English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bu odada

Bu odada translate French

2,161 parallel translation
Ve sen, bu odada 24 saat gözetim altında olacaksın. Ne?
Et vous, vous restez ici sous surveillance permanente.
Bu odada tonla para var ama güç bu değil.
Il y a beaucoup d'argent ici ce soir, mais ce n'est pas ça, le pouvoir. Nolan est un génie en médecine.
Bilirsin bu yüzden bir sürü yüzük geri alınacak ve eminim bu odada bir sürü yüzük var.
des bagues de champions vont être retirées, et je vois beaucoup de bagues autour de cette table.
Bu odada bir yalancı var.
Il y a un menteur dans la pièce.
Bu odada öldürüldüm.
J'ai été assassiné dans cette pièce.
Ve şimdi buradayım, bu odada.
{ \ pos ( 192,230 ) } dans cette pièce. { \ pos ( 192,230 ) } Cette petite pièce.
Bu odada veya mahkemede, gerçek ortaya çıkacak.
Ici ou au tribunal, elle apparaît.
Açık konuşmak gerekirse, bu odada konuşuyor olmaktan biraz rahatsızım.
Pour tout vous dire, je suis un peu mal à l'aise de de parler dans ce groupe particulier.
Iste bu odada GUB Gökdeleni için fikirler gelmisti aklima.
Ceci est la pièce où j'ai eu l'idée pour la tour de la GNB.
Bu işi bu odada halletmemiz gerekiyor.
Nous allons attirer la petite Annie dans cette chambre.
Davet ettiklerim şu an bu odada olanlarla sınırlı.
Les gens présents ici sont les gens invités.
Bu odada çok fazla duygusal olaylar oldu.
C'est bien trop triste ici.
Üzülerek söylüyorum ki, kendisi şu an bu odada, aramızda duruyor.
Sachez qu'il se trouve dans cette pièce même.
Tabloda resmedilmiş her şey, bu odada.
Tout le tableau est dans cette pièce.
Bu odada olan her şeyin önemi vardır. Soruları biz sorarız.
Tout ce qui se passe dans cette pièce est important.
Ve hepsi bu odada.
Et ils sont tous dans cette pièce.
Şimdi, bildiğiniz gibi, bu odada risk yüksek, ama orada yarışanlar için mümkün olanın en yükseği.
Maintenant... comme vous savez sans doute, les enjeux ici sont importants. Mais les enjeux de nos compétiteurs, là dehors, ne peuvent pas être plus élevés.
Beni bu odada tutmaya hakkın yok.
Vous ne pouvez m'enfermer!
- O bu odada.
- Il est dans la salle.
Başmüfettiş, yeni sisteminiz bu odada konuşulan her kelimeyi ve yapılan her hamleyi gözetleyerek kayda geçecek.
Inspecteur en chef, votre nouveau système va contrôler et enregistrer les moindres mots et mouvements dans cette pièce.
Ve İsa, şu an bu odada.
Jésus est ici en ce moment.
Yaklaşık bir yıldır bu odada senin hayatını konuşmuyor muyuz?
On n'a pas passé un an, ici, à parler de ta vie?
Ne olduğunu çözene kadar bu odada oturacağız.
Alors, on va rester dans cette pièce jusqu'à ce qu'on trouve.
Bana şunu söyle Mai bu odada henüz yalan söylemediğin biri var mı?
Juste une question, Mai. Y a-t-il quelqu'un ici à qui tu n'aies pas menti?
Pekâlâ, bu odada bir sürü erkek görüyorum, kim sevişmek istiyor? Haksız mıyım ama?
J'en vois plein qui voudraient s'envoyer en l'air, non?
Dakota burada doğdu. Tam bu odada.
Dakota est née ici, dans cette pièce même.
Bu odada.
Dans cette chambre.
Bu odada yatardım.
C'est dans cette chambre que je dormais.
Sevgili annem bu odada dolaşmayı çok severdi.
- Ma chère mère adorait se promener dans cette pièce.
Bu odada olanları sadece dört kişi biliyor, biz ve o. Onun konuşmayacağı belli.
On est quatre à savoir ce qui s'est passé ici, nous et lui, et il ne parlera pas.
Gerçek bu odada, bizim aramızda kalsın.
La vérité restera dans cette pièce, entre nous.
Tam olarak bu odada mı?
Dans cette chambre?
Oteli temizlemem karşılığında bu odada kalmama izin verdiler.
Ils m'ont laissé cette chambre en échange de faire le ménage
Bu odada. Roma'da.
De Rome.
Hükümetin 70 yıllık bütün saçmalıkları bu odada.
70 ans de ratés du gouvernement.
'Yeni Bill Gates bu odada olabilir.'derken sana baktığına yemin edebilirim.
J'aurais juré qu'il te regardait en disant "Le prochain Bill Gates est ici".
Bu odada değilim, içeri girebilirsin.
Je ne suis pas dans la même pièce. Tu peux venir.
Saçmalıklarına bu odada senden başkası inanmıyor.
Personne n'en croit un mot.
Bu odada ders çalışarak kaç saat harcadık biliyor musun?
Tu sais combien d'heures on a travaillé?
Kalabilelim diye bu odada kalan şapşallara para bile verdim.
J'ai déjà payé les morveux qui vivent ici pour qu'on reste.
Bizim departman bu işi çözmeden, bu odada konuşulanlar dışarı sızmayacak.
Rien ne sort de cette pièce sans le feu vert de notre bureau.
Tam bu odada sana ne dediğimi hatırlıyor musun?
Te souviens-tu de ce que j'ai dit? Dans cette même pièce?
En azından yan odada bu kadar şahit varken.
Du moins pour l'instant, avec tous ces témoins dans l'autre pièce.
Chase'den bu kadar uzağa oturup, yine de nasıl aynı odada olabiliyorsun?
Pourriez-vous être assise encore plus loin de Chase?
Bu Pavel. Yan odada kalıyor.
C'est Pavel, un polonais, il vit à côté.
O odada seni acı çekerken görürken bu noktaya geleceğimizi düşünmüştüm.
En te voyant souffrante dans ta cellule, j'ai pensé à ce moment.
Bu odada aşık oldum.
Je suis tombée amoureuse de cette pièce.
Tamam, ana odada sadece ödemeli telefonlar var bu yüzden cep telefonundan ararım. - Tamam.
Il n'y a que des cabines téléphoniques dans les salles communes, donc je t'appellerai sur ton portable.
Ne zaman bir odada bu kadar gay enerji ortaya çıksa, Liza beliriverir.
Quand il y a autant d'énergie gay rassemblée, Liza apparaît.
Yirmi yıl boyunca, bodrum katta bir odada yaşadım. Altı yıl önce, sonunda bu kentte depozitosu ve kirası az olan bir daire kiraladım.
Après avoir passé 20 ans dans un logement situé en entresol, j'ai loué il y a 6 ans un appartement avec un loyer très raisonnable.
Bu orospu çocuğuyla aynı odada olmak bile çok zor.
C'est dur d'être près de cet enfoiré.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]