Brisé translate French
8,946 parallel translation
Sen... Kalbimi kırdın.
Et toi... tu m'as brisé le cœur.
Bu umut sabahında, insanlar ve Evo'lar arasındaki barış umudu da bu tarihi zirveye engel olmak isteyen radikal eylemciler tarafından saniyeler içinde yok edildi.
En ce matin d'espoir, le désir de paix entre les humains et les Evos fût brisé une seconde fois par des activistes radicaux qui ont cherché à perturber ce sommet historique.
Hayır ya, gelecekten benim saatimi getirmiş yanında ve zamanı büktü.
Non, mais il a ramené ma montre du futur avec lui, et il a brisé le temps.
Bir daha asla aşık olmayacağım
Un cœur brisé Je ne tomberai plus jamais amoureuse
Peki... Tüm kalbini kıran şeyleri anlıyorum.
Eh bien, je sais ce que c'est que d'avoir le cœur brisé.
Yine denedim, ve galiba omurgasını kırdım.
Donc j'ai réessayé, et je crois lui avoir brisé la colonne vertébrale.
Ve Tom Brady kurallarını yıktıktan sonra ne yapar?
Et que fait Tom Brady après avoir brisé les règles?
Kuralları çiğnedin!
Tu as brisé les règles!
Siktir lan, çiğnemişim.
Toi j'ai brisé les règles.
Ben yargıçım lan, kuralları çiğneyebilirim siz çiğnemeden önce sizi yakalayabilmek için.
Je suis le président. Je peux briser les règles parce que vous avez brisé les règles avant que je ne vous attrape.
Bizi, kuralları çiğnerken yakalayamaman yakalamak için kuralları çiğneyebilirsin demek değil.
C'est pas parce que vous ne nous avez pas attrapé pour avoir brisé les règles, que vous devez les briser pour nous attraper maintenant.
Evet, belirsiz, ama gürültülüydü, kontrolsüzdü, kırılmış cam parçası, değil mi?
Oui, c'est flou, mais c'était... Bruyant, hors-de-contrôle, du verre brisé, c'est ça?
Peki, o seni meteliksiz, acınacak ve yalnız bırakıyor.
Elle va vous détruire... vous laisser seul, brisé et pathétique.
- Selam kalbimi kıran eski sevgilim.
- Hé, ex-copine qui a brisé mon cœur.
Kalbimi kırıyor.
Mon cœur est brisé.
Roma mührü kırıldı.
Le sceau romain a été brisé.
Kayayı çekilmiş halde bulduk. Roma mührü kırılmıştı!
Nous avons trouvé la pierre enlevée, le sceau romain brisé!
Kayser'in mührü kırıldı.
Le sceau de l'empereur est brisé.
Roma mührü kırıldı.
Le sceau de l'Empereur est brisé.
Bir erkek arkadaşı olana ve kalbim tamamen paramparça olana dek ayrılmaz ikiliydik.
On était inséparable jusqu'à ce qu'elle ait un petit ami et mon cœur était complètement brisé.
O yalnızca kalbi kırık terk edilmiş bir çocuktu.
C'était juste un gamin amoureux avec un cœur brisé.
Kalbimi kırdın, ve seni hiç affetmeyeceğim.
Tu m'as brisé le coeur, et je te le pardonnerais jamais.
Lizzie'yi kullanarak onu kandırdın.
Tu as brisé son coeur avec Lizzy.
Dwight'ı kandırmış olabilirsin, Nathan'dan kurtulmuş olabilirsin ama dışarıda hâlâ mücadele etmek isteyen insanlar var.
Tu as peut-être brisé Dwight, tu t'es peut être débarrassé de Nathan, mais il y a toujours des gens ici prêts à se battre.
Camı kırdıklarında, alevler tam olması gerektiği gibi oksijene karışmış.
Quand ils ont brisé la fenêtre, le feu est venu directement vers l'oxygène comme il était censé le faire.
Zorla spor salonuna götürdüğünde kalbim kırıldı, üstüne kalp krizi geçirdim!
Tu m'as brisé le cœur en me forçant à faire du sport. J'ai fait une crise cardiaque.
