Camelot translate French
924 parallel translation
- Beni dinle kıytırık işportacı.
- Dis-moi, petit camelot.
İşportacı konuşmaları bunlar.
Discours de camelot!
Selam Bayan Archer. Nasılsınız? Camelot.
- Mme Archer, comment allez-vous?
Camelot Joe, Tony Rome.
- Camelot! Camelot Joe, Tony Rome.
Ne İskenderiye'de, ne Roma'da, ne de Camelot'da böylesi bir kraliçe görülmemiştir.
Ni à Alexandrie ni à Rome ni à Camelot... n'y a-t-il eu une telle reine.
Ve sonra da tek yapabileceği iş kalem satmak olur.
On n'a plus qu'à être camelot.
Benim, Uther Pendragon'un oğlu Arthur, Camelot şatosundan geliyorum.
Moi, Arthur, fils de Uther Pendragon, du royaume de Camelot.
Camelot'taki meclisimde bana katılacak şövalyeler bulmak için... ülkeyi baştan başa at üstünde katettik.
Nous avons chevauché par monts et par vaux à la recherche de chevaliers qui se joindront à moi à la cour de Camelot.
Git efendine Camelot'lu Arthur'un geldiğini haber ver.
Va dire à ton seigneur qu'Arthur de Camelot est là.
Efendine Camelot'taki meclisime katılmak isteyip istemediğini soracak mısın?
Demande à ton maître s'il veut venir à la cour de Camelot.
Camelot'ta bana katılmaları için ülkenin en iyi ve cesur şövalyelerini arıyorum.
Je recherche les plus valeureux chevaliers afin qu'ils se joignent à moi à Camelot.
Sayın şövalye, Camelot'a gelip Yuvarlak Masada aramıza katılır mısın?
Messire, voulez-vous aller à Camelot et vous joindre à la Table ronde?
Camelot.
- Camelot. - Camelot.
- Camelot.
- Camelot.
Hadi atlarımızı Camelot'a sürelim!
Chevauchons jusqu'à Camelot!
" Camelot'ta yemekler iyi Götürürüz salam, sucuk ve biftekleri
Nous mangeons bien, ici à Camelot Nous aimons ce qui est bon
" Takur tukur uyaklara Camelot'ta hayranız operaya
Ne sont pas prononçables Nous adorons l'opéra à Camelot
" Klark çekeriz, yan bakarız Camelot'ta çok hamaratız
Nous faisons des imitations incroyables Vivre ici, c'est trépidant
Şimdi düşündüm de, Camelot'a gitmeyelim.
En y réfléchissant bien, évitons Camelot.
" Cesur Sir Robin sürdü atını Camelot'tan uzaklaştı
Courageusement, le hardi Robin Partit de Camelot
Güzel bayan, ben hizmetkarınız Camelot'lu Sir Lancelot.
Gente dame, je suis votre humble serviteur, Lancelot de Camelot.
Bu notu aldığımda ormandaydım, Camelot'tan kuzeye doğru at sürüyordum.
Je chevauchais dans la forêt depuis Camelot quand j'ai reçu ce message.
- Camelot'tan mı geliyorsun?
- Vous êtes de Camelot?
Camelot güzel şatodur.
Le château est très joli.
Bu Sir Lancelot... Camelot sarayından geliyor, cesur ve nüfuzlu bir şövalye.
Voici messire Lancelot, de la cour de Camelot, c'est un chevalier brave et influent.
Şüphesiz bu birleşme... Prensesle cesur, ama tehlikeli şövalye... Camelot'lu Sir Lancelot arasındaki bu birleşme...
Et je suis sûr que la fusion, l'union entre la princesse et le brave mais dangereux messire Lancelot de Camelot...
- Adım Camelot'lu Sir Lancelot.
- Messire Lancelot de Camelot.
- Adım Camelot'lu Sir Robin.
- Messire Robin de Camelot.
- Camelot'lu Sir Galahad.
- Messire Galahad de Camelot.
Camelot şövalyeleri adına sana emrediyorum... bu kutsal şatonun kapılarını aç. Bizi buraya bizzat Tanrı yönlendirdi.
Je vous ordonne, au nom des chevaliers de Camelot, d'ouvrir les portes de ce château sacré vers lequel Dieu lui-même nous a guidés.
Otel adına ikinize de hem Kamelot salonunda hem süper star salonunda yer ayırmak istiyorum.
Au nom de l'hôtel, je vous offre des réservations pour la salle Camelot et le restaurant Superstar.
Camelot, Kralın şatosu.
Camelot. Le château du roi.
Geri gelip Camelot'u zorla ele geçireceğim.
Je reviendrai et prendrai Camelot par la force.
Sokak satıcılarında 10 dolar.
Un camelot me l'a vendue 10 $.
Seyyar satıcıyı fena hırpalıyorlardı.
Ils maltraitaient fortement un camelot à l'extérieur.
Gerçekten bir seyyar satıcı için iki polise mi saldırdın?
Vous avez agressé deux policiers qui s'en prenaient à un camelot?
Dükkanın arkasındaki sokakta bir işportacı var, sanırım onda bir tane gördüm.
Il y avait un camelot dans l'allée derrière, et je crois qu'il en a une.
- İşportacıda bebeğin işi ne?
- Un camelot avec une poupée?
İşe onu satın aldığım işportacıdan başlayacağım.
Je vais commencer par le camelot à qui je l'ai acheté.
İşportacının söylediği birşey keyfini kaçırdı.
Le camelot a dit quelque chose qui vous secoué.
Şey, ay Camelot kulesinin doruğuna ulaştığında.
Lorsque la lune... aura franchi la crête des tours de Camelot.
"Ay, Camelot kulesinin doruğuna ulaştığında?"
Lorsque la lune aura franchi la crête des tours de Camelot?
- Ayın.. ... Camelot'un üzerine gelmesini bekledim.
- J'attendais... que la lune ait franchi la crête par-dessus Camelot.
Bir satıcı boşlukta bağırıyor.
Un camelot crie dans le vide.
Artık bitsin de rahat bir uyku çekelim diye yaptığımız şu filme iyi bak!
Éteignez et sortez, je veux dormir! Tucino, vous, le camelot international, regardez ce film!
Sonunda savaşlar sona ermişti. Camelot kralı Arthur yaşamını barışçıl ve adil bir ülke kurmaya adamıştı.
Les guerres étaient finies, Arthur. le roi de Camelot. avait passé sa vie à construire un pays de paix et de justice.
Arthur'la kavga etmeye başladı ve kinle dolu olarak ülkeyi terk.etti.
Après s'être querellé avec lui, il avait quitté Camelot plein de haine.
Affedin beni ama Camelot'lu Arthur'dan evlenme teklifi var...
Pardonne-moi. mais se voir offrir le mariage par Arthur de Camelot...
- Belki biraz iyimserdim.
Encore un camelot!
El sıkıcı, sırt sıvazlayıcı.
Un colporteur, un camelot, un baratineur!
- Ona saat satmadığını söylemen gerekirdi.
Fallait dire que t'es pas un camelot.