kızları satın almak için buradalar.
Ils sont ici pour acheter des filles pour une expédition mise en place par le boss.
Bu Emir, Karl.
C'est le boss, Karl.
Ve Emir'i ele geçireceğim.
J'aurais le boss.
Emir'in gemisi.
L'expédition pour le boss.
Onun da unutmadığından emin olmak için hap kullanıyorum.
Je me souviens que le boss des cartels les a tués, voilà pourquoi je prends de l'ampli... je suis certaine de ne jamais l'oublier.
Emir'i öldürmek onları geri getirmeyecek.
Tuer le boss ne les ramènera pas.
Sanırım Clive Thornhill, Emir'in kontrolünde hiçbir kızı sevk edemeyecek.
Eh bien, je suppose que Clive Thornhill ne pourra plus livrer une fille de plus au boss.
Sevkiyata girmek için, Emir'e ulaşmak için.
Pour faire partie du convoi, et de te rapprocher du boss.