Cain translate French
644 parallel translation
Anne, dün gece Cain'i aklımdan çıkartmak için dışarı çıktım.
Surveille ton langage.
Hey Wes, Baksana, Cain'le aranızda ne geçmişti sizin?
Qu'est-ce qui s'est passé avec Caine?
Kabil, Habil'i neden öldürdü?
Pourquoi Cain a tué Abel?
Ne kadar tuhaf isimlerimiz var. Sizce de bunun için hayatımızın en önemli ânını beklememiz gerekmez miydi? Ya da hepimiz ismimizin anlamını yaşamalıydık.
Pensez-vous que nous avons été choisis pour un moment de vie extraordinaire, ou maudits par Cain?
Ve Havva kan ve ter içinde Kabil'i doğurdu.
Ève enfanta Cain dans la sueur et dans le sang.
Eğer kaçarlarsa Cain akşam yemeğinde bizi yiyecek.
- Tu es folle? Cain va être dingue si on les laisse filer.
Cain, tanıdığım en iyi askeri lider.
A Cain, le plus grand commandeur militaire.
Komutan Cain'i uyarın.
Prévenez le commandeur Cain.
Eğer Cain harika bir tuzak kurmasaydı biz de ölmüş olacaktık.
Si Cain n'avait pas déployé toute sa ruse, on serait morts aussi.
O da Cain'in bir diğer tespitiydi.
Une autre ruse de Cain.
Eğer siz subaylar, misafirimiz olursanız, Komutan Cain sizi kendi odasında görmek isteyecektir
Messieurs, excusez nos invités, le commandeur Cain souhaite les voir dans ses quartiers.
Seni bulacağımı ve filonuzun popoları üstünde oturuyor olduğunu bilmeliydim.'
Je savais que je vous trouverais, toi et ta flotte, assis sur vos astrums. Cain.
Cain? ! Bu kutsal bir şey.
Par tous les saints!
'Belki o sefil Cylonlara yaptıklarım dışında.'
Sauf, peut-être, pour ce que je fais à ces golmongings de Cylons. C'est un miracle, Cain.
Cain 5. filoyla birlikte yok oldu 2 yıl önce.
Impossible Cain a péri avec la Cinquième Flotte il y a deux yahrens.
Pegasus'tan Komutan Cain Galactica'ya iniş izni istiyor.'
Le commandeur Cain demande permission de monter à bord.
- Komutan Cain.
Du commandeur Cain.
Bak, eğer Cassiopeia, bu Cain için birşey hissediyorsa umrumda değil.
Je m'en fiche si Cassiopée éprouve quelque chose pour ce Cain.
Hatta ünlü Komutan Cain bile savaş tekniklerini değiştirmeli.
Même le légendaire Cain devra peut-être modifier ses techniques de combat. Et qui va le lui dire?
Gidelim. Mavi Filonun o tankerlere,
Je ne veux pas que l'Escadron Bleu arrive aux tankers après que Cain ait planté le drapeau.
Cain koloni bayrağını uçurduktan sonra ulaşmasını istemiyorum. Bu bir gurur meselesi.
C'est une question de fierté.
- Kaptan, bu Cain'in sesi değil mi?
- On dirait Cain.
- Komutan Cain. Teğmen Boomer, değil mi?
Ne parlez pas sauf si on vous le demande...
Hiçkimse Cain'i incinmiş ya da küçük düşmüş görmek istemiyor.
Personne ne veut que Cain soit blessé ou disgracié.
Komutan Cain'den mesaj geliyor efendim.
Commandeur Cain en ligne, monsieur.
Cain, gelmiş geçmiş en iyi askeri lider.
A Cain, le plus grand commandeur militaire.
Kabil'i izleyen mezardaki göz gibi!
"L'œil était dans la tombe et regardait Caïn."
Kabil, Habil'i öldürdüğünde, tanrı ona bunu söylemiştir.
Caïn ayant tué Abel,
Hepimiz Kabil'in çocuklarıyız. Hepimiz bir kez de olsa cinayet işlemeyi düşünmüşüzdür.
Nous sommes tous les enfants de Caïn.
Kabil'in Habil'e yaptığı tek şey onu öldürmekti.
- Caïn a seulement tué Abel.
Bana bunu söyleme. kardeşime bulaştırmaktansa kendi ellerimle öldürürüm seni.
Je vous tuerai avant que vous mettiez la marque de Caïn sur mon frère.
Ah, bir leş benim suçum, gökleri tutuyor kokusu.
Mon crime est infâme, digne de Caïn.
" Kabil kardeşi Habil'e saldırıp onu öldürdü.
" Caïn se jeta sur son frère Abel et le tua.
Kabil'in, kardeşine ölümcül darbeyi indiren, sol eliydi.
C'est avec sa main gauche que Caïn... a tué son frère.
Kabil'in, kardeşine ölümcül darbeyi indiren, sol eliydi.
C'est avec sa main gauche que Caïn a donné le coup... - qui tua son frère. - Ces enfants sont à vous?
Kabil gibi, damgalanmış.
Mais marqué à vie, tout comme Caïn.
"Kabil rabbin huzurundan ayrıldı..."
" Et Caïn sortit de la présence de l'Eternel
"Ve Kabil karısıyla yattı."
"Et Caïn connut sa femme."
Bayan Kabil.
- Mme Caïn.
Kabil'in karısı.
La femme de Caïn.
Başlangıçta sadece Kabil, Habil, Adem ve Havva varsa eğer bu fazladan kadın nerden geldi?
Si à l'origine, il n'y avait qu'Abel, Caïn, Adam et Eve, d'où venait donc cette femme?
Peki Kabil'e ne demeli?
Et Caïn alors? Caïn?
Günaha gireceksiniz.
Le péché de Caïn sera sur vous.
Kabil kardeşini öldürmüştü.
"Suis-je le gardien de mon frère?" demanda Caïn.
Kardeşlerini öldürecek misin?
Vas-tu imiter Caïn et tuer ton frère?
Bahçede bir asma çardağı olduğunu fark ettim ilk olarak.
" Tel Caïn, poursuivi et chargé d'une lourde et longue souffrance.
" Tanrι Kabil'e'Neden öfkelisin?
Et le Seigneur dit à Caïn :
" Kabil, kardeşi Habil'le konuştu.
Et Caïn parla à son frère Abel.
"Kabil kardeşinin üzerine çullandι... " ve onu öldürdü. "
Caïn se jeta sur son frère Abel et le tua.
Ama insan ruhunun karanlık bir tarafı vardır... iltihaplanmış bir yara gibi.
Il y a dans l'âme humaine une sombre profondeur où nulle clarté n'a pénétré depuis que Caïn tua son frère.
Bu bir mucize Cain.
Une bénédiction.