VE BUNU KARMASININ KIRILMASI GEREKEN ŞİŞMAN BİR İNEĞE YAPTIRIYORSUNUZ.
D'UNE GROSSE VACHE DONT LE KARMA DOIT CLAIREMENT ÊTRE BRISÉ
Çünkü onlara asla ve asla beni alt etmenin tatminini yaşatamazdım.
Je n'allais pas leur donner la satisfaction de m'avoir brisé.
Her düşündüğümde üzülüyorum.
j'ai le cœur brisé quand j'y pense.
Senin için çok üzülüyorum Teddy.
J'ai le cœur brisé pour toi, Teddy.
Naden ayırıcınıza haber vermediniz?
Pourquoi ne pas déclarer une séparation avec celui qui a tout brisé.
Bu arabanın senin için kalp kırıklığı demek olduğunu anladık.
On a en quelque sorte compris que pour vous, cette voiture signifie cœur brisé.
Kalp kırıklığı mı?
Cœur brisé?
Eğer parmağı yaralamış ve tedavi görmüş biri varsa, adamımız odur.
Si quelqu'un a eu le doigt brisé et a eu un traitement médical, c'est notre gars.
Çünkü boğazındaki kesiğin sebebi ön cam değildi.
Parce que la coupure à la gorge n'a pas été faite par le pare brise.
Aslında öyle bir ortamda olaya şahit olduğunuz için şanslısınız, ama her zaman O nu böyle görmek kalbimi incitiyor
D'une certaine manière, heureusement que tu as été témoin de ça dans un environnement sûr. Mais ça me brise toujours le coeur de la voir ainsi.
Sadece, uh, kalbini mi incitiyor?
Ça, euh, te brise le coeur?
Sadece SVR bilgisayardaki şifreyi kırana kadar güvendeyiz, yani ne kadar süremiz var?
Nous somme seulement en sécurité jusqu'à Ce que le SVR brise l'encryption Sur l'ordinateur, donc on a jusqu'à quand à peu près?
Kırılmış ve ezilmiş bir kalp
On le brise et on le maltraite
Yeminini boz yoksa düdüğünü kırarım.
Brise ton voeu, ou je brise ta flûte.
Bizim bildiğimiz Eric Cartman kuralları yıkar ve icabına bakar. Tıpkı kahramanı gibi.
Le Eric Cartman qu'on connaît brise les règles, et il fait avec, comme un héro.
Kuralları da çiğnerim.
Je brise les règles.
Ağır silahlı adamları bizim ön camda böcek gibi ezildi.
Leur artilleur a été écrasé comme un insecte sur un pare-brise.
Eğer bir adam kayırmaca kokusu alırsam, hepsi öyle bir kursağında kalır ki... tıpkı bir ekmek gibi, anlıyor musun?
S'ils sentent une brise de favoritisme, ils vont t'écarteler comme... comme une magnifique baguette, tu vois ce que je veux dire?
- Helena, seni böyle görmek beni üzüyor.
Helena, ça me brise le cœur de te voir te faire du mal.
Biliyorum, içim bir hoş oluyor.
Je sais. Ça me brise le cœur.
Biliyorsun otuz yıl boyunca Jacob'ın yasını tuttu, bu neredeyse onu bitirmişti ve sonra bir süreliğine de olsa oğluna geri kavuştu... sadece bu adil görünmüyor muhtemelen kalbiydi... ani kalp krizi babası gibi muhtemelen hiçbir şey hissetmedi.
Tu sais qu'il a passé 30 ans à pleurer Jacob? Cela l'a presque brisé. Ensuite il récupère son fils depuis un petit moment, seulement pour...
SOĞUK BİR ESİNTİ DUDAKLARIMI ÇATLATIYOR
UNE DOUCE BRISE SÈCHE MES LÈVRES,
Benim ortaklık anlaşmamı yok edip edemeyeceğimi soruyorsunuz.
Vous voulez que je brise mon accord.
Ama diğer oğlum için de üzülüyorum.
Mais j'ai le cœur brisé pour mon autre fils aussi.
Sakın kalbini kırma.
Ne lui brise pas le coeur